Mustafa GÜRBÜZ

Tarih: 28.12.2025 18:16

Kendini asıldan üstün görenler

Facebook Twitter Linked-in

Son günlerde siyasetçilerimizin sergilediği tutum ve davranışlara anlam vermeye çalışıyorum. Ne yalan söyleyeyim ne kadar uğraşsam da ortaya çıkan tabloyu ‘normal’ kelimesiyle açıklamak mümkün olmuyor. Bir tarafta gazetecileri böl, parçala, seç ve dinle anlayışı… Diğer tarafta ise kendisini vazgeçilmez gören, ‘benden iyisi yok’ havasıyla dolaşan isimler. 

Oysa bu şehir çok şey gördü. Bu şehirden kimler geldi kimler geçti… Bir dönem en büyük siyasi aktör benim edasıyla gezen, makamların ağırlığını omuzlarında taşıdığını sanan nice isimler vardı. Bugün ise adlarını hatırlamakta zorlanıyoruz. Zaman, her şeyi olduğu gibi onları da unutturdu. Çünkü siyaset, sanıldığı gibi kalıcı bir taht değil; halkın verdiği geçici bir emanettir.

Tam da bu noktada şu soru aklıma takılıyor: ‘Neden kendinizi asıldan daha üstün görüyorsunuz?’

Sizi Meclis’e gönderen irade kim? Bu şehirde yaşayıp tüm sorunlarına rağmen her şeye göğüs geren ve vergisini veren, oyunu kullanan insanlar. Eğer onların sesine kulak vermezseniz, sahadan kopar, sadece kendi çevrenizle yetinirseniz; ‘ceketimi assam seçilirim’ dönemlerinin çoktan geride kaldığını en iyi yine siz görürsünüz ya da seçim dönemlerinde ortaya çıkan tablolar ışığında görebilirsiniz.

Bir milletvekili, şehrinde olup biteni başkasından dinleyerek değil, bizzat sahaya inerek öğrenmelidir. Çarşıya çıkmalı, pazara inmeli, esnafın kapısını çalmalı, dertliyi dinlemelidir. Basını ve sivil toplumu ise bir lütuf gibi değil, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak görmelidir.

“Grup yapalım ama az kişi olsun, herkes rahat konuşsun” gerekçesi kulağa hoş gelebilir. Ancak bu yaklaşım, çoğu zaman eleştiriden kaçmanın, kontrol edilebilir bir alan oluşturmanın başka bir adıdır. Gazeteciyi seçerek dinlemek, STK’ları ayıklayarak davet etmek; gerçeği değil, sadece duymak istediğini duymaya çalışmaktır. Bu da siyaseti beslemez, aksine köreltir.

Bu benim mantığıma uymuyor ve bundan sonrasında da uymayacağını net bir şekilde buradan bir kez daha söylemiş olayım. 

Kim bu anlayışı sürdürüyorsa bilsin ki yanlış yapıyor. Dün yanlıştı, bugün de yanlış, yarın da yanlış olacak. Çünkü halktan kopan, basını görmezden gelen, eleştiriyi tehdit gibi algılayan hiçbir siyaset anlayışı uzun ömürlü olmadı, bundan sonrasında da olacağını düşünenler büyük yanılgı içindeler. 

Unutmayın; bu şehir sizi siz olduğunuz için değil, temsil ettiğinizi söylediğiniz değerler için seçti. O değerlerin en başında da hesap verebilirlik, ulaşılabilirlik ve samimiyet geliyor. Bunları kaybettiğinizde geriye sadece boş bir makam kalıyor. Makamlar gider, isimler silinir…

Hafızalarda kalan ise ya iyi izlerdir ya da kötü örnekler. Doğru olduğunu düşündüğüm olayının açıklaması budur, tercih ise sizindir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-F0G61HQYBB