Türkiye-İspanya maçı insanların moralini bozmakla kalmadı, Türkiye-Gürcistan maçı sonrası oluşan umudu da yok etti.
Deyim yerindeyse tam bir hayal kırıklığı…
Umudun tükenişi…
Aslına bakarsanız altı boş bir umut tutulmasıdır.
Neye, kime göre umut yükseltildi?
Bugün voleybol takımı için evet, bir umut yükseltilebilir.
Çünkü voleybolun bu ülkede bir alt yapısı, tescillenmiş bir başarısı; uluslararası maçlarda birçok kez final maçı oynamışlığı vardır.
Umut sonuna kadar…
Ama futbol için umut yükseltmek, sonra da morallerin çökmesi… Neden?
Gerçekçi ol. İmkansızı gerçekleştir!
Meseleye gerçekçi yaklaşmak gerekir.
Futbolla ilgili iki binli yıllarda bir şeyler oldu. Uluslararası maçlarda bir başarı yakaladık.
İnkâr gelinemez…
Son yıllarda takımın durumu ortada…
Dünya çapında ciddi başarılara imza atmış değiliz.
Sonuç altı-sıfır…
Beklendik bir sonuç…
Neyse sağlık olsun.
Mevzu maçlar değil tabii ki de…
Mevzu futbolun nasıl oynanması gerektiği mevzusudur!
Arkadaş,
Futbol sadece beden gücü ile yapılan bir spor değildir.
Futbol, beden ve beynin koordinesi ile yapılan bir spordur.
İspanya milli takımının sahada nasıl koordine olduğunu, nasıl oyun kurduğunu gördük.
Adamlar resmen akılları ile oynadılar.
Planlı, programlı hamleler…
İyi hazırlanmış bir takım, her zaman kazanmaya adaydır.
Kondisyon bir yere kadardır.
Bedenin gücü zafer getirmez.
Yetmez başarmak için…
Aklı iyi kullanmak, bedeni aklın hizmetine sunmak önemlidir, kazanmak için birincil şarttır.
Futbolun beşeri bilimlerden bir farkı yoktur.
İşleyiş aynıdır.
Olasılıklar, ihtimaller, açılar, kuvvet, direnç….
Aslında futbol bir hesap, kitap işidir.
Bakın iyi oyunculara, aklın ne kadar önemli olduğunu fark edersiniz.
Aklı iyi kullananlar başarırlar.
Halı sahada, TV ekranlarında izlediğim futbol maçlarında oyuncuların aklını çok fazla kullanmadığını fark ettim.
Top koşturanların büyük çoğunluğu bedensel güçleri, kondisyonları ile oyun oynama gayreti içindeler.
Koşmak, çalım atmak ve vurmak…
Yapılan tek şey bu…
İyi de rakip oyuncuların pozisyonları…
Sahanın durumu…
Oyunun planlanması, hayata geçirilmesi…
Bu gerçeği dillendirmek, birilerine anlatmak inanın çok zor.
İnsanlar meseleye duygusal bakıyor.
Takımıma laf söyletmem…
Takımına laf söyleyen yok…
Kimsenin de öyle bir derdi yok…
Fanatiklik çok kötü bir şey…
Takımı eleştirmek, ihanetle eş değer…
Ne zaman iyi top oynayacak ve maçı kazanacağız…
Tabii ki ülke olarak kazanmak istiyoruz.
Kim ülke takımının kazanmasını istemez ki!
Kuru bir ülke sevgisi, şekilden ibarettir.
Oysa ki; ete, kemiğe bürünmüş, gerçek manada ülke sevgisi bambaşka bir şeydir.
Anlatılmaz, yaşatılır…
Köşe yazımın başlığını Türkiye- İspanya maçından dolayı ‘futbol’ koydum ama tüm sporların temel mantığı birbirine benzer; sporun değil tüm bilimlerin temeli akıldır.
Aklın yolu birdir…
Tüm sporlar akılla oynanır.
Ne zaman aklımızı iyi kullanır, meseleye bilimsel bakar, çok çalışır, gayret edersek o zaman futbol maçlarında kazanırız!
Yoksa yok…