Tarih: 26.07.2025 09:26
Bir Bosna şehidinin mücadele ve şehadet yolculuğu
Gönüllü olarak 1992 yılında Bosna Hersek'e giderek şehit düşen Selami Yurdan'ın ağabeyi Recai Yurdan, kardeşinin bu onurlu yolculuğunu ve şehadetini, o dönemin zorluklarını ve ailelerinin bu konudaki duruşunu anlattı.
Recai Yurdan, Selami Yurdan'ın bir maceraperest olarak değil, inançlı ve istişareler sonucunda bilinçli bir kararla Bosna'ya gittiğini vurguladı. Yurdan'ın anlattığına göre, 1990'ların başında Bosna Hersek'teki zulüm haberleri Türkiye'ye ulaşmaya başlamıştı. Yugoslavya'nın dağılmasıyla Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlıkları tanınırken, Bosna Hersek'e uygulanan çifte standart ve başlayan katliamlar, tüm ülkedeki Müslümanları derinden etkilemişti. Recai Yurdan, ailesinin İslami değerlere bağlı olduğunu ve kendilerinin de Beyazıt Meydanı'nda düzenlenen protesto mitinglerine Selami ile birlikte katıldıklarını belirtti.
Ticaretle uğraşan Selami Yurdan'ın Boşnak arkadaşlarıyla olan yakın ilişkileri nedeniyle Bosna'daki duruma karşı özel bir hassasiyet geliştirdiğini ifade eden ağabeyi, kardeşinin "Allah nasip ederse, Bosna Hersek için Sırpların, Bosna Herseklilere karşı yaptıklarına karşı geleceğim" diyerek insani ve İslami kimliğiyle bu yolculuğa çıktığını aktardı.
"Maceraperest değil, bilinçli bir yolculuk"
Recai Yurdan, Selami'nin bu kararı alırken arkadaşlarına ve alimlere danışarak istişarelerde bulunduğunun altını çizdi. Selami Yurdan'ın o dönemde iş yeri, arabası ve evi olan, dönemin şartlarına göre maddi durumu iyi bir iş adamı olduğunu belirten ağabeyi, 26 yaşındaki kardeşinin tüm bu imkanlara rağmen Bosna'ya gitme azmini dile getirdi. Savaş bölgesine ulaşımın 12-13 gün sürdüğünü ve beş arkadaşıyla birlikte, hiçbir cemaate bağlı olmadan, tamamen duyarlı bireyler olarak oraya gittiklerini söyledi.
Şehadet ve vasiyet
Bosna'ya ulaştıktan sonra askerliğini yapmış, eğitimli bir kişi olan Selami Yurdan'ın eğitimlerdeki yeteneğinin hemen anlaşıldığını belirten Recai Yurdan, kardeşinin ve arkadaşlarının cepheye gidişlerinin çok hızlı olduğunu aktardı. Çatışmaya girdiklerinde Selami'nin arkadaşları arasında vasiyet eden tek kişi olduğunu söyledi. Selami'nin vasiyetinde, vefat etmesi halinde Osmanlı'dan kalma Travnik'teki bir caminin olduğu karargaha defnedilmeyi, İstanbul Beyazıt'ta gıyabi cenaze namazının kılınmasını ve eşyalarının ailesine teslim edilmesini istediğini ifade etti.
Recai Yurdan, Selami'nin son anlarını "Selami 'biz Allah için buraya geldik, Allah yolunda savaşmaya geldik. Hırvatların, Sırpların yaptığı zulümlere karşı biz kardeşlerimizle beraber olacağız' diyor. Sonra çatışma başlıyor. Selami 6 kere tekbir getirerek tek kurşun yiyerek orada şehadet şerbetini içiyor" sözleriyle anlattı.
Şahadetin Türkiye'deki yankıları ve ailenin duruşu
Şahadet haberinin bir gün sonra kendilerine ulaştığını belirten Recai Yurdan, Kürt bir aile olmaları nedeniyle "Niçin Selami Bosna'ya gitti" gibi sorularla karşılaştıklarını ancak davalarının ümmet davası olduğunu, Müslüman kardeşlerinin nerede olursa olsun yanında durduklarını vurguladıklarını söyledi.
Babalarının Beyazıt'taki gıyabi cenaze namazında ifadeleri yankı uyandırdı
"Benim 5 oğlum daha var, değil 5 oğlum 500 kafam olsa, 5 milyon evladım olsa, ben Allah yolunda feda etmeye hazır bir babayım" sözlerinin ulusal kanallarda yayınlanmasıyla Türkiye'de büyük bir etki oluşturduğunu ifade etti. Bu durumun, Bosna Hersek'e hem maddi hem de manevi yardımların toplanmasında bir çığır açtığını, hatta Bosnalı bir arkadaşın babalarıyla tanışıp cepheye gitmek üzere kendilerine geldiğini belirtti. Recai Yurdan, Türkiye'nin her yerinden 44'e yakın şehit ve yüzlerce gazinin Bosna'da mücadele ettiğini gururla dile getirdi.
Batı'nın ikiyüzlülüğü ve Srebrenitsa katliamı
Recai Yurdan, 1995 yılında yapılan barış anlaşmasına rağmen Müslümanların tam galip gelmek üzereyken Batı'nın müdahale ettiğini ve Srebrenitsa katliamına göz yumulduğunu dile getirdi. Hollandalı 300 askerin 8 binden fazla insanı Sırplara teslim etmesiyle yaşanan bu vahşeti "Medeniyet denilen Batı'nın, bin 500 yıl önce yaptıkları alçaklıkları 20. yüzyılda da yaptığı" şeklinde ifade ederek kınadı.
Gazze'de yaşanan güncel olaylara değinerek, 60 bine yakın insanın şehit edildiğini ve bunların yüzde 60'ının çocuk ve kadın olduğunu vurgulayan Recai Yurdan, Batı hükümetlerinin Siyonistler ve emperyalistlerle birlikte hareket ettiğini belirtti.
Selami'nin unutulmaz hatırası ve Gazze mesajı
Recai Yurdan, Selami ile sadece kardeş değil, aynı zamanda dava arkadaşı olduklarını belirtti. Selami'nin şehadetinden 10 yıl önce bir hocaya "Niçin şehitler kefenle gömülmüyor da, elbisesiyle gömülüyor" diye sorduğunu ve yıllar sonra kendisine kamuflajlı bir elbise diktirerek "Bu benim kefenim olacak" dediğini anlattı. Selami'nin bu elbiseyle defnedildiğini ve bugün hala mezarını ziyaret ettiklerini söyledi. Babalarının, Selami şehit olduktan sonra onun mal varlığını Bosna'daki komutanlara ve yöneticilere silah ve yiyecek alınması için teslim ettiğini ekledi.
Selami'nin yaşasaydı Gazze'ye gidip gitmeyeceği sorusuna ise Recai Yurdan, kardeşinin daha önce Afganistan'a gitmek istediğini ancak şartların müsait olmadığını, buna rağmen oraya yardımlar gönderdiğini ifade etti. Günümüzde de aile olarak Gazze'ye gidemeseler bile maddi yardımlarla destek olduklarını vurguladı. "Eğer Gazze giderse, Kudüs-ü Şerif giderse, Mescid-i Aksamız giderse, sıranın bize geleceğini biliyoruz" diyerek, emperyalistlerin ve Siyonistlerin "arz-ı mev'ud" hayallerine karşı Müslümanların bir olması gerektiğini ve Kudüs'ü, Aksa'yı ve Gazze'yi asla teslim etmeyeceklerini belirtti.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-F0G61HQYBB