ÖĞRENCİLERİ AZARLADI
Antalya'nın Konyaaltı ilçesinde bulunan Hurma Ortaokulu'nda bir kadın öğretmenin öğrencileri azarladığı görüntüler, sosyal medyada paylaşıldı.
"AĞZINIZI YÜZÜNÜZÜ DAĞITIRIM, BEN KONUŞUYORUM BURADA"
Okula girmek için sıraya giren öğrencilere "Susun" diye bağıran kadın öğretmen, hakaretler savurdu:
"Ağzınızı yüzünüzü dağıtırım ben konuşuyorum burada. Bakın tekrar söylüyorum, okul temizliğinden siz sorumlusunuz. Sizin pislettiğiniz yeri ben temizlemek zorunda değilim. İnsana yakışır şekilde, öğrenciye yakışır şekilde davranın."
SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Öğretmenin öğrencileri azarladığı ve tehdit ettiği görüntüler, sosyal medyada paylaşıldı ve gündeme oturdu.
Söz konusu görüntüler üzerinden harekete geçen İl Milli Eğitim Müdürlüğü, okul temizliği konusunda uyardığı öğrencileri tehdit eden F.Y.C. hakkında idari soruşturma başlattı.
Soruşturmayı yürütmesi için müfettiş görevlendirildiği öğrenildi.
(14-9-2021- En Son Haber)
Antalya Haberal
Teslime Tosun
ttosun08@gmail.com
ŞIMARIK VELİLER
15 Eylül 2021 Çarşamba 09:46
ŞIMARIK VELİLER
Dün sosyal medyada bir ses ve görüntü kaydı yayınlandı. Hurma'daki bir okulda işgüzar bir veli tarafından çekilen görüntülerde bir öğretmenin (Müdür yardımcısı) mikrofondan çocuklara disiplinli olmaları gerektiğini anlatıyor ve her nasıl olduysa artık kadın (Sizin ağzınızı, yüzünüzü yamuştururum) gibi bir şey söylüyor.
Sosyal medyada bu olay yayınlandıktan sonra adeta yıkıldı. Hiç tanımadıkları, olayın öncesini sonrasını bilmedikleri konuyla ilgili olarak o öğretmeni sosyal medyada adeta çarmıha gerdiler. Her kafadan bir ses çıktı ve hiç tanımadığım o öğretmenimiz için basın camiasındaki arkadaşlarımız da habercilik refleksiyle haber yaptılar. Ve sonunda Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü de soruşturma açtığını açıkladı.
Bir insanı mesleğinden soğutmak için her türlü argüman kullanılmış oldu.
Eğitimci ve yönetici bir hocamızla dün çok kısa bir sohbet etme imkanım oldu. Diyor ki, "Pandemi sürecinde çocuklar maalesef öğrenci olduklarını unutmuşlar. Sıra olmasını bilmiyorlar. Sınıfta oturmasını bilmiyorlar, okul başlamış istiklal marşı okunacak, bunu yapmıyorlar. Öğretmenlere küfür ediyorlar, alay ediyorlar. Ellerinde ne varsa okulun koridorlarına atıyorlar. Öğretmen sınıfta ders anlatırken, çocuklar (canımız sıkıldı) diye çıkıp gidiyorlar. (Okulun dış kapısı niye kapalı ben eve gideceğim, bilgisayarda oyun oynayacağım) diye yıkıyor ortalığı. Çocuğu disipline etmek için aldığımız bütün eğitimler yetersiz kalmaya başladı. Eğer çocuğu disipline etmek için velinin hoşuna gitmeyen bir şey yaptığınızda artık en basiti CİMER'den soruşturma emri geliyor. Maalesef eğer bu dönemde okulları açmamış olsaydık arada eğitim anlamında kayıp bir neslimiz olacaktı. Veliler iyi eğitilmiş, disipline edilmiş ve başarılı çocuklar istiyorlarsa lütfen bize biraz güvensinler" diyor.
Bir başka öğretmen arkadaşımızla telefonla görüştüğümüzde "22 yıllık öğretmenim, meslek hayatımın hiç bir dönemi bu kadar zorluk yaşamamıştım. Öğrenci ayrı bir dert, velisi bambaşka bir sorun haline gelmiş. Veli'nin birisi okul başladıktan iki gün sonra geldi ve çocuğunun oturduğu sırayı değiştirmemizi istedi. Kapı yakınında ön sırada oturan çocuğu kaldırmamızı, yerine kendi çocuğunun oturtulmasını istiyor. Buna gerekçe olarak zil çaldığı anda çocuğunun sınıftan çıkmak için arka taraflardan kapıya kadar yürümesini gösterdi. Talep karşısında şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Biz öğrencilerimizi disipline eder ve derslerine kanalize ederiz elbette. Ama özellikle en çok kendi çocuğunun kıymetli olduğunu ve herkesin o kutsal, kıymetli varlığının kölesi zannederek, (buna öğretmenler de dahil), üzerimize yürüyen veliler bizi rahat bırakırlarsa biz işimizi yaparız" dedi.
Doğru sözlere ne denir. Gerçekten de yaklaşık 2 yıldır çocuklar öğrenci olmayı unutmuşlar. Disiplin desen hak getire.
Özellikle elinde cep telefonuyla öğretmenlerin peşine düşe veliler lütfen öğretmenlerimizi rahat bırakalım. Onların kutsal sayılan işi zaten öğretmek. Çocuğunuzun iyi bir birey, topluma yararlı bir vatandaş, iyi bir meslek sahibi olmasını istiyorsanız gerçekten öğretmenlerin yakasından düşün.
Sayın İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerine buradan sesleniyorum. Öğrencisi tarafından ağır küfür ve hakaret altında kalan öğretmenlerimizin hiç mi hakkı yoktur?
Sinsice o görüntüleri çekip, bir öğretmeni sosyal medyada çarmıha gerdiren o veliye yönelik olarak "Benim öğretmenime bunu yapma hakkını size vermiyorum" diyemez misiniz?
Sanki kendisi İrlanda'da eğitim görmüş gibi öğretmenlere, öğretmenlik dersi vermeye kalkan velileri bu kadar şımartmaya gerek var mı?
Yasalarımız gereği olamaz ama böyle yapan bir kaç şımarık velinin çocuğunu eline vereceksin, (Buyurun kutsal varlığınızı. Nerde eğitterebiliyorsanız, orada eğitimini sağlayın) diyeceksin. Böyle durumda elinde cep telefonuyla öğretmenin açığını yakalamak için peşinde koşan veliler anında ortadan toz olurlar.
Öğrenciyi biraz olsun disipline sokmak için çaba harcayan, öğrencilerin artık zıvanadan çıkardığı "Ağzınızı-yüzünüzü yamuştururum" diye bağıran öğretmenin yanındayım. İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri de lütfen öğretmeninin yanında, arkasında dursunlar. Eğer o öğretmenimize ceza verirseniz, çocuklarından çok şımarık veliler daha bir azıp, zaten pısmış halde olan öğretmenlerimize beter eziyetler yapmaktan geri durmayacaklardır. Ve bu ne yazık ki, bizi eğitimsiz bir topluma doğru sürükleyecektir.
Çocuklarından çok şımarık veliler, yeter artık sizin de yaptıklarınız. Düşün öğretmenlerin yakasından.
AH BE ÖĞRETMENİM!
Sınıfta ayakları masanın üzerinde sözüm ona öğrenciler!
OLSUN!
ÖĞRETMENLER İYİ MAAŞ ALIYOR!
Dalga geçenler, gülenler, saygısızlık yapanlar...
OLSUN!
Öğretmenin HAFTASONU TATİLİ var!
Öğretmene el kol ile müdahale edenler, hatta ona "Elini indir!" diyerek yönerge veren bir öğrenci müsveddesi!
OLSUN!
Öğretmenin ONBEŞ TATİLİ VAR!
İki öğrencisine saçlarını kestirmesini söyleyen okul müdürü pompalı tüfekle öldürüldü!
OLSUN!
Öğretmenin ÜÇ AY YAZ TATİLİ var! (Not: Öğretmenler hariç bilen olmaz, yaz tatili iki aydır!)
Öğretmen itilir, kakılır, görüntülerdeki gibi dalga geçilir!
OLSUN!
Eşek yükü para alıyor!
Çocuklarına yarım gram terbiye veremeyen aileler, öğretmene saldırmaya gelince bir numara. Adam gibi aileleri tenzih ederim.
OLSUN!
Öğretmenler yatıyor, keyif çatıyor!
Âh be öğretmenim!
Kimseye ses etmesen pasif olduğun için soruşturma, kızsan bağırsan, psikoloji bozduğun için soruşturma!
Âh be öğretmenim!
İçeri palyaço şeklinde girip, öğrencileri eğlendiren birisi olsan ya!
Bu maaş bana fazla yarısını alın desen ya!
Bu tatil fazla, hafta sonu, ara tatil, yaz tatili, bayramlar-seyranlar ne varsa alın desen ya!
Merak etme?
Yine de yaranamazsın!
Âh be öğretmenim!
Eğitimci Yazar
ALİ RIZA KAŞIKÇI.
OKUL MÜDÜRÜNDEN VELİLERE GÖNDERİLMİŞ TATİL MESAJI
10 Haziran 2018, 14:07
Sosyal Medyada oldukça ilgi gören, okulu-öğretmeni eleştiren velilere ilginç bir mesaj:
Sayın velilerimiz çocuklarımızın bu tatil sürecinde bocalamamaları için evinizde onlara okul ortamı oluşturun. Çocuklarınız okuldaki davranışlarını evlerinde de sergileyebilsinler.
Mesela ayakkabı izlerini duvara çıkarabilsinler, evinizde ki masalara dolaplara kazıyarak sevgililerinin isimlerini yazabilsinler, girdikleri her odanın ışıklarını açık bırakabilsinler, yedikleri içtikleri her şeyin kabuklarını gelişi güzel atsınlar, evinizdeki cihazlara zarar verebilsinler, yüksek sesle garip garip sesler çıkarabilsinler.
Çocuğunuz tüm bunları yaparken gayet sakin davranın onlara sakın kızmayın hele hele sakın vurmaya kalkmayın. Alimallah çocuğunuzun psikolojisi falan bozulur!
Şurada 90 gün 1-2 çocuk idare edeceksiniz. Aylar boyu yüzlerce çocuk değil ki az sabır. Bakın psikoloji önemli bozulursa düzelmez.
Güzel bir tatil geçirmeniz dileğiyle."
Atatürk’ün Öğretmenlere Verdiği Değeri Anlatan 2 Anısı
Yazar Meltem Yıldız -Kas 24, 20150
Sevgili Ulu Önder Atatürk’ün örnek almamız gereken birçok yönü var. Bunlardan bir tanesi de öğretmenlerine verdiği değer. Onun öğretmenlere verdiği değeri size hatırlatacak 3 anısını paylaşacağız. Umarız herkes Atatürk’ü örnek alır…
Bir gün Atatürk’ün bir köye yolu düşmüştü. Gittiği köylerde okulları ziyaret eden Atatürk yine köyün ilkokulunu ziyaret etti. Okul bahçesinde oynayan çocuklarla ilgilendi, oyuna katılmayan bir öğrencinin sorunlarını dinledi. Zil çaldı ve o da öğrenciler ile sınıfa girdi. Sınıfın genç öğretmeni Atatürk’ü öğretmen kürsüsüne davet etti. Atatürk, arka sıralardan birine oturarak:
“Hayır, siz yerinizi alınız, dersinizi veriniz. Sınıfında bir öğretmen cumhurbaşkanından daha büyüktür.” Diyerek öğretmene verdiği önemi vurgulamış oldu.
1937 yılının bir akşamı Atatürk akşam sofrasında sık sık misafir ettiği Behçet Kemal’e dönerek;
“Sen çabuk şiir yazarsın, şu içerdeki odaya çekil, bende hangi nitelikleri görüyorsan hepsini anlatan bir şiir yaz” emrini verdi. Behçet, hemen içeri odaya geçti; ve yarım saat gibi kısa bir sürede büyük bir manzume ile Atatürk’ün yanına döndü.
“Oku bakalım” dedi. Behçet, mısraları vurgu ve ses tonuna uygun bir şekilde okudu. Mısralar Atatürk’ün yiğitliği, zaferleri, devrimlerini anlatıyordu. Fakat her zaman Behçet’e bol bol iltifat eden Atatürk, durakladı, yüzünde bir gölge dolaştığını hissettim.
“Behçet olmamış” dedi. Benim asıl bir niteliğim var ki onu hiç yazmamışsın.” Hepimiz bu söylediklerine şaşırmıştık. Bu yazılmayan niteliği ne olabilirdi? Atatürk, bizi fazla bekletmedi ve; “Benim asıl niteliğim, dedi, öğretmenliğimdir. Ben milletimin öğretmeniyim, bunu yazmamışsın.” Bir öğretmen olarak ve öğretmenin misyonuna inanmış birisi olarak heyecandan ve gururdan
ağlayasım geldi. İmkân olsaydı ellerine kapanmak isterdim. Öğretmene böyle bir yüce saygıyı en yüce bir ağızdan işitiyordum.
Ord. Prof.Dr. Sadi IRMAK
Takdir ve yorum sizin.