Nasuh Durmaz

Tarih: 17.09.2021 16:45

Türk Demokrasi tarihinin acı günü 17 Eylül 1961

Facebook Twitter Linked-in

Darbe emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır, 38 düşük rütbeli subayın planları ile Tümgeneral Cemal Madanoğlu'nun komutanlığında icra edilmiştir.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve bazı hükûmet üyeleri tutuklanmıştır. 235 general ve 3500 civarında subay (daha çok albay, yarbay, binbaşı) emekliye sevk edilmiş, üniversitede bulunan 147 öğretim görevlisi görevden alınmış ve bazı üniversiteler kapatılmıştır. Bununla beraber 520 hâkim ve yargıç görevden alınmıştır.

Bu 38 subayın oluşturduğu Milli Birlik Komitesi (MBK) ülke yönetimine geçmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Anayasa feshedilmiştir. Darbenin ilanı Kurmay Albay Alparslan Türkeş tarafından Ankara Radyosu'ndan okunan bir bildiriyle duyurulmuş ve ilerleyen günlerde Türkeş MBK ile anlaşmazlığa düşerek Hindistan’a sürgüne gönderilmiştir.

CHP darbenin neresindeydi sorusuna dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün “Şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır” sözü sanırım yeterlidir.

Yassıada'daki yargılamalar 14 Ekim 1960'ta başlamış 15 Eylül 1961'de karara bağlanmıştır.19 dosyada toplanan davalar, "anayasayı ihlal" davasıyla birleştirilmiş 592 sanıktan 288'i için idam istenmiş fakat 15 sanığı idam cezası verilmiştir.

Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararları oy birliğiyle alınmış, Zorlu ve Polatkan 16 Eylül de Menderes 17 Eylül de idam edilmişler fakat 77 yaşındaki Bayar hakkındaki karar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çevrilmiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir anma programında, Adnan Menderes'in çok partili hayatının ve Türk demokrasisinin sembol ismi olduğunu belirterek, "Yeter söz milletindir" haykırışı ile horlanan, dışlanan, küçümsenen milyonları iktidara taşıdığını, sessiz ve sahipsiz kitlelerin, söz sahibi olduğunu, ancak milletine yaptıkları hizmetin bedeli olarak, idam sehpasına çıkarıldıklarını fakat Türk Milleti’nin kendi iradesiyle göreve getirdiği bu masum insanların katledilmesini hiçbir zaman unutmadığını ve unutmayacağını söylemiştir.

Menderes ve arkadaşlarının yargılanması öncesinde yargılama sırasında ve sonrasında çok ilginç olaylar yaşanmış olup, ibretlik sayılacak bir kaçını Gazeteci Yavuz Donat'ın muhtelif yazılarından aynen aktarıyorum.

1-27 Mayıs 1960 günü... Eskişehir Sıkıyönetim Komutanı "Bildiri" yayınlayarak Demokrat Parti yöneticilerinin "12 uçak dolusu altınla ve parayla kaçarken" yakalandıklarını duyurmuş.

2-Darbe yapıldığında Menderes'in küçük oğlu Aydın 13 yaşındaydı.

Menderes ailesinin banka hesapları araştırıldı.

Ve... "Çocuk" Aydın Menderes'in bankada "Kumbara tasarruf hesabı" olduğu anlaşıldı.

"Hesaba el konuldu." 13 yaşındaki çocuğun "Kumbara hesabında" kaç para olur ki?... Bayram harçlığından...

Okul harçlığından...

Biriktirdiği para.

Paranın miktarı önemli değil... Önemli olan "Aile boyu eziyet."

3-İdam sehpasında Menderes'in boynuna ipi geçiren cellâdın ücreti 150 lira.

Düşünebiliyor musunuz?...

150 lira cellât parası, Menderes'in eşi Berin Hanım'dan alındı... Hem de "Mahkeme kararıyla."

4-Darbe sonrası... İçkili lokanta... Üç kafadar...

Hakkı Morgül, Mustafa Güler, Ali Külünk.

"Kimi dertten içermiş kimi neşeden."

Bizimkiler... "Kederden" içiyorlar.

"Sabah olsa" diyorlar:

- Sarayburnu'ndan Yassıada'ya tünel açsak... Kazma kürekle... Menderes'i kaçırsak.

Memlekette "Muhbir" çok.

Yan masadan... "Polise... Sıkıyönetime ihbar." Gece yarısı... Üçünün de evi basılır.

Tekme... Tokat... Kelepçe.

Şaka değil... Gerçek.

Tam 70 gün hapis yattılar.

(Yavuz Donat)

İnönü hükümeti, 1962'de 27 Mayıs'ı milli bayram olarak ilan etmiş ve 3 Nisan 1963 yılından itibaren de milletin büyük bir çoğunluğu kan ağlarken "Hürriyet ve Anayasa Bayramı" olarak kutlanmış ve 1980 yılında bayram olmaktan çıkarılmıştır.

TBMM tarafından 11 Nisan 1990'da kabul edilen bir kanunla Adnan Menderes ve onunla idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi. Aynı kanun uyarınca Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşları, 17 Eylül 1990'da İmralı'dan alınarak devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan anıt mezara taşındı.

Demokrasi tarihi açısından bir yüz karasına ev sahipliği yapmak zorunda bırakılan Yassıada darbenin 60. yıl dönümünde 27 Mayıs 2020 tarihinden itibaren Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak yeni ismiyle anılmaya başlandı.

Yargılamalar sırasında yapılan hukukî itirazlar üzerine, Mahkeme Başkanı'nın, 'N'apalım, sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor...' diyerek nasıl tuhaf bir 'Adalet Divanı' olduğu gerçeğini ortaya koyduğu bir uyduruk mahkemenin sözde kararları Gazeteci Yazar Yavuz Donat'ın 29 Mayıs 2020 tarihinde A Haber... TRT... NTV... CNN Türk... TV 100 de üstüne basa basa Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a ve bütün siyasetçilere seslenerek Yassıada... Yüksek Adalet Divanı kararlarının "Yok sayılmasını" önermesiyle TBMM Başkanı’nın harekete geçmesi ile birlikte

27 Mayıs 1960 tarihinden sonra verdiği tüm kararlar 3623 ve 3374 sayılı kanununlar da yapılan değişikliklerin 23 Haziran 2020'de TBMM'de kabul edilerek hükümsüz hale getirilmiştir.

"İzmir'de, Adnan Menderes Havaalanı... Aydın'da, Adnan Menderes Üniversitesi... Erzurum, Yalova, Aydın ve Bursa'da, Adnan Menderes Mahallesi... Ankara, Balıkesir, Çanakkale, Kocaeli, İstanbul ve Yalova'da Adnan Menderes Parkı.

"Adnan Menderes kim?" 61 yıl önce bugün "Mahkeme kararıyla" asılan başbakan.

"Adı... Anısı" hâlâ yaşıyor.

Darbe yapanları, Yassıada'da Menderes'i yargılayanları...

Kim hatırlıyor?"

(Yavuz Donat)

Menderes ve arkadaşlarını rahmetle anıyorum.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

(Mustafa Kemal Atatürk)

''Yeter söz milletindir''

(Adnan Menderes)

''Yeter, söz de milletin karar da milletindir."

(Recep Tayyip Erdoğan)

Takdir ve yorum sizin.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-F0G61HQYBB