https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


ÂTİNİN TEMSİLCİSİ İDEAL TÜRK GENÇLİĞİ-7

“Türk milletini gelecekte temsil edecek  nesiller, ilimle irfanı , bilimle aklı , kalple imanı bütüncül bir anlayışla meczedebilmiş vasıf ve kabiliyete  sahip olmalıdır.”


Âtinin temsilcisi olacak gençliğimizin sahip olması gereken vasıflardan biri de  tarih şuurudur. Bu da bugünü düne taşıyarak değil, dünü bugüne taşıyarak ve geçmişimizden alacağımız ilhamla sağlanabilir. Bu gücü kendinde duyacak nesillerimizin ancak ve ancak derin bir tarih  eğitimi verilerek  sağlanabileceği gerçeğini unutmamamız gerekir. 

Nesillerimize  tarih bilgisi verilmeli ve tarih şuuru kazandırılmalıdır. Mazi ile ilişkisini kesen bir toplumun istikbali olamaz. Geçmiş irfanınızla köprüleri atarsanız köksüz ağaç gibi kaderiniz tesadüflerin eline geçer. “Dalından kopan yaprağın akibetini rüzgar tayin eder.” Bir milletin kaderi köksüz ağacın kaderiyle eşdeğer hale getirilmeyecek kadar önemlidir.. 
Millet hayatında yer alan maddi ve manevi köprüler  sağlam tutulmalıdır. Dil bir köprüdür… Tarih bir köprüdür…  Kültür bir köprüdür... Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeyi kendisine hedef koymuş ve vazife edinmiş bir nesil millet hayatının sigortasıdır. 

Tarih¸ insanlığın ve milletlerin hafızasıdır. Bu sebeple¸ bilhassa milletlerin hayatında tarih bilgisi ve şuuru önemli bir yer tutar. Tarihini bilmeyen ve şuurunu taşımayan milletler hafıza ve idraklerini kaybetmiş şaşkın kimselere benzerler. Böyle bir durumda milletlerin yükselmeleri veya millet vasfını muhafaza etmeleri ve hatta milli benliklerini korumaları oldukça zordur. İnsanlığın terakkisi ve tekamülünde bu derece ehemmiyetli olan tarih medeniyetin yükselmesi ile paralel olarak ilerler ve milletlerin geleceğini hazırlamakta önemli bir rol alır.
Tarih şuurundan mahrum milletler¸ milli birlik ve beraberliklerini  de koruyamazlar. Milli birliğini tesis edememiş milletlerin yaşaması mümkün değildir. Tarih şuuru zayıf olan milletlerde siyasî ve sosyal alanda çok büyük problemlerin yaşandığı bir gerçektir. Sosyal ve siyasî bunalımların yaşandığı toplumlarda ise insanların kendine olan güven duygusunun azaldığı ve kendi kültüründen yabancılaştığı görülür. Bu ise kimlik değişimi ve beyin göçüne sebep olur ki bu da sosyal ve siyasi hayatta tamiri mümkün olmayan facialara yol açar. Bunun için de toplum olarak bu bilince sahip olmalı ve nesillerimizi tarih şuuru ve bilinci içersinde yetiştirmemiz gereklidir. 
A. Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi “Sıçrayıp ufuk değiştirmek bile ancak bir zemine basarak mümkündür. Bu zemin geçmişimizdir; onunla kuracağımız sağlıklı ilişki geleceğimizi belirleyecektir.” Yani geçmişimizi çok iyi anlamak¸ yorumlamak¸ şuur ve bilince sahip olmak gelecekteki tekamülümüzün kalitesini  ve seviyesini belirleyecektir.
Millet olarak yaşamanın teminatı¸ fertlerin mensubu olduğu milletlere karşı duydukları ruhî bağlılık hissi ve millet olma şuurudur. Bu şuurun gevşetilmesi,  köreltilmesi ise milletleri olumsuzluklara sürükler. Millet olma şuurunun önemli bir boyutu da inançtır. Türk Milletinde millet olma şuurunu bu kadar yüksek tutan¸ ona ruh ve mana veren¸ onu güzelleştiren¸ his dünyasını ona göre meylettiren şüphesiz bu inanç boyutudur. Şu unutulmamalıdır ki tarih içerisinde başarılı olan her hükümdarın arkasında onu destekleyen ve onu yetiştiren¸ onu yönlendiren çok önemli maneviyat erenleri bulunmaktadır. Bunun içindir ki tarih şuuru ve bilinci yerleştirilirken bu önemli simaların nitelikleri ve kimlikleri nesillerimize  çok güzel bir şekilde anlatılmalı ve öğretilmelidir. İstanbul’un fethi işlenirken Akşemsettin (Akşeyh) Hazretlerinin rolü¸ Yıldırım Bayezit dönemi anlatılırken Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba)’nin rolü II. Murat dönemi anlatılırken Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin izleri iyi bir şekilde işlenmeli , hüzne  hüzne  dimağlara yerleştirilmelidir.
Tarih şuuru; mensubiyet duygusu¸ kimlik duygusudur. Bu şuuru bir başka ifadeyle milletlerin hafızasında canlı tutmak¸ milli kültürle beslemek gerekir. Milli kültürün içinde dil¸ din¸ edebiyat¸ tarih¸ manevî değerler¸ inanç dünyası¸ örf ve adetler yer alır. Bizim kültürümüzde vatan ,millet ve bayrak sevgisi gibi değerler de inanç dünyası içerisinde yer alır. Bu sebepledir ki genç nesillerimize bu değerlerimizle de ilgili çok güçlü fikri , hissi ve kalbi bağlar kurdurulmalıdır. Tarih şuuruna sahip , milli benliğine kavuşmuş ve öz değerleriyle mecz olmuş nesillerin ayakları yere basan sağlam bir özgüvenleri de olacaktır. Böylece kendisine güven duygusu kazanan nesillerimiz  ,bireysel hayatlarında ve sosyal hayat içerisinde önemli başarılara imza atarken vatan ve millete hizmet etmenin şuurunu da kazanmış olur. 
Milli şuuru uyanık tutmak¸ onu yükseltmek¸ toplumumuzun müşterek sorumluluğu içerisindedir. Öyleki; dilimiz¸ dinimiz¸ tarihimiz ve kültürümüzün bütün kökleriyle barışık olmak ve onları tanımak¸ hayatımızın temel değerleri haline getirmek gereklidir. Aynı zamanda bu değerlerimizi bütün dünyaya tanıtarak bizim kültürümüzün daha iyi anlaşılmasını sağlamak önemli hedeflerimizden birisi olmalıdır. Böylece tüm dünya ve insanlık; bizi¸ kültürümüzü¸ tarihimizi ve inancımızı¸değerlerimizi çok yakından tanıma imkanına sahip olmuş olur. 
Tarih şuuru içerisinde gençliğimize hem ibret alacağı hadiseler hem de ihtişamlı olaylar ve bu olaylarla ilişki abide şahsiyetler net bir şekilde tanıtılmalı ve öğretilmeli ki sosyal ve siyasi hayatta nasıl davranması gerekliliğini çok iyi anlayıp uygulayabilsin. 
Tarih, geleceğimizle ilgili bize sayısız ders ve ibretlerle dolu milli bir hafızadır, paha biçilmez bir kütüphanedir. Tarihimiz ayrıca Milli şahsiyetimiz ve kimliğimizin de kaynağıdır. Tarihi hafızamız, bizim için geleceğe yönelik ümitlenme ve büyük düşünme imkânı da sağlar.
Tarih ve kültür öğeleri milletlerin en canlı , en dinamik kimliğidir. Milli şahsiyetler tarih şuuruyla şekillenir. Bundan dolayı tarihe bir milli kimlik ve tecrübe kaynağı olarak bakacağız. Aksi halde dün-bugün-yarın sentezi kurulamadığı için Türklüğe aydınlık bir gelecek hazırlanamayacaktır. Hele bugün bazı kesimlerin yaptığı gibi tarihine, geçmişimize sövmek, onu hakir görmek ne büyük bir yanlıştır. Unutulmamalıdır ki, geçmişine taş atanın geleceğine gülle atarlar. 
Dün ile bugün arasında bir kavga çıkarırsak yarını kaybederiz.