Zerrin Karabulut


Sırlar ve gizemler

Zerrin Karabulut


Merhaba sevgili okur;

Cümleye ‘okur ’kelimesiyle başlamak onur veriyor, okuyan bireyler hem kendilerine hem de etrafındakilere fayda sağlayanlardır.

Gündemi takip etmek eskiye baktığınızda şimdilerde daha kolay. Sosyal medyada her türlü bilgi veriliyor, öğrenmek isteyene gerçekleri merak edip araştıran engel tanımaz.

Köşe yazımın başlığı ‘sırlar ve gizemler’ evet merak uyandırıyor, ne acaba bu sır, belki de daha önce pek az insanın bildiği ama şimdilerde alenen bilinen, birçok konunun bilgileri…

Mesela; dünyaya neden geldik, yaratım için bu kadar uğraş emek neden verildi, yüce Yaradan bizlerden ne istiyor, nasıl bir insan olmak gerekiyor, iyi ya da kötü insan ne demek, iyiler mükâfatlanırken, kötüler cezalandırılacak mı?

İyi ya da kötü olmak bir seçim, temel olan bir şey var ki hepimiz insanız. Bu âlemde her birimize verilmiş bir düzen bir yaşam tarzı var, bunun için de yapılması gerekenler, üzerimize düşen belli başlı eylemler mevcut. Bizim yaradılışımızda yapabileceklerimiz ya da yapamayacaklarımız bellidir ve eğer bir şeyi becerebiliyorsan o gücü kuvveti kendinde hissediyorsan o sana Allah’ın bir lütfudur, o zaman hiç beklemeden onu yap. Dünyaya gelmeden önceki sözünü akdini unutma. Ruhunun insan bedenine kavuşmadan önceki bir konuyu hatırlayamayabiliriz çünkü doğarken zihin sıfırlanıyor, yalnız bizlere hatırlatacak birçok mesaj veriliyor, ilahi görevliler aracılığı ile şimdilerde birçok yerde söylenen uyanış tüm bunları kapsıyor.

Uyanmak; fark etmek, görmek, idrakine varabilmek demek. Bizleri korku frekansıyla büyüttüler. Artık aşılamayan bir kök inanç haline gelen korkularımız yüzünden hep gerçeklerden uzak kaldık. Evren yaratım hiç bu kadar basit olabilir mi, Yaratan bu kadar güç kuvvet sahibiyken bizlerden beklentisi kendi çıkarına olabilir mi? Biz insanları önemseyerek değerli olduğumuzu bize gösterecek milyonlarca sebep var, tüm bu mucizelerin içinde bizden istenen temiz bir kalp, saf kirlenmemiş bir kalp. Birlik içinde sevgiyle yaşamak, her şey insanların hizmetine sunulmuşken kavgaları savaşları ne uğruna veriyoruz? Bu hırs, bu kıskançlık, bu rekabet, bu açgözlülük ne için? Öleceksin insanoğlu, vicdanın rahat huzura çıkabilecek misin ilahi huzura…