https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


ORTADOĞUDA UNUTULAN OĞUZUN ÇOCUKLARI- TÜRKMENLER 20

Suriye Türkmenlerinin Dünü ve Bugünü


7. Asırdan itibaren Oğuz Boyları/Türkmen akıncılarının ve aşiretlerinin  Suriye’de görünmeye başladığı; 10. ve 11. yüzyıllarda ise bugünkü Suriye topraklarına yoğun Türk göçlerinin gerçekleştiği bilinmektedir. Türkler, 11. yüzyıldan itibaren Suriye topraklarında hakimiyet kurmuşlar ve bu bin yıllık hakimiyetten sonra, Osmanlı İmparatorluğu yıkılıncaya kadar Suriye’yi ve Suriyelileri savunmuşlardır. Atatürk, Halep’te savunma hattı kurmuş ve Hatay meselesiyle vefatına kadar ilgilenerek Hatayıın Türkiye toprakları içinde yer almasını sağlamıştır. 
Bugün Esad canisinin yerle bir ettiği Türkmen şehri Halep’in Türkiye için Gaziantep’ten, Kilis’ten ve Hatay’dan hiç farkı yoktur. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde başlatılan çalışmalar neticesinde, Halep’in asırlar boyunca bir Türk şehri olduğu arşiv belgeleriyle ortaya çıkarılmıştır. 

Tespitlere göre Suriye’de 3,5 milyon Türkmen varlığından söz edilse de aslında halihazırda   Suriye’de yaşayan Türkmenlere ilişkin net bir rakam bulunmamaktadır. 
İç savaş öncesi 23 milyon civarında nüfusu olan Suriye’de, kesin olmamakla beraber  1,5 milyon Türkçe konuşan ve 2 milyon Türkçeyi unutmuş toplam 3,5 milyon Türkmen yaşamaktadır. 
Suriye Türkmenlerine göre nüfusları dört milyon civarındadır. Türkiye ile Irak Türkmenlerine benzer bir ilişki Suriye Türkmenleri arasında kurulamamıştır. Irak Türkmen Cephesi benzeri bir teşkilatlanma Suriye Türkmenleri arasında yakın zamana kadar kurulamamıştır. Suriye’de yaşanan iç savaşın belki de bu anlamda olumlu bir etkisi olmuş, Suriye Türkmenlerini Türkiye’nin gündemine sokmuştur. Ortadoğuda  Türkmenleri arasında bilinenin aksine en fazla zulmü , şiddeti , insan onuruna yakışmayacak muameleleri aslında Suriye Türkmenleri görmüştür. Bu gerçeğin bilinmemesi Suriye Türkmenleriyle Türkiye arasındaki iletişimsizlikten kaynaklanmaktadır.

Dilleri baskı altında unutturulmuş olsa da Suriye Türkmenleri , Türk kimliklerinin şuurundadırlar. Ayrıca, kimliklerini unutmuş olan en az 3 milyon civarında Sünni Hanefi Türk asıllı Suriyeli olduğu iddiası da vardır. Merhum tarihçi Yılmaz Öztuna, aslında Suriye’deki bütün Hanefi Sünnilerin Türk asıllı olduklarını tespit etmiştir. Bu durumda, Suriye nüfusunun üçe ikisinin Türk asıllı olduğu anlaşılmaktadır. 

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM)’ın tespitlerine göre; Halep, Anadolu’dan önce Türkleşen bir şehir olmuştur. 1906 yılında yayınlanmış olan Halep Vilayeti Salnamesi’nde yer alan Türkçe mahalle isimleri şunlardır: Hamidiye, Aziziye, Selimiye, Akyol, Altunboğaz, Oğulbey, Badırcık, Balıbulgur, Tatarlar, Karaman, Çukurcuk, Çukurkastel, Hamzaköy, Hensebil, Haraphan, Şakirağa, Şahinbey, Saçlıhan, Farfara, Kazasker, Kilise, Küçükkilise, Mahmutbey, Müstadembey, Harundere, Almacı. 
Hâlen şehir merkezinde Hüllük, Kadıasker, Hayderiyye ve Eşrefiyye önemli Türkmen mahalleleridir. Ayrıca, Halep bölgesinde birçoğu harabeye çevrilmiş , 145 Türkmen köyü mevcuttur. 
Şu hususu önemle vurgulayalım ki, Türkiye Türklerinin yüzde 80’lik kısmı Halep üzerinden Türkiye’ye girmiş ve Anadolu’ya yayılmışlardır. 

ORSAM’ın Suriye Türkmenleri hakkında gerçekleştirdiği değerli araştırmasında Suriye Türkmenleri köy bazına inilerek tespit edilmiştir. Bu araştırma sonuçları çerçevesinde Suriye Türkmenlerinin vilayetlere göre nüfus dağılımı şöyledir: Şam 460 bin, Halep 975 bin, Hama 350 bin, Humus 835 bin, Lazkiye 385 bin, Tartus 50 bin, Rakka 120 bin, Idlib 25 bin, Dera 75 bin, Huneytra 50 bin, diğer bölgeler 175 bin olmak üzere toplam 3,5 milyondur. 

Türk asıllı olanları Arap varsaysak dahi, bugün Suriye’de Araplardan sonra ikinci büyük nüfus grubu Türkmenlerdir. Suriye nüfusunun yüzde 7’sini teşkil eden Nusayri azınlık üçüncü nüfus grubunu oluştururken , 1 milyon 600 bin civarında , Kürtlerin sayısı 1 milyonu geçmemektedir.  ; Ancak kuruluşundan bu yana  Nusayri azınlık Suriye’ye hükmetmiş  bugün de , Barzani, PKK ve Esad güçleriyle işbirliği halindeki PYD Kuzey Suriye’de gücünün ötesinde gürültü koparabilmektedir. 

Prof. Dr. M. Fatih Kirişçioğlu’nun araştırmalarına göre, Suriye’deki Türkmen yerleşim merkezleri şu şekilde tasnif edilmiştir: Suriye’de yaşayan Türkler, Halep ve Lazkiye olmak üzere iki ana bölgede yerleşmişlerdir. Ayrıca, Şam’da, Humus’ta ve Humus-Hama-Tartus arasındaki üçgende, güney Suriye’de Suveyda, Daraa, Kuneytra ve Nava bölgesi dahil olmak üzere diğer bölgelerde önemli bir Türkmen nüfusu vardır. 


Dikta yönetiminin el altından,  El-Kaide, IŞİD ve PYD’yi desteklediği; buna mukabil özellikle Suriye Türkmenleri üzerinde saldırılarını yoğunlaştırdığı görülmektedir. Başta Halep, Lazkiye ve Bayırbucak Türkmenleri olmak üzere Humus, Rakka gibi Türkmenlerin ağırlıklı olduğu bölgelere varil bombaları, roketler ve kimyasal silâhlarla saldırılması tesadüf değildir. 

Hâlihazırda Suriye’de yaşayan Türkmenlere ilişkin net bir rakam bulunmamaktadır. Suriye Türkmenlerine göre nüfusları dört milyon civarındadır. Türkiye ile Irak Türkmenlerine benzer bir ilişki Suriye Türkmenleri arasında kurulamamıştır. Irak Türkmen Cephesi benzeri bir teşkilatlanma Suriye Türkmenleri arasında yakın zamana kadar kurulamamıştır. Suriye’de yaşanan iç savaşın belki de bu anlamda olumlu bir etkisi olmuş, Suriye Türkmenlerini Türkiye’nin gündemine sokmuştur.

Suriye Türkmenlerinin genel olarak iki önemli meselesi bulunmaktadır. Birincisi , Örgütsüz ve sahipsiz oluşları . İkincisi , büyük çoğunluğunun Türk dilini unutmuş olmaları. Örgütsüzlük ve sahipsizliğin yol açtığı teslimiyet psikolojisi ve asimilasyon politikaları çok ciddi kültür erozyonuna sebep olmuştur. Cumhuriyet döneminde kurulan hükümetler yayılmacı bir dış politika takip etmemeyi genel bir dış politika tercihi olarak kabul ettikleri  için , dışarıdaki Türklerin varlığını Türkiye adına bir güç odağı konumuna getiremediler. Suriye Türkmenlerinin ikinci en büyük sorunu , ana dillerini unutmuş ve unutuyor olmalarıdır. Özellikle Hama ve Humus’un iç kısımlarında huzuru Arap gibi yaşamakta bulanlar, yeni nesillere Türkçe öğretmekten uzak durmaktadırlar. Suriye’de Türkmen olmak iyi bir gelecek vaat etmediği için Araplaşmak onlara daha cazip görünmektedir. Şu anda, kimliklerini reddetmemekle birlikte, Suriye Türkmenleriyle gereken ilgi gösterilmezse ,yakın bir gelecekte unutacaklar gibi görünmektedir.

Suriye’deki iç savaş sırasında Türkiye’nin ilgisini çeken Suriye Türkmenleri, örgütlenme çabaları içine girmişlerdir. Suriye Türkmen Platformunu oluşturarak Suriye Türkmenleri Meclisi Kuruluş Toplantısını 30.03.2013 tarihinde Ankara’da gerçekleştirmişlerdir. Toplantıya katılan Ahmet Davutoğlu Suriye Türkmenlerine  “büyük bir şemsiye altında toplanın” çağrısında bulunarak, bu şemsiyenin bugün adının Suriye Ulusal Koalisyonu olduğunu kaydederek, orada etkin olmalarını talep etmiştir. Arap ve  Kürt kardeşleri ile her konuda oturup konuşulması çağrısında da bulunan Davutoğlu, Hıristiyan kardeşleri ile kucaklaşmalarını, Alevi kardeşlerinin de gönüllerinin alınması isteğini dile getirmiştir.

Dış İşleri Bakanının ifadelerinde de görüleceği üzere Türkmenler, Suriye’de verilen özgürlük mücadelesinin öncülüğünü  Türkmenler yapmasına rağmen, Suriye  politikasında öncelik olmaktan ziyade Suriye Ulusal Koalisyonu içinde yer alan bir renk olarak algılanmaktadır. Bugün halen Fatih Tugayı Özgür Suriye Ordusunun bel kemiğini oluşturmaktadır. Türkiye tarafından Suriye Türkmenlerinin Esad yönetimine muhalif Sünni Arap koalisyonu içinde yer alarak rejimin devrilmesi sonrasına kendilerini hazırlamaları beklenmektedir. Oysaki asıl üzerinde durulması gereken konu mezhep farklılığı bir yana bırakılarak Sünni ve şii Türkmenlerin tek çatı altında birleştirilerek özgürlük mücadelesinde ve Suriye’nin geleceğinde  Türkmenlerin güç kazanmaları olmalıdır. Sık sık Suriye Türkmenlerinin dağınıklığından bahisle Türkmenlerin Türkiye’nin dış politikasında işe yarar bir aktör olamadıkları vurgulanmaktadır. Hâlbuki Türkmenlerin örgütlenmesi, Türkiye ile yakın ilişkiler kurmalarını sağlamak üzere kültür merkezleri kurmak, sosyal ilişkiler ağları kurmak gibi faaliyetler geliştirmek Türkiye için politik araçlar olarak kullanılabilirdi. Onları örgütlemek işini Türkiye pekala yapabilirdi.