Halk arasında omurga eğriliği adı verilen skolyozun, toplumda yaklaşık %2 ila 4 oranında görüldüğünü ve küçük yaşlarda başlayıp, tedavi edilmediği takdirde kişinin yaşamını ciddi ölçüde etkileyeceğini söyleyebilirim. Yıllarca ihmal edilen, fark edilmeyen ama önemli bazı semptomlara neden olan bu hastalığın erken tanı ve tedaviyle önlenebileceğini vurgulamak isterim. Skolyozun iki tipi var, bunlardan ilki doğumsal yani anne karnında oluşan bazı anormallikler sonucunda gelişir.
"İdiopatik Adelösan Skolyoz" adı verilen ikinci grup ise daha çok kızlarda görülür. Nedenini tam olarak bilemedikleri bükülmenin ergenliğe geçiş döneminde ortaya çıktığını belirtmek isterim.
Kız çocuklarında daha sık görülen skolyozun 5 yaş altında oluşmaya başlaması durumunda, gelişebilecek göğüs kafesi sıkışıklığı ile kalp, akciğer fonksiyonları etkilenebilmektedir.
Omurga Eğriliği-Skolyoz nasıl anlaşılır?
Bu konuda olası olan hastalarda gözlenebilecek farklılıkları şöyle sıralayabilirim:
Omuzlardan birinin diğerinden yüksek olması
Kürek kemiklerinden birinin çıkıntılı olması
Kalçalardan birisinin daha yüksekte olması
Kişi öne doğru eğildiğinde fark edilen sırt çıkıntıları olması
Göğüs kafesinde asimetrik görüntü olması
gibi farklılıkların gözlenebileceğini ve bu durumlarla karşılaşıldığında hastanın mutlaka uzman bir hekime başvurması gerekir.
ERKEN TANI VE TEDAVİ ÇOK ÖNEMLİ
Skolyozun erken dönemde fark edilmesi durumunda fizik tedavi, korse gibi yöntemlerle düzeltilebilir. İlk 20 derecelik eğrilikleri sadece izleyip bazı sportif aktiviteler ve rehabilitasyon programlarıyla takip edebiliriz. 20-40 derece arasında ve bazı durumlarda 45 derece arası eğriliklere hastalara özel üretilen korseler kullanılır. 45 derece ve üzeri skolyoz durumlarında ise cerrahi tedavi seçenekler arasında bulunur.
Fark edilmeyen, ihmal edilen çok hasta olduğunu, gerekli önlem alınmadığı takdirde hastanın ilerleyen yaşlarda tedavisi daha dirençli ve zor olan durumlarla uzmanlara başvurduklarını da ifade etmeliyim.