https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Nasuh Durmaz


Libya’da ne işimiz var?

Libya’da ne işimiz var?


(Kemal Kılıçdaroğlu 1-2-2020)

"Mavi Vatan diye bu 200 mile kadar uzanan alanı da kendi egemenlik alanınız olarak görürseniz, o zaman saldırgan ve yayılmacı bir algı yaratırsınız"

(Ünal Çeviköz CHP Genel Başkan Başdanışmanı

19.09.2021)

Geçtiğimiz aylarda, ülkemizde, bölge ülkelerinde, Avrupa Birliği’nde ve ABD de en çok gündem olan ve tartışılan LİBYA konusu son günlerde çok konuşulmasa da halâ önemini ciddi şekilde korumaktadır.

Konunun daha iyi anlaşılması için önce "kıta sahanlığı" kavramını açıklayarak başlayalım.

Kıta sahanlığı, jeolojik olarak ülkeyi oluşturan kara parçasının deniz altındaki uzantısıdır ve kıtanın bitip okyanusun başladığı kıtasal çizgiye kadardır. Kıta sahanlığı, kara platformu olarak da bilinir, bir kıtayı ya da kara parçasını çevreleyen görece sığ ve eğimli deniz tabanına verilen addır.

Kısacası bir Ülkenin kara sınırlarının bittiği yerden itibaren denizdeki uzantısıdır.

Şimdide MEB(Münhasır Ekonomik Bölge) ne demek onu açıklayalım.

MEB (Münhasır Ekonomik Bölge)1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 5. kısmında düzenleniyor.

Deniz yatağı üzerindeki sularda, deniz yataklarında ve bunların toprak altında canlı ve cansız doğal kaynaklarını araştırılması, işletilmesi muhafazası ve yönetimi konuları ile aynı şekilde sudan, akıntılardan ve rüzgârlardan enerji üretimi gibi, bölgenin ekonomik amaçlarla araştırılmasına ve işletilmesine yönelik diğer faaliyetlere ilişkin egemen haklar demektir.

27 Kasım 2019’da “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ilk defa Libya Devleti Hükümeti ile Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat muhtırasını İstanbul’da imzalamıştır.

Türkiye ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Alanları Sınırlandırılmasına Dair Mutabakat Muhtırası; Türkiye’de, 7195 sayılı Kanunla uygun bulunmuş, 6 Aralık 2019’da onaylanmış ve 7 Aralık 2019’da Resmi Gazete de yayımlanmış ve iç hukukta yürürlüğe girmiştir.

Libya Ulusal Mutabakat Başkanlık Konseyi de 6 Aralık 2019’da onaylanmış ve Libya iç hukukunda yürürlüğe girmiş ve böylece Türkiye bir kıyıdaş devlet ile Münhasır Ekonomi Bölge Antlaşması ile Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yeni kıta sahanlığı-münhasır ekonomik bölge sınırlarının çizildiği vurgulamıştır.

Çatışmalar ve krizlerle anılan 'Verimli Hilal' bölgesindeki Doğu Akdeniz, stratejik ve ticari öneminin yanı sıra enerji bakımından zengin kaynaklara sahip. Uzmanlar tarafından yapılan tespitler, Doğu Akdeniz'de toplam değeri 3 trilyon doları bulan doğalgaz rezervi bulunduğunu gösteriyor. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi tahminlerine göre Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan bölge olan Levant Havzası’nda 3.45 trilyon metreküp doğalgaz ve 1,7 milyar varil petrol bulunuyor. Yine Nil Delta Havzası’nda yaklaşık 1,8 milyar varil petrol, 6,3 trilyon metreküp doğalgaz ve 6 milyar varil doğalgaz rezervi olduğu tahmin ediliyor. Kıbrıs adası çevresinde olduğu düşünülen 8 milyar varil petrol rezervinin dışında Heredot olarak adlandırılan Girit'in güney ve güneydoğusundaki alanda ise toplam 3,5 trilyon metreküplük doğalgaz bulunduğu sanılıyor. Doğu Akdeniz'deki toplam hidrokarbon yatakları Türkiye'nin 572 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayabilecek seviyede. Bu rezervlerin büyük kısmı da Türkiye ve KKTC deniz yetki alanlarında bulunuyor.

Türkiye’nin Libya ile belirlediği deniz yetki alanı, Kıbrıs adasından başlayarak Girit adasına ve o hiçradan Yunanistan’ın Mora yarımadasına uzanan Eastmed boru hattının geçeceği alanlarla çakışıyor ve Türkiye'nin olmadığı bu projenin uygulanmasını imkânsız kılıyor.

Bundan böyle Türkiye, Dünya çapında oyun değiştirici ve kendi bölgesinde oyun kurucu güçtür. Coğrafyamızın her köşesinde “Türkiye Etkisi” hesaba katılmadan hiçbir şey yapılamaz.

Akdeniz’de Türkiye’nin içinde bulunmadığı hiçbir oyun kurulamaz. Bu gerçeği, bir süre sonra, yakın  coğrafyamızın sınırlarının çok ötesinde de duyacağız.

Osmanlı'nın gerilemesinin sebeplerinden biri açık denizlerdeki gücünü kaybetmesiydi.  Son yıllarda Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz'de söz sahibi olmasının sebeplerinden birisi İHA ve SİHA’larda ki üstünlüğümüz ve Libya ile yaptığımız (MEB ) Münhasır Ekonomik Bölge antlaşmasıdır.

Türkiye’nin Libya ile yapmış olduğu MEB antlaşması, Akdeniz’deki bütün güç haritalarını değiştirdi. Daha da değiştirmeye devam edecek gibi gözüküyor. Çünkü Türkiye, çok net olarak yeni ve etkili bir Akdeniz gücü olarak öne çıkmaya devam ediyor.

Bu nedenle ABD, Avrupa, İsrail ve Bölge Ülkeleri Akdeniz ve çevresindeki hesapları yeniden yapmak zorunda kalacaklardır.

Türkiye bu antlaşmayı Birleşmiş Milletler'e de tescillendirdikten sonra Tüm Dünya’ya ilan etmiş ve Libya ile Türkiye artık denizden komşu olmuşlardır.

Bu vesileyle Mavi Vatan kavramının isim babası Emekli Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz’e, Libya -Türkiye arasında Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlarının belirlenmesini sağlayan Emekli Tümamiral Cihat Yaycı’ya, söz konusu antlaşmanın imzalanması sırasında Türkiye kökenli Libya'nın eski Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı ve eski Başbakanı Fayiz Mustafa es-Sarrac’a, antlaşmanın hazırlanması, imzalanması ve Birleşmiş Milletler tarafından tescillenmesi aşamasında ki olağanüstü çaba ve diplomasi yürüten Sayın Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'na ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyor ve şükranlarımı sunuyorum.

Eğer bazıları halâ Libya’da ne işimiz var diyorsa;

Takdir ve yorumu size bırakıyorum.