https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


KORANA VİRÜS VE BAYRAM

Sevgili okuyucular;


Mübârek Ramazan ayını müteâkip bir bayramı daha idrâk etmenin, muhakkak ki büyük bir sürûr ve saâdeti var hepimizin gönlünde...
Öncelikle topyekûn İslâm âleminin mübârek Ramazan Bayramları’nı tebrik eder, Cenâb-ı Hak’tan sağlık-âfiyet, huzur ve emniyet dolu nice bayramlar dileğiyle iki cihan saâdetleri niyâz ederim.

Gönüllerin genişleyip sevgi ,saygı  ve merhametle coşup taştığı  bayramlar,  müslümanların manevi dünyalarının yeşerdiği, kardeşlik duygularının pekiştiği , milli kaynaşma günleridir. Büyüklerin hatırlarının sorulduğu ve gönüllerinin alındığı,  çocukların çocukluklarına ayrı bir lezzet katıldığı, kırgın gönüllerin kucaklaştığı bayramlar , hayata yeniden başlamak gibidir müslümanlar için.

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azâbından kurtuluş olan mübârek Ramazan ayı, şüphesiz İlâhi kazançların harman olduğu bir aydır. Bu mübârek ay, her şeyden evvel vakitlerimizi tanzim etmemize vesile oldu. Bundan önceki aylarda sahuru ve iftarı düşünmeyip istediğimiz zaman yiyip içerken, bu ayda bunlar, belli bir proğrama bağlandı. Vücutlarımız dinlendi. Yemeklerimiz artık o muayyen vakitlerde yenmeye başlandı.

Oruç bize, istersek irâdemize hâkim olabileceğimizi gösterdi. Sofra kurulmuş, üzerinde çeşit çeşit yiyecekler hazır ve bizim onları yememize hiçbir şey de mâni/engel olmadığı halde, Allâh'a olan itâat ve teslimiyetimizden dolayı, ezan okunmadan elimizi onlara uzatmadık. Kısacası sabretmesini bildik.
İbâdetlerimizde bir düzen hâkim oldu. Vakit namazlarımızı ve bilhassa yatsı ve terâvih namazlarını evlerimizde cemaatle kılmaya daha bir gayret gösterdik. Cemaat şuuruna vardık, cem’iyyetten ayrı kalmanın zararlarını idrâk ettik. 
Teheccüd namazlarına alıştık. Duhâ ve evvâbin namazlarını kılmaya başladık.
Oruç tutan mü’minlerin, cennetin Reyyân isimli hususi kapısından gireceklerini öğrendik. Yine bu ibâdetin ecrinin, mü’mine, bizzat Hz. Allah tarafından verileceği müjdesini aldık.
Huşû içerisinde terâvih namazlarımızı edâ ettik. Yirmi rek’âtlik bu namazı, sevabına inanarak ve mükâfatını yalnızca Allah'tan umarak kılanların geçmiş günahlarının affedileceği müjdesini aldık. Tabii bu arada, “Terâvih sünnettir, kılmasan da olur!” diyen bedbahtlara da rastladık. 
Ancak bunların yanında, “Ramazan münasebetiyle kapalıyız” diye meyhanesinin, içkili lokantasının camına ilân yapıştıranları da gördük. Oruç tutmasalar da Ramazana saygı gösterip alenî yiyip içmekten kaçınan insanların da hâlen bulunduğuna vâkıf olduk.
Zekât ve fitrelerimizi ihtiyaç sahibi kardeşlerimize yahut bunlara hizmet veren kuruluşlara vererek, onların evlerinin, müesseselerinin de şenlenmesine vesile olmanın sevincini yaşadık.
Kur'an ayı olan Ramazan'da, hatimler okuduk, mukâbele’de bulunduk, vaazlar-sohbetler dinledik... Onu daha iyi anlamaya, kavramaya ve hayatımıza tatbik etmeye çalıştık. Kezâ gücümüzün yettiğince Resûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz’in sünnetine uymaya, hakiki vârisleri olan ulemânın gösterdiği yolda ilerlemeye gayret gösterdik.
Orucu sadece midemize değil, gözümüze-kulağımıza, elimize, ayağımıza, dilimize, gönlümüze , duygularımıza ve sâir bütün a‘zâlarımıza/organlarımıza da tutturmaya çalıştık. Kısacası oruç vesilesiyle çirkin huylardan kaçınıp güzel ahlâka sahip olabilmek için hassâsiyet gösterdik.
İftar vaktini beklerken, âdeta hemen her gün bayram sevinci yaşadık. Bir an evvel ezan okunsa da “kuruyan dilimiz, damağımız, ıslanmaya hasret dudaklarımız suya kavuşsa” diyerek, iftar saatini aşk ve şevkle bekledik.
Mübârek Ramazan ayında oruç, iftar, terâvih, va‘z, mukabele, sadaka-i fıtır, zekât, itikâf gibi ibâdetlerle manevi hazzın ve içtimai dayanışmanın sevincini yaşadık.
Ramazan ayını ibâdet-tâat, kıraat-zikir, tesbih-tehlil, tahmid-şükür ve tefekkür ayı, mânevî hasat zamanı olduğunu aklımızdan-gönlümüzden bir an bile olsun çıkartmadık.
Ne mutlu, Ramazan ayına ulaşıp, onun kıymetini bilerek hakkıyla değerlendiren ve mükâfat olarak da Bayrama kavuşan inananlara...

Sevgili okuyucular, dostlar;
Bu Ramazan ayında müslümanlar , daha önceki Ramazanlarda olduğu gibi oruçlarını tuttular, farz ve nafile ibadetlerini ifa ettiler , zekatlar ve sadaka- i fırtırlar verildi hayır hasenatlar yapıldı ; garipler ve yoksullar sevindirildi. Ama  korona virüs sebebiyle , neler yapamadığımız ve bayramda neler yapamayacağımız da hepimizin malumu. Bu yıl , Ramazanın cemiyet boyutundan ziyade ferdi cephesi icra ve ihya edildi. 

Fakir-fukarayı gözeterek, iftar sofralarımıza dâvet edemedik, onlarla iftar yapmanın sevincini yaşayamadık maalesef.
Geçmişlerimizin, Türk -İslam büyüklerinin kabirlerini ziyâret edip ruhlarını şâd etmeye, kendilerini vesile edinip feyz-i İlâhiden istifâde ve istifâzaya Nail olamadık. Bayram sevinç ve heyacanımız aile dışına taşamayacak ; sokaklarımız - mahallelerimiz bayram coşkusundan mahrum kalacak. Bu Ramazan günleri iftar sofralarımız garip kaldı , cami ve mescitlerimiz mahzundu. Yine teravihler,  manevi iklimin hazzıyla camilerden sokaklara taşan coşkuyla kılınamadı , salat ü selamlar aynı hazla yapılamadı, mukabeleler suskun kaldı. 
Bu bayramda müminler , anne baba ve evlatlar , hısım akrabalar konu komşular ,eş -dostlar Ramazan-ı Şerifi tamamlayıp eriştikleri bayram coşkusunu bir arada paylaşamayacaklar.
Bu bayram ikramlar da yapılamayacak, çocuklarımızın dudakları büyüklerin elleriyle buluşup bayram harçlıklarına kavuşamayacak. 

Bütün hayatımızı esir alan korona virüs , Ramazanımızı ve Ramazan bayramı sevincimizi de coşkuyla heyacanla kutlamamıza engel oldu. İslam alemi  bir ilki yaşadı bu Ramazan ayında . Bu bayram bütün Türk- İslam alemi hüzünlü , çocuklarımız sevinçten mahrum , yaşlılarımız mahzun . Toplumsal heyacanımız sönük , gönüllerimiz buruk bir bayram kutluyoruz. Rabbim bir kez daha bu hali yaşatmasın Türk -İslam alemine.  Milli heyacanımızın yaşanmadığı bu bayramda ailece yaşayalım bayram sevincini doya doya .

Tebrik, telefon, e-mail kutlamalarıyla ictimâî/sosyal dayanışmayı, kaynaşmayı, birlik ve beraberlik duygularını en zirve noktaya ulaştıralım.
Ramazan ve bayram vesilesiyle tebrikleşelim , birbirimize duâ edelim ,af ve mağfiret dileyelim.

 Bayram sevinçlerimizin buruk , gönüllerimizin mahsun olmadığı bayramlarda buluşmak ümidiyle Tüm Türk- İslam aleminin bayramını tekrar tebrik ederim.