https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


Kimlik, dil ve düşünce dünyası - 2

Kültür dünyasını inşa eden dil


Kültür dünyasını inşa eden , kuran ve  oluşturan dil ile bilim, sanat, din, felsefe, ahlâk gibi disiplinler arasında karşılıklı bir ilişki bulunur ve bütün bu disiplinlerin kurucu ve taşıyıcı unsuru da dildir. Dil, hem bireysel varlığımızı ve kişiliğimizi hem de kültürel kimliğimizi ve kişiliğimizi açığa vuran bir araçtır. Bir kişiyi veya kültürü anlamanın , tanımayıp bilmenin yolu, o kişinin veya kültürün dile geldiği dile kulak vermekten geçer. Çünkü biz dünyayı dil ile anlamlandırırız ve her dilin dünyayı anlamlandırma biçimi ve dünyaya yüklediği anlam  arasında da fark vardır. Çünkü dil insanda, belirli bir zihniyet oluşturur ve biz dünyayı o zihniyet ile görürüz. Dil vasıtasıyla dünyanın tarlasını sürer, hasadını yapar ve dünyaya da dil gözüyle okuruz. Bunun adı, Yunanlıların ifadesiyle logos yani kelamdır. Bir bakıma dil ile hikmete giden yolu açar ve dil ile hikmet yoluna gireriz. Hikmet ise, bütün bir varlık hakkında bilgi sahibi olmak ve sahip olunan bilgiye uygun davranmak olarak düşünülebilir.

Bu düşünceler ışığında aynı kültürel kimliğe sahip bireylerin düşünce dünyasına katkıları arasında ne gibi ilişkiler kurulabilir ve bu ilişkiler açısından kendi kültürel kimliğimizin düşünce dünyasına katkı yapabilme koşullarının neler olduğu tartışılabilir. 

Tespit ettiğimiz en önemli husus şudur: Kültürel kimliği oluşturan ve taşıyan en önemli araç dildir ve dil insanda bir zihniyet oluşturur; oluşan zihniyet ile ve dil aracılığıyla varlığı anlamlandırır veya onun anlamını açığa çıkarırız. Bir bakıma bilim ve felsefe de varlığın bir anlamı olup olmadığını aramak, şayet bir anlamı varsa onu keşfetmek veya ona bir anlam yüklemek değil midir?  Dahası, varlığı oluşturan, var olanlar arasındaki ilişkileri görmek değil midir?
Kültürel kimlik, birden bire oluşmuş, olmuş-bitmiş, donuk bir nitelikler yığını değildir. Sürekli oluşmakta olan ve sürekli kendi kendini, kendi tarihselliği içerisinde inşa eden bir kimliktir. Çünkü kültür dünyasını oluşturan unsurlar dinamiktir ve sürekli yenilenir. Kültür dünyası insanın ürünüdür ve insan, ürettiği kültür dünyası içerisinde kendi kendini de oluşturur. Kültür dünyasının unsurları arasında organik bir bağlılık vardır ve bunlar, karşılıklı olarak birbirlerini geliştirirler veya engellerler. Çünkü kültür dünyası ve toplumsal kurumlar arasındaki ilişki, kimyadaki bileşik kaplar arasındaki ilişki gibidir.