Baştan hatırlatmam gerekir ki, şu an ilk köşe yazımı kaleme alıyorum ve bu konuyu sadece toplumsal güvenliğimize duyduğum hassasiyet nedeniyle yazmak istedim.
Kayseri, bundan tam bir ay önce, kendi içinde oldukça seyrek meydana gelen, tetikçilerin araya karışması vesilesiyle bastırılması güçleşen olaylara tanıklık etti. Çıkan olaylar, muhafazakâr dokusunu gelişmişlikle harmanlamayı başaran güzide kentimizde bu yapının nasıl derinden sarsılabileceğini göstermiş oldu. Birçok insanımız, toplum yapımızın verdiği etkiyle bu tür şayialar ortaya çıktığında kendini sokakta bulabiliyor ve kalabalık psikolojisinin etkisiyle şedit eylemler gösterebiliyor. Bu durum ortaya çıktığında ise doğal olarak güvenlik güçlerimizin olaylara müdahalesini zorlaştırıyor.
Olayların akabinde şehir merkezimizdeki güvenlik tedbirleri, gündelik yaşamı doğrudan etkilemeyecek düzeyde ve gözle görülür şekilde arttırıldı. Polis helikopterleri mi uçurulmadı, parti binalarında memur sayısı mı arttırılmadı? Bunlara rağmen hâlen şehrimizde hizmet olarak lanse edilen bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum.
Birçok Kayseri sakininin bildiği üzere, şehrimizin bazı kayda değer bakış açısına sahip noktalarına "turistik kameralar" yerleştirilmişti. Bu güvenlik kameraları, Kayseri'de birbirinden farklı sembolik mekanları oturduğunuz yerden izleme imkânı sunuyor. Temiz niyetle ve ilgi çekmek amaçlı yapıldığından şüphe duymuyorum. Dünyada birçok örneği mevcut ve kentimizin bundan geri kalmaması istenmiş gibi görünüyor. Şimdiye kadar on binlerce kişi, Kayseri'nin gündelik yaşamına bu kameralar sayesinde uzaktan tanıklık etti.
Fakat bu kameralardan bazılarının pozisyonu itibarıyla huzurumuzu kaçırmak isteyenler için birer başvuru kaynağı olabileceğini düşünmüş müydük? Bu projeyi tasarlayan ve uygulayanların bu riski düşünmeme ihtimali yoktur, zannederim. Ancak son yaşananlardan sonra takkeyi önümüze koyup bu tür başlıkları yeniden ele almamız gerekiyor. Uzmanlık alanı işlediğimiz konuyu ilgilendiren birkaç kişi ve kuruluşa ulaşmaya çalışmama rağmen geri dönüş alamadığımı belirtmeliyim.
Kayseri'de turistik amaçlı yerleştirilen bazı kameralar, tam da şehirde trafiğin aktığı ve insanların yoğunlukla toplandığı noktalarda, yaya ve araçlara oldukça yakın bir uzaklıkta bulunuyor. Buna verilebilecek örneklerin en başında Cumhuriyet Meydanı çevresindeki kameralar geliyor. Hunat Medresesi'nin önünü görüntüleyen kamera da pozisyonu itibarıyla yaya trafiğini rahatlıkla görüntülüyor. Erciyes Tekir Gondol ve Buz Pisti kameraları ise sanki rastgele bir mekanın güvenlik kameralarını izliyormuş hissiyatı veriyor dersem, şahsen iddialı bir söz sarf etmemiş olurum. Düvenönü Meydanı, Erkilet Bulvarı, Yoğun Burç, Sivas Caddesi başta olmak üzere yolları görüntüleyen neredeyse tüm kameralar ise doğrudan araç trafiğini yakın bir bakış açısıyla görmemizi sağlıyor.
Bu verdiğim örneklerden nereye varmaya çalışıyorum? 'Turistik kameralar' internet sitesinden zikrettiğim kameralara ve benzerlerine göz attığınızda, yayaları ve araç trafiğini oldukça net görebildiğinizi fark edeceksiniz. Bu kameraların amacı şehrimizin turistik cazibesini arttırmak mıdır, yoksa şehrimizin gündelik yaşamını hiçbir güvenlik kaygısı gözetmeksizin teşhir etmek midir? Yarın bir gün, istenmeyen hadiselere davetiye çıkarmak isteyenlerin 'açık kaynak istihbaratı' yöntemlerine dahil olan bu aracı kullanmaya niyetlenmeyeceğini garanti edebilir miyiz? 'Bu zamana kadar böyle bir vaka olmuş mu' diyebilirsiniz. Bu zamana kadar Kayseri'de yaşanan vukuat içerisinde bu yolun kullanılmasına tesadüf etmediğimizi varsaysak dahi, bu durum ileride yaşanması muhtemel olaylara ipotek koyamaz. Şehrin kalbini herkese açık bir ortama taşıyan bu kameralar, kimi kişileri veya araçları hedef almak ve takip etmek isteyen bedbahtlar için oldukça kullanışlı bir araca dönüşme riski taşıyor. Kayseri'mizde 'güvenlik' başlığı, yaşanan olaylar ile üzerine titrenen bir mevzu olmuşken, kendi elimizle bir 'açık' bırakmamız kabul edilemez.
Toplum olarak gösteriş arzumuz, paylaşım platformlarının kişilere tanıdığı imkânlar sayesinde katmerlendi. Ülkemizden ve dünyamızdan sayısız insanın, bu mecralara sırf kendini göstermek uğruna hunharca 'veri' transfer ettiği vakıa. Teknoloji, insanları her geçen gün daha fazla denetim altına alıyor. Fakat hâlen bunun önüne belli başlı taktikler ile geçebiliyoruz. Burada bir diğer önemli nokta da 'irade'dir. Zira kimse sizi, size ait olan bir şeyi -sınırı ne olursa olsun- bir kitleye göstermeye zorlamıyor.
Ayrıca zikrettiğim kameraların görüş açısı itibarıyla izleyicilere bir 'manzara' sunmadığı kanaatindeyim. Bu ifadem hiç şüphesiz bir şahsi fikir olmaktan ileri gitmeyecektir. Ancak burada demeye çalıştığım şeyler şunlardır: Doğrudan yayaları/trafiği gösterecek bir görüş açısı yerine, daha 'panoramik' yani daha geniş açılı görüş açılarının keşfedilerek bu noktalara -eğer 'turistik' amaç hedefleniyorsa- kamera yerleştirilmesidir.
Bazılarınız da 'mesele ettiğin bu konuda hiç methedilecek bir taraf yok mu' diyecektir. "Cumhuriyet Meydanı Üst, Sivas Caddesi Üst, Hunat Üst, Yukarı Talas, Mimarsinan Parkı Üst" gibi kameralar, yukarıda bahsettiğim geniş bakış açısı sayesinde Kayseri'nin günlük yaşamını kuş bakışı denebilecek bir mesafede ilgilenenlerin izlemesini sağlıyor. Kayseri'mizde bu tür 'panoramik' bakış açısına sahip kameraların yerleştirilerek izleyicilerin dikkatine sunulması, bu şehrin doğma büyüme sakini olarak beni ziyadesiyle mutlu edecektir. Bu iş ise yetkililerin veya ilgililerin hayal gücüne ve iştiyakına kalmış…
Bir diğer alternatif ise bu kameraların erişime kapatılarak sadece güvenlik güçlerinin kullanımına verilmesidir.
Bir saatçi hassasiyetinde yazmaya çalıştığım duygu ve düşüncelerimi muntazam ifade edebildiysem ne âlâ. Bu karalamamın ilgili meselelere ışık tutması dileğiyle...