EDİTÖRÜN KÖŞESİ


Kayseri Şeker’de hangi konuya el atılacak?

Kayseri Şeker’de hangi konuya el atılacak?


Ülkemizde yaşanan felaket sonrası tam anlamıyla büyük bir şok yaşamış ve bu güne kadarda orada yapılan çalışmalar konusunda yazılarımızı sizlerle buluşturmaya gayret ettik.  Artık normal hayata yavaş yavaş geçelim derken sırlamaya alamadığımız Kayseri Şeker hakkında o kadar çok ortaya atılan söylem oldu ki, neresinden başlayacağımı bilemedim. Bende sondan başlayayım diyerek, eski yönetim kurulu üyesi Metin Demircan’ın bir paylaşımı dikkatimi çekti. Zaten daha önceki birçok paylaşımında Kayseri Şeker uhdesinde nelerin olduğunu tek tek sıralı bir şekilde anlatıyor. Sayın Demircan’ın bu sefer söylemleri ise bürokrat dediğimiz üst kademede yer alan çalışanların nasıl bir çalışma sistemi içinde olduğu. Bu konudaki paylaşımını biraz sonrasında sizlerle paylaşacağım ancak ben hala bakanlık tarafından inceleme yapmak için gelen müfettişlerin ne yaptıklarını veya ne sonucu çıkaracaklarını merak ediyorum. Tabi bunu söylerken de, bir milletvekilimizin burayı ziyareti hayli manidar oldu. Sayın Taner Yıldız’ın böylesi hassas bir dönemde kalkıp Kayseri Şeker’i ziyareti çok farklı anlamları da peşinden getirdi. Keşke Sayın vekil böylesi hassas bir dönemde bu ziyaretini yapmasaydı!  

Neyse bu konuları sonrasında yorumlayalım diyor ve Sayın Demircan’ın çalışma sistemi üzerine söylemlerine bir göz atalım:  “Sevgili yönetim kurulu arkadaşlar, isterseniz Allah korkusu deyin, isterseniz vicdan deyin, ne derseniz deyin ama bu yazdıklarımı bir zahmet araştırın. İhtiyaç duyarsanız isim isim tamamını değilse de, bir kısmını verebilirim ama lütfen rica ediyorum, müdürlerinize sorup onlardan aldığınız cevapla yetinmeyin. Zaten bu tezgâhları kuran onların bir kısmıdır. 

Araştırın ama tekrar tekrar söylüyorum araştırıyormuş gibi yapmayın. Neticesinde yönetimden uzaklaştırılabilirsiniz ama geçiminiz şirketten değilse, bunda da korkulacak bir durum yok. En fazla yönetimden olursunuz. 

Bazı arkadaşlar ayrılırsak, yerimize gelen kişilerin hiç sesi çıkmaz diyor, onlara sözüm doğru şeyi yapmış olmanın vicdan rahatlığı, hiçbir şeyle kıyaslanamaz. 

Şimdi gelelim mevzuya. Anlaşılır bir şekilde anlatmaya gayret gösterdim, inşallah anlaşılır dil kullanabilmişimdir. 

Şirkette giriş çıkışlarının takibi için, yüz okutma sistemi ile yapılan bir puantaj takip mekanizması vardır. İşçiler, memurlar ve şefler her gün sabah girişte ve akşam çıkışta yüz okuturlar. Müdür ve dengi ve üst amirler bu uygulamadan muaftırlar. Bu yüzden de işe girişleri ve çıkışları kafalarına göredir. Kayseri’de 8, Boğazlıyan’da da 4 bölge müdürlüğündeki çalışanların, yıllardır ilkel bir şekilde föy kâğıdı denilen puantaj çizelgesi düzenleyip, merkeze genel müdür imzasına sunularak maaşları tahakkuk ettirilir. 

Tabi şirket müdürleri de aynı şekilde, giriş çıkış föy kâğıdına odalarında imza atarlar. Ayın son günü de insan kaynaklarına gönderirler. Bu durum bize neyi gösterir bir bakalım; 

Hiç bir müdürün ya da bölge çalışanının eksik günü olmaz, sigortası ve maaşları tam ödenir. Manuel yöntemle olduğu için istenildiği kadar fazla mesai ve diğer bazı ödemeler bu mösyölere, matmazel ve madamlara incelenmeden ödenir. Ayda 90 saati de geçirmeden.

Hele hele bölge çavuşlarına hiçççç hesap sorulmaz. Düzenli bir şekilde mesailerini, harcırahlarını,  evlerinde yatarken bile alırlar. Ama işçiye, memura işi yetiştirmek için çalışsalar bile para ödenmez. Alacak izin diye uydurulan bir izinle ödüllendirilirler güya. 

Bazı amirler ise kampanya zamanında, sabah işe gelip, akşam çıkışta yüz okutmadan evlerine giderler ve gece 23.59 gibi yüz okuturlar. Ay sonunda günde 6,5 saatten ayda 195 saat yapar bu da, bununda 90 saati mesai, kalanı da alacak izin olarak düzenlenir. Böylece yıllık izin kullanmadan yılı bitirir, emekliliklerinde ya da ayrılmaları halinde, günlerce yıllık izin parası alırlar. 

Gelelim bu durumun sonuçlarına; elden mesai alarak, maaşlarının iki katı kadar ücret alan müdürler, günlerce izin hak eden şefler ve işe gelmese bile takip edilemeyen bölge çalışanları bu çiftlikte barınmaya devam ediyorlar. 

Not; Benli’nin döneminde bu konudan rahatsızlığı varmış ama ne yazık ki sistem devam etmiş. 

Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye, ne cevap verdiğini hepimiz biliyoruz zaten.

UNUTMAYIN DAVUL SİZİN SIRTINIZDA TOKMAK İSE BİR KAÇ KİŞİNİN ELİNDE.”