https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


İDEALİST BİR GENÇ YETİŞTİRMEK

Bugünlerde bana sıklıkla sorulan bir soru var: Hocam şimdiki gençlik, idealsiz , hedefsiz yetişiyor.


Hayatı anlamsız bir şekilde yaşıyor. Bu gençlere nasıl ideal aşılayacağız, ne yapmalıyız? Bu nedenle bu konu hakkındaki fikirlerimi bu köşeye taşımaya karar verdim.

Bir kumaşı elbise , bir bezi çuval yapan onu biçen ve ona dikiş atan usta ellerdir. Dikişler verir çuvala çuval , elbiseye elbise biçimini verir. Bir gencin veya neslin yetişmesinde, dikişler gibi ona ruh ve karakter kazandıracak, onun kimliğini , kişiliğini şekillendirecek, ideallerini / mefkurelerini belirleyecek değerler manzumesi vardır. Ve bu değerleri bir gence/ nesle aktaracak usta ellere, maharetli dillere, kalpleri onlar için çarpan yüreklere, gani gönüllü idealist kimselere ihtiyaç vardır.

Peki bir nesle ideal / mefkûre olarak ne verilmeli, nasıl bir gençlik tipi bekliyoruz?
 Maddi- manevi değerlerine bağlı, çalışkan, atılgan , sorumluluk şuuruna ermiş, yeteneklerini en üst düzeyde ortaya koyan kısaca toplumun beğenisi toplayan ideal bir nesil herkesin ortak özlemi veya gençlikle ilgili yakınmalar bu konular üzerinden dile getiriliyor.

İnandığı değerlerine , vatana, millete bağlı ,bayrağa , sancağa saygılı , ahlaklı , dürüst , çalışkan , atılgan, hakkaniyetli, hür düşünen, insani değerlere bağlı bireyler yetiştirmek pek tabi büyük gayret, emek ve zaman işidir. Bu konuda üzerine sorumluluk düşen bireyler, kurumlar olduğu gibi bütün toplumun ve devletin de üzerine düşen sorumlulukları vardır. 

Ben idealin, idealistliğin enerji yoluyla yayıldığını düşünüyorum. İdealizmin satın alınan, öğrenilen, kazanılan bir şey değil, bulaşan bir şey olduğuna inanıyorum. İs kokusu gibi. Bu koku, görülmez, duyulmaz, elle tutulmaz, sadece yanan bir ateşin çevresindeyseniz size bulaşır. Onu elde edemezsiniz, çalışarak kazanamazsınız, biriktiremezsiniz, saklayamazsınız. İdealizm de, içinde ideal ateşi yanan idealist bir kişiden , topluluktan veya toplumdan bulaşabilir ancak. Bir genç ne kadar çok idealist insanla karşılaşırsa o kadar çok ideal isi ona bulaşır ve bir süre sonra o ideal kokusu onun üzerine siner. İşte o an gencin idealist olduğu andır. Bu nedenle gençlere idealizm aşılamak, ideali olan, tutku ile idealine bağlı kişilerle , topluluklarla gençleri buluşturmakla mümkündür bana göre.     

Anne-Babalar İdeal sahibi mi?
Gençliği idealist yetiştirmekten bahsederken, önce onların asıl yetiştiricileri olan anne-babalara bakmak gerekir. Çünkü çocuklar, anne-babalarını modeller. Onların davranış kalıplarını, düşünce yapılarını kopyalar. Eğer anne-babanın peşinde koştuğu bir ideali yoksa, ideal ateşi anne ya da babanın içinde yanmıyorsa, o anne-babayla yetişen çocukta ideal ateşi nasıl tutuşabilir ki? Buradan anne-babalara sormak istiyorum. Gerçekten çocuklarınızdan idealist olmasını bekliyorsunuz ama sizin peşinde koştuğunuz bir idealiniz var mı? Varsa bu idealinizi çocuklarınıza hissettirebiliyor musunuz? Önce buradan başlayalım isterseniz.

Sohbetlerde İdealden Bahseden Var mı? İdeallerimizi süsleyen konular sohbet konusu yapılıyor mu?
Bilindiği üzere çocuklar ve gençler , çevresinde bulunan kimselerden , içinde yetiştiği toplumdan etkilenir en fazla.
Başta anne- baba olmak üzere diğer büyükler olarak bizler  çocukların, gençlerin de bulunduğu arkadaş sohbetlerinde ideallerimizden bahsediyor muyuz? Bir çocuk annesiyle birlikte gittiği hangi komşu ziyaretinde onların ideal konuşmalarına şahit oluyor ki? Babasının arkadaşları geldiğinde ideallerden mi konuşuluyor, yoksa alış veriş, alım- satım veya eğlence, spormevzuları  mı gündemi oluşturuyor? Maalesef çocukların şahit olduğu yetişkin sohbetlerinde de idealden konuşulmuyor. İdeal, konuşmalarımız ve sohbetlerimiz arasında da yok.   

Öğretmenlerimizin İdeali Var Mı? İdealist bir nesil yetiştirecek müfredata sahip miyiz?
Çocuklar ve gençler anne-babasından sonra en çok öğretmenlerini görür. Bir öğretmen bir çocuğun, bazen yüzlerce çocuğun hayatını değiştirecek adımları rahatlıkla atabilir. Maalesef eğitim sistemimiz öğretmenlerin ideallerini törpülüyor. KPSS ile öğretmenliği kazanan öğretmen, zaten en büyük idealine ulaşmış oluyor. Artık daha ötesini hedefleyemiyor. Öğretmen olarak başladığı mesleki hayatını yine bir öğretmen olarak bitiriyor. Gençler önlerinde bir ideali ve tutkusu olan çok öğretmen görmediği için, dolayısı ile ideal ateşi onlarda tutuşmuyor. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen yaklaşık yedi bin öğretmen üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Buna göre,  öğretmenlerin yüzde 77'si göreve başladığı ilk günden bugüne mesleğine karşı  sevgisinin azaldığını, 67,7'si imkanı olsa mesleğini değiştirmek istediğini söylüyor. Yani on öğretmenimizden yedisi mesleki sorunlar yaşıyor. Mesleğini severek yapmıyor. Bu sonuç Anadolu Eğitim Sendikası’nın yine Kasım ayında yayınlanan araştırması ile de destekleniyor.  Gençlere ideal kazandırmanın yolu sanırım öğretmenlere ideal kazandırmaktan geçiyor. Daha önemlisi öğretmenlerimiz, eğitimleri süresinde idealizm ve ideal öğretmenlik anlayış ve şuuruyla yetişmelidir. Siz ideallerle donatıp,  idealizm anlayışıyla yetiştirmediğiniz bir kimseden ideal bir nesil yetiştirmesini bekleyemezsiniz. Zira bir insan kabında ne varsa onu ikram edebilir.
Bugünkü müfredatımızla ideal veya idealist bir neslin yetişmesi mümkün gözükmüyor. Zira ideallerin belirlendiği, idealist bir gencin/ neslin yetişmesinde ölçü alınacak kriterlerin ve değerlerin öncelendiği, çerçevesi belirlenlenmiş bir müfredatımız yok. Ünitelere dağıtılan konular darmadağınık veya yetersiz ya da nitelikli bir neslin yetişmesine katkı sağlayacak konular müfredatta hiç yok. Okullarımızda okutulan eserler arasında, çocuklarımızın ve gençlerimizin şahsiyet gelişimini, insani ve toplumsal değerlerimizi , milli terbiye ve seciyemizi , iktisadi anlayışımızı hak- hukuk kavramlarını , ahlaki hasletleri aktaracak  ; devlete -millete, bayrağa -sancağa bakışı, zalim ve zulüm, haksızlık karşısındaki tavrının ne olacağını net çizgilerle ortaya koyan temel eserler mevcut değil.  

Yine herkesten ve toplumdan bağımsız kendi kimlik oluşumlarını tamamlayacak, yeteneklerini sergileyecek fırsatlar sunuyor muyuz, demokratik bir ortam hazırlıyor muyuz onlara? İdeal nesil öncelikle demokratik bir ortamda yetişir.Ayrık otu gibi bir müfredattan kavak gibi adam yetişmez. Değirmen taşı gibi gençlerin beyinlerine  yüklenmiş bir sistem hür düşünen, değerleriyle harmanlanarak kendini bulan bir nesil yetiştirmez.
Demem o ki biz, gençlerimizi suçlamaktan evvel üzerimize düşen sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Ekmediği  tohumun mahsulünü kim kaldırmış?

Medyada İdeali Peşinde Koşan Kahraman Var mı?
Evde ve okulda kendisini modelleyeceği idealist insanları pek de göremeyen gençlere, aslında medya idealist kahramanlar sunabilir. Ne var ki, medyada yer alan dizilerde, ideali olan değil de, bol bol âşık olan ve kavga eden kahramanlarımız var. İdeali peşinde değil de çıkarları ve hazları peşinde koşan bu kahramanlar gençlerimize nasıl ideal aşılayabilir ki? Çocuklarımız ve gençlerimiz bu kahramanları modelliyorlar ve haz ve çıkar peşinde koşuyorlar. Yine aynı medya toplum önündeki insanların ideal peşinde koşma çabalarını değil de, bu kişilerin hayatındaki magazin yönlerini gündeme taşıyor. İdeali peşinde koşan bir sporcunun bu çabası gündeme gelmiyor da kiminle çıktığı, nerede yemek yediği medyaya düşüyor. Sonuç, aşikar.  

Çözüm Nedir?
Çocuklarımıza ideal aşılamanın yolu çok basit aslında. İdeali olan kişilerle onları bir araya getirmek. Bir kereliğine değil, düzenli bir şekilde sürekli olarak. Bir anne-baba çocuğu için bunu planlamalı. Bir eğitim kurumu eğitime ideal aşılamadan başlamalı, idealist insanların çocukların dünyasına taşımalı, dahası bir ideal peşinde koşan eğitimcilerle yola çıkabilmeli. Aksi takdirde hayatlarında pek de şahit olmadıkları bir ideali hayatlarına aktarmaları beklemek, onlara haksızlık yapmak olur.

Gençlerde ideal yok, doğru. Çünkü hayatlarının içinde, evde, okulda ve medyada ideal  bir eğitim ve yönlendirme yok. Şimdi suç gençler mi yoksa gençliği yetiştiren kurum ve kuruluşlarda mi?