https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


Hürriyeti gasp edilen ata yurdu: Doğu Türkistan-5

“Bu kadar matemleri ve felaketleri yaşayan Doğu Türkistan elbet birgün hürriyetine kavuşacaktır"


Bir Milleti  Yok İçin Değiştirilen Demografik Yapı ve Asimilasyon 

Türk ve İslam dünyasının  sessiz ve duyarsız kaldığı Doğu Türkistanda , Uygur Türkleri  tanımlamaya hiçbir tasvirin kâfi gelmediği vahşeti yaşamaktadır. Her türlü yol ve yöntemin uygulandığı Doğu Türkistanda yapılan tahribat ve asimilasyonla bu topraklardan Türk -İslam izleri silinerek Türk vatanı olmaktan çıkarılmak istenmektedir. Bugün bile bu amaçlarına Çinliler büyük oranda ulaşmışlardır. Çünkü günümüzde Türk ve İslam aleminde ekseriyetle Doğu Türkistanı Çinin bir parçası zannedilmektedir.
Oysa tarihi süreç incelendiğinde Doğu Türkistan; Hun, Tabgaç, Göktürk, Uygur ve Karahanlı Türk devletleri ile Cengiz Han ve Çağatay Hanlığı’nın hüküm sürdüğü kadim bir Türk yurdudur. Aynı zamanda Kaşgarlı Mahmud’u, Yusuf Has Hâcib’i 920-958 yılları arasındaki Karahanlılar’ın ilk Müslüman Türk Hakanı Abdülkerim Satuk Buğra Han’ı da vatanlık yapmış öz be öz Türk toprağıdır, Türk vatanıdır.  Fakat bu kadim Türk yurdu 18. yüzyıldan itibaren Rus ve Çin’in genişleme ve yayılma politikaları ile işgal edilmeye başlanmış, Batı Türkistan hürriyetine kavuşurken Doğu Türkistan hala Çin işgali altındadır.

Çin yönetimi, 1949 yılından itibaren  Doğu Türkistanlı Türkleri  imha ederken bir yandan da bölgeye sistemli bir biçimde Çinli göçmen yerleştirdi. Çin hükümetinin 1953 yılında başlattığı bu kampanya ve nüfus yapısının değiştirilme faaliyetleri  son derece düşündürücüdür.

1953 yılında bölgede % 75 Müslüman, % 6 Çinli yaşarken bu oran 1982 yılında %50 Müslüman, % 40 Çinli olarak değişti. 1990 yılında yapılan nüfus sayımında ortaya çıkan % 40 Türk , % 53 Çinli nüfus oranı bölgedeki etnik temizliğin ve demografik yapının değiştirilmesinin  boyutlarını göstermesi açısından son derece önemlidir.

Günümüzde Uygurlar, köylerde oturmaya zorlanırken Çinliler şehirlere yerleştirilmektedir. Bu sebeple bazı şehirlerde Çinli nüfus yüzdesi 0/0 80’lere çıkmaktadır. Hedef, şehirlerde Çinliler'i çoğunluk haline getirmektir. Çin Hükümeti'nin Doğu Türkistanlılar'ı Çinliler'le evlendirmek için uyguladığı yöntemler ise bu asimilasyon çalışmalarının bir parçasıdır.

Doğu Türkistan  Nükleer Deneme Merkezi Haline Getirildi.

Çin'in en büyük nükleer merkezi ve deneme alanı Doğu Türkistan'dadır. Hükümet hiçbir koruyucu tedbir almaksızın, bölgede nükleer denemeler yapmaktadır.

1964'ten bu yana 11'i yeraltında olmak üzere bugüne kadar (bilinen) 46 nükleer deneme yapılmıştır. Çin 1964'den günümüze kadar Doğu Türkistan topraklarında 50'ye yakın atom ve hidrojen bombası patlatmıştır ve büyük tahribat ve can kayıpları yaşanmıştır. Mesela İsveçli uzmanlar, 1984 yılında yapılan yeraltı nükleer denemesinde 150 ton gücündeki bombanın rihter ölçeğiyle 8.8 büyüklüğünde yer sarsıntısına sebebiyet verdiğini tespit etmişlerdir.
En son nükleer deneme ise 1996 yılının Ağustos ayı içinde gerçekleştirilmiştir.

Atom denemeleri sonucunda; çevre kirlenmekte, tabiat ve ürünler tahrip olmakta, halk çeşitli hastalıklara yakalanmakta, çocuklar ise sakat doğmakta ya da ölmektedir. Özellikle kanser vakalarının artışını nükleer denemelerle doğrudan bağlantılıdır. 
Bu tehlike ve tehdit karşısında halk tamamen savunmasız ve korunmasızdır. Sebze ve meyve çeşitlerinde azalma ve radyoaktif etkiler görülmektedir. Nitekim; Batı ülkelerinin Çin'den ithal ettikleri Doğu Türkistan'da üretilen kuru yemişlerde radyasyon tespit etmeleri üzerine Doğu Türkistan kaynaklı ürünlerin ithalini yasaklamaları, bunun çok açık bir kanıtıdır. Ayrıca Çin hükümeti hiç çekinmeden diğer ülkelerin nükleer artıklarını ve çöplerini ekonomik menfaat karşılığı kabul etmiş ve bu konuda antlaşmalar imzalamıştır.

Özetle  Çin yönetimi, Doğu Türkistan Türklerini nükleer denemelerinde kobay olarak kullanmıştır. Bölgede ilk olarak 16 Ekim 1964 tarihinde başlatılan nükleer denemelerin olumsuz etkileri yüzünden bölge insanları ölümcül hastalıklara yakalanmış, 20.000 özürlü çocuk dünyaya gelmiştir. Nükleer denemeler nedeniyle 210.000 civarında Doğu Türkistanlı Müslüman ölmüş, binlercesi sakat kalmış, binlercesi de kansere yakalanmıştır.