https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


ÇÖZÜLEN CEMİYET HAYATIMIZ VE TOPLUMSAL YOZLAŞMA

Günümüz dünyasında , bütün toplumların sosyal denge ve yapılarını tehdit eden bir hastalık insanlık alemini sarmış durumda.


İnsanlığı yıkıma sürükleyen bu hastalığın ve tehdidin adı , ahlaki çöküntüdür. Bu tehdit, bütün toplumları , yozlaşmaya, insani değerlerden uzaklaşmaya sürüklemektedir.
Nasıl ki bir binayı kolonlar ayakta tutarsa bireyleri ve toplumları da ahlaki değerleri ayakta tutar. Hz. Peygamberimiz(sav) ‘in :” Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” diye buyurduğu gibi , güzel ahlak toplumu insan olmanın en yüksek mertebesine taşır , insanlara ve toplumlara erdemli ve şerefli yaşamayı , huzuru, mutluluğu , adaleti, hakkaniyeti, saygıyı , hürmeti bahşeden eden ahlaki değerler, bireylerin ilişkilerini ve toplumların sosyal yapılarını tanzim eder, düzenler.
Toplumları ayakta tutan , milli - manevi yelpazedeki ahlaki değerlerin yozlaşması, toplumsal dengelerin sarsılmasına, cemiyet dokusunun çözülmesine neden olur. Oysa ki ahlak, esasen toplumu çöküntüden kurtaracak ve toplumun muhafazasını sağlayacak bir araçtır. Adaletsizlik , haksızlık, saygısızlık, iffetsizlik ve izzetsizlik , rüşvet, kayırmacılık, irtikap , nüfuz ticareti , her türlü sapıklık ve sapkınlık ahlaki çöküntünün bazı işaretleridir. Meslek ahlakı, adil pratiği savunmaya yarar. Avukatlar işini iyi yaparsa, yargıçlar işini iyi yaparsa bir hukuk devletini yıkmak zorlaşır. Bu diğer kurumlar için de geçerli. Kurumlar insanlar sayesinde vardır. Meslek ahlakı, muktedirin sizden yapmanızı talep ettiği yanlış işleri niye yapamayacağınızı gerekçelendirmeye yarar. Zira ahlak çökünce , her şey çöküyor. Adalet de din de insanlık da çöküyor. Etrafımızdaki birçok insan bu yıkımın ya farkında değil ya da bu tür durumların yaşanmasını hayatın bir parçası gibi görmektedir. Asıl tehlike de burada yatmaktadır. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de son dönemlerde hız kazanan ahlaki çöküntü , insani değerlerin veya insanı insan yapan milli - manevi ve ahlaki değerlerin birey ve toplum tarafından önemini yitirmesi demektir. Bu değerlerin kıymetsizleşmesi, artık toplumun olmazsa olmazları arasında yer almadığının , toplumun manevi kimliğinden ziyade maddi karakterinin öncelendiğinin bir nevi kanıtıdır. Toplumu bir arada tutan , sosyal yapıyı tesis eden ahlaki değerlerin yok olması veya yozlaşması , madde ve mana dengesinin bozulmasına sebep olur. Çünkü toplumları ayakta tutan sosyal yapılardır, sosyal yapıların mayası da ahlaki ve sosyo - kültürel değerlerdir. İnançlısı , inançsızı , laiki , antilaiki toplumun bütün kesimlerinde bir arada , huzur ve güven ortamında yaşama iradesinin günden güne eriyip gittiğine şahit olmaktayız. Madden belki zenginleşiyoruz ; ama ahlaken fakirleşiyoruz. Oysa bir toplumun büyüklüğü , zenginliğiyle değil ahlaki değerleriyle ölçülür.
Onun içindir ki değerlerimiz unutulmamalı , yaşatılmalı. Özellikle gençlerimize aktarılabilmesi için yetişkinlerin bir kültür köprüsü olması gerekir. Milli seciyemizi , milli değerlerimizi ve milli ahlakımızı yaşatmak millet olmamızın temel şartıdır.