İdris Yavuz


Bir yerde güven yoksa huzur da yoktur

İdris Yavuz


Her canlı, doğal olarak güven içerisinde yaşamak ister. Güven, toplum için hayati öneme sahiptir. Zira güvenin olmadığı bir toplumda huzur ve mutluluktan söz etmek mümkün değildir.

Zira herhangi bir işte başarılı olmak için şüphesiz güven duygusuna sahip olmak gelmektedir. Toplulukların refah ve huzuru güven esasına dayanmaktadır. 

Güven, insanları sosyolojik, psikolojik, ekonomik vb. konularda da direkt olarak ilgilendirmektedir. 

Eğer insanların bir konuda güven duygusu bozulursa ‘tehlike’ işareti var demektir. Doğrulukla -yalan, siyahla-beyaz kadar net bilinen ifadelerdir. Geçmişte ve geleceğe ait verilen sözlerde bu iki sözcüğün yeri asla tartışılmaz. 

Doğruluk; insanın karakterini, şeref ve onurunu yüceltir, yalan ise güveni tamamen yok eder. Aslında siyasette, yönetim ve denetimde dürüstlük önemlidir. Yalan, gurur ve kibir cehaletin eseridir. Makam ve saltanat baki değildir.

Dünya hayatı vahşî hayvanlar gibi saldırgandır. Zengin fakiri, büyük küçüğü ezer, geçer. En büyük zenginlik akıldır. En büyük vahşet kibirdir. En büyük fakirlik ahmaklıktır. En büyük meziyet güzel ahlâktır. Aslında gösteriş ve riyadan uzak durmak gerekir. 

Dedikodu, yalan ve iftira, insanın alına sürülen kara bir lekedir! Başkalarının ayıbını araştıran kimse, kendi kusurlarını göremez. Hâlbuki kendi kusurları ile meşgul olanlar başkalarının kusurlarını dikkate almazlar.

Burada bir gönül adamının şu güzel sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum. O diyor ki; “Ortası delik heybeyi boynuma takarım. Bu heybenin bir gözü önde, diğer gözü arkamda, insanlara bakarım. Onlarda gördüğüm kötü özellikleri arka göze, varsa güzel huyları alır, ön göze atarım ve hep ona bakarım”

Peki, bazıları ne yapıyor? Bir kimsede 99 iyi tarafı olsa da bunun içinden cımbızla çekip bir tek kötülüğü gündeme getirmiyor mu? İnsanlar arasındaki farklı muamele din, dil, ırk, mezhep ayrımcılığının yapılması, toplumdaki kini ve öfkeyi körükler.

Bazı insanlarda kötü bir alışkanlık vardır; muhatabı doğru söylediğinde ‘yanlıştır’ kendisinden olan kimselerin yalanını da ‘doğru’ deme hastalığı vardır. Sosyal medyada haber yayanların en adisi, yalan haber yapanlardır.

Bir gönül eri de şu nasihati dile getiriyor: “Kısmet ederse Mevla; el getirir, yel getirir, sel getirir. Kısmet etmezse Mevla; el götürür, yel götürür, sel götürür”. Şu geçici dünyada mal ve para hırsıyla insanlıktan çıkanların ibret alacağı çok şeyler vardır. Gören göz, işiten kulak, hisseden kalbi olanlar, bu yanlışlara asla tevessül etmezler.

Bu gün siyaset adına mangalda kül bırakmayanların doğruyla yanlışı, güzelle çirkini, haklı ile haksızı ortaya koyma noktasında ne kadar samimiler? Mızrak yarası tedavi edilir, lâkin dil yarası asla temizlenmez 

İnsanı şu üç nesne perişan eder: öğünmek, şöhret ve makam hırsına kapılmak. Ülkemiz zor bir dönemden geçmektedir. Bu nedenle en büyük zenginlik akıl, en büyük vahşet kibir, en büyük, meziyet güzel ahlâk, en kötüsü de güvensizlik, yalan ve iftiradır. Dostlar! Her şeye rağmen birlik ve beraberliğimize zarar vermeden, karamsarlık ve ümitsizliğe düşmeden geleceğe de güvenle bakmalıyız.

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İman edip de imanlarına hiçbir zulüm bulaştırmayanlar var ya; işte onlara em ’an ve güven vardır. Onlar, doğru yolda olanlardır”. Buyruluyor.

Emanete riayet etmeyen ve ahde vefa göstermeyen, sözünde durmayan kimseye güven duyulmaz. Güven adaletle haksızlığa göz yummamakla olur.

İnsanoğlu emanete hıyanet ederse, huzur da güven de yok olur. 

Yönetenler emin oldukça, haneler emin olur. Yönetilenler emin oldukça beldeler, ülkeler emin olur. 

Güvenin olduğu yerde insanlığın ortak huzurunu tehdit eden terör, şiddet, savaş ve düşmanlığın yerine barış ve huzur gelir.