https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


AVRASYA ENERJİ HATLARI VE TÜRKİYE

Avrasya neresidir? Avrasya geniş anlamda Avrupa ve Asya’nın bütünü olarak tanımlanır.   


Dar anlamda Uralların batısında ve doğusunda varlığını sürdüren Türk ve Slav halklarının yaşadığı bölge olarak tanımlanabilir. Yani Türk Cumhuriyetlerinin olduğu bölge.

Bilindiği üzere Rus doğal gazını Türkiye üzerinden, Avrupa’ya taşıyacak Türk Akım Projesi, Sn. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Putin tarafından açıldı. Bu proje Türkiye’nin, NATO ve Avrupa ülkeleri nezdindeki önemini, Soğuk Savaş sonrasında bir kez daha önemli bir yere taşıdı. Türkiye, Soğuk Savaş döneminde, kominizim tehdit ve tehlikesine karşı bir karakol vazifesi görmesi bakımından AB ve NATO nezdinde ne kadar önemliyse bugün de aynı kıymet ve önemi enerji hatlarının transit geçişi ve bu hatların güvenliğinin sağlanması bakımından kazanmaktadır. Tabi ki Türkiye, enerji transfer istasyonu olma konumunun ve iktisadi bakımdan büyük gelirler elde edebileceği pozisyonunun önemini kavrayabilirse. Yine bu kavrayışa bağlı olarak enerji havzalarında bulunan ülkelerle siyasi, kültürel ve iktisadi politikalar geliştirebilirse. Türk Akım Projesi, Türkiye’nin yüzünü güldürecek, Balkan ve Avrupa ülkelerine karşı siyasi bakımdan elini güçlendirecek projelerinden biridir. Darısı diğer enerji transfer projelerinin hayata geçirilmesine.

Bizim son yıllarda siyasal olarak ihmal ettiğimiz Avrasya, ABD, AB, Çin ve Hindistan için giderek daha da fazla önem kazanmaktadır. Çünkü dünyanın en önemli enerji kaynaklarının bulunduğu önemli bir bölgedir. Enerjisinin 0/080’ini ithal eden AB için bu bölgeden çakan doğalgaz ve petrol giderek hayati bir önem kazanmaktadır ve Hazar bölgesi, dünyanın yükselen enerji yaldızı durumundadır. Hazar kıyısında yer alan Ülkeler; Azerbaycan, İran, Kazakistan, Türkmenistan ve Rusya’nın ispatlanmış petrol rezervleri 4,5 milyar ton, muhtemel rezervleri ise 18 milyar ton civarındadır. Yine dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi olan İran ve Rusya için de aynı durum söz konusudur.

Hazar bölgesinden elde edilen enerjinin pazarlanma ve güvenliğinin sağlanması aşamasında Türkiye büyük önem taşıyor. Kerkük - Yumurtalık hattı ile gelen Irak petrolü dışında, bizim özellikle Hazar petrolleri ve Rus, İran doğalgazının transit hattı olabilecek tek ülke Türkiye’dir, diyebiliriz. Bu manada Bakü- Tiflis- Ceyhan hattı çok önemlidir. Yine BTC’ye Kazak petrolünün de ulaştırılarak projenin genişletilmesi düşünülmektedir. Ayrıca Karadeniz’de Bakü- Rusya - Kazakistan ile Bakü- Kafkasya da mevcuttur ve bunların hepsi gemi taşımacılığı ile Kazak ve Azeri petrollerini Karadeniz’e indirmektedir.

Hazar kayısı ülkeleri petrollerinin 150 milyon tonu boru hatları ile Karadeniz limanlarına ulaşacak ve bunun 60 milyon tonu gemi ile Boğazlardan geçerek Avrupa pazarlarına ulaşacaktır. Geri kalan 90 milyon tonu ya Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya ulaştırılacak ya da Türkiye geçişli boru hatlarıyla Akdeniz’e indirilecektir. Bu durumda Rus petrolünün de gemiyle Samsun’a getirilip Ceyhan’a ulaştırılması söz konusu olacaktır. Yine özellikle Yunanistan’ın Hazar bölgesinden kendisine gelecek doğalgazın Türkiye üzerinden ulaştırılması konusuna ilgisi büyüktür. Bu durum Türkiye Yunanistan ilişkileri bakımından bize stratejik bir avantaj sağlayacaktır.

Türkiye’ye, Mavi akım ile Rusya’dan ve boru hatlarıyla İran’dan doğalgaz gelmektedir. Bakü - Tiflis - Erzurum hattında Şahdeniz doğalgazını taşıyacak olan proje de çok önemlidir. Özbekistan ve Kazakistan doğalgazının ileride buradan sevki söz konusudur. Yine Türkmen gazının Şahdeniz projesiyle bağlantılı olarak Yunanistan üzerinden Avrupa, İtalya, İspanya ve Portekiz’e gitmesi de söz konusu. Aynı zamanda, Türkiye kendisine ulaşan doğalgazın Bulgaristan üzerinden Romanya, Macaristan, Avusturya doğalgaz hattı projesi ve Adriyatik geçişiyle İtalya’ya ulaştırmayı düşünüyor.

2020’lerde AB doğalgaz ihtiyacının 0/0 70’inin dışardan karşılayacak olması, özellikle Nabukko Projesi ( Türkiye- Bulgaristan- Romanya- Macaristan -Avusturya boru hattı) ile Türkiye ayrı bir önem taşımaktadır.

Bütün bu gerçeklerin ve beklentilerin ışığı altında Türkiye bu projeleri öncelikle kendi çıkarları için desteklemelidir. Yine maalesef bir süredir ihmal ettiğimiz Hazar ülkeleriyle geleneksel bağlarımızı arttırmak ve kuvvetlendirmek zorundayız. Transit ülke konumunun yanı sıra Türkiye’nin 2020’de enerji ihtiyacının 300 milyon ton olacağı gerçeğini de göz önüne almalıyız.

Türkiye’nin bölge üzerinde, ABD ve AB’ye göre nüfuzu fazladır, bu avantajını çok iyi kullanmalıdır.

Burada özetle varmak istediğim husus şudur; Hazar petrollerinin her halükarda Avrupa’ya veya Akdeniz’e ulaştırılmasında en önemli nokta güvenliğinin sağlanmasıdır. Aynı zamanda enerji nakil hatlarının çeşitli yollarla Türkiye ve Balkanlar üzerinden Avrupa’ya, İtalya’ya hatta İspanya’ya kadar uzatılması hususu da çok önemlidir. Bu konuda hem mesafe olarak en avantajlı konumda olan hem coğrafyanın en güçlü ordusuna hem de en demokratik ve istikrarlı bir yapıya sahip olan Türkiye, önemini arttırmaktadır. Türkiye’nin transit ülke ve boru hatları terminali olma konusunda her geçen gün öneminin artması, İran’ı da boru hatlarını çeşitlendirmek açısından Türkiye’yi kullanma mecburiyetinde bırakabilir. Ancak bu noktada ABD’nin İran’a uzunca bir süre daha izolasyona dönük siyaseti bu projeye engeller çıkarabilir.

Diğer yandan Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğal gazın da Avrupa’ya pazarlanması da Türkiye’nin önemini arttırmaktadır. Zira İster İsrail ister Mısır ister başka bir ülkenin elde ettiği doğal gazı Girit üzerinden İtalya’ya oradan Avrupa’ya taşınması maliyeti oldukça arttırmaktadır. Bu hat.  Maliyeti Rus gazının 4 veya 5 katına çıkarırken Türkiye üzerinden Yunanistan’a, oradan da Avrupa’ya pazarlanması, maliyeti oldukça düşürmektedir. Bu durum da Doğu Akdeniz gazını Avrupa pazarlarında Rus gazıyla rekabet edebilir hale getirmektedir.