Yaptığım araştırma ve çeşitli kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre dünyanın en güzel ve en zengin dilleri arasında gösterilen Türkçe’yi günümüze kadar gelen seyrini özet halinde sizlerle paylaşmak istiyorum.
Türklerin ata dili Türkçe’dir. Bu dil, Göktürklere dayanan Ön Türkler tarafından konuşulmuştur. Türkçenin en eski yazılı kaydı; 682-691 yıllarında yazılmış olan Çoyr Yazıtıdır.
Anadolu Türkçesi’ni, Selçuklular döneminde Karamanoğulları (Mehmed Bey (13 Mayıs 1277’de )konuşulacak tek resmî dil ilan eden Anadolu’daki ilk Türk beyliğidir.
Anadolu’da Türkçe’nin gelişmesi, Oğuz Türkmenlerinin bu coğrafyaya yerleşmesi, Türk nüfusu Ortadoğu’da Arap ve Fars kültüründen etkilenmeyip, kendi geleneklerini ve dillerini korumuşlar ve Selçuklu Devleti tarafından ‘uç’lara yerleştirilen Türkmenler siyaseten de güçlü hale gelmişlerdir.
Türkçe’den başka dil bilmemelerine rağmen ilim adamlarına büyük değer veren beyler, ilmî faaliyetlerin rahatça yapılabilmesi için medreseler, kütüphaneler gibi yapıların inşasını da teşvik etmişler.
Bu sayede tıp, gök bilimi (astronomi), edebiyat, tarih ve tasavvuf gibi konularda çeşitli eserler kaleme alınmış Garibnâme, Keramet-ı Ahi Evran, Anadolu sahasındaki ilk siyasetnâme Kenzü’l-kübera gibi Türkçe eserler yazılmıştır.
Bu dönemlerde Türkçe’nin yaygın olarak, sade ve halk diliyle edebî eserlerin geliştiği görülür.
Kısas-ı Enbiya, Kelîle ve Dimne, Kabusnâme ve Taberî tercümeleri gibi eserlerin varlığı, Osmanlı tarih yazıcılığının alt yapısını oluşturmuştur (Köprülü1980: 338–353).
Türkmenler Orta Asya’daki millî geleneklerini Anadolu’ya taşıdılar. Bunun yanında, İslâm medeniyetini de benimseyerek bununla birtakım eserler meydana getirdiler.
Anadolu Türkçesi’ni, Oğuz Destanı gibi eserleri ozanlar, âşıklar vasıtasıyla günümüze kadar gelmesini sağladılar. Türkmenler de bu tarz eserlere rağbet gösterdiler.
Türkiye Selçuklu Devleti ve hükümdarları Gıyaseddin, İzzeddin ve Alâeddin, Umur Bey, Ertuğrul, Osman Gazi ve ilim ve gönül adamları olan Mevlâna, Hacı Bektâş-ı Velî, Ahi Evren, Taptuk Emre gibi XIII-XIV. yüzyılda bu esere tarihî kaynak olarak gösterilmektedir.
Eski Oğuz Türkçesi, 1071 Malazgirt Meydan savaşı sonrasında Anadolu’da Oğuzca’ya dayalı olarak konuşulan bir yazı dilidir.
Anadolu Türkçesi; Selçuklu Dönemi Türkçesi, Beylikler Dönemi Türkçesi ve Osmanlı Dönemi’ne Geçiş Türkçesi olarak üç grupta incelenir.
Arabça harflerle yazılan Osmanlı Türkçesi 15. yüzyıl sonlarından 20. yüzyıl başlarına kadar kullanılan devletin yazılı ve resmi dilidir.
Osmanlıca Türkçesi’nde Arapça, Farsça, İtalyanca, Fransızca gibi dillerden geçen birçok kelime vardır. Bugünden farkı, Arap alfabesiyle yazılmasıdır ama Arap dili değildir.
Türkçe’nin tarihî devirleri içinde bin yıllık bir geçmişi olan Osmanlı Türkçesi, kültürel eserler konusunda, geçmişle gelecek arasında bağlar kuran bir köprü, millî ve manevi değerlerimizdir.
Osmanlı Devleti'nde ilk anayasa olarak kabul edilen (1876) tarihinde yürürlüğe giren Kanun-i Esasi ile Türkçe resmi dil olmuştur.
Osmanlı Türkçesi 13. ve 20. yüzyıllar arasında Osmanlı coğrafyasında kullanılan Türkçe'ye verilen isimdir.
Atatürk, Türkler arasında yazı birliğini sağlamak için Etrüskler'in ABC'sini Türk Alfabesin’e geçmesini uygulamayı seçmiştir
Bu günkü kullandığımız dil, bu dildir. Latin harfleriyle Türkçe 1353 sayılı Kanun ile 1 Kasım 1928’de kabul edilmiştir.