Son günlerde AK Partili bazı milletvekillerinin basın mensuplarını bölerek, sınıflara ayırarak ve gruplar hâlinde dinleme girişimleri dikkatimi çekiyor. Açıkçası bu yöntemin ne mantığını çözdüm ne de siyasi nezakete yakışır bir tarafını gördüm. “Acaba bu aklı kim verdi?” diye sormamak elde değil. Çünkü siyaset tecrübesi olan bir vekilin basınla ilişkilerde ayrımcılığı temel alan böylesi bir yöntemi benimsemesi pek inandırıcı gelmiyor.
Eğer bu organizasyon gerçekten vekillerin kendi düşüncesi ise, ortada ciddi bir yanlış değerlendirme var demektir. Basın mensuplarını kategorilere ayırmak, gruplar oluşturmak ve her grubu ayrı ayrı dinlemek… Peki hangi kritere göre? Kim, hangi basın mensubunu neye göre sınıflandıracak? Böyle bir ayrımı yapma cesaretini kim, hangi yetkiye dayanarak gösterecek? Bu yaklaşım, basınla sağlıklı bir iletişim kurmak bir yana, siyasi nezaket ve kurumsal deneyim açısından da son derece problemli bir yaklaşımdır.
Yok eğer bazı isimler ‘hep bir arada olunca basınla görüşmek zaman alır’ diyerek süreci yönlendirdiyse, bilinmeli ki yanlış yalnızca vekillerin değil; bu fikri ortaya atanların da yanlışıdır. Bizim mesleğin doğasında bağımsızlık, eleştirel duruş ve eşit mesafe vardır ki, onları gruplara bölerek dinlemek, samimi bir iletişim değil, aksine güvensizliğe kapı aralayan bir uygulamadır.
Üstelik ülke olarak son dönemde en çok dile getirilen şey ‘birleştiricilik’tir. Toplumsal gerilimin azaltılması, siyaset dilinin yumuşatılması, farklı kesimlerin ortak zeminde buluşması gerektiğini her fırsatta vurgulayanlar, yerelde böylesi ayrıştırıcı bir yöntem benimsiyorsa bunu en hafif tabirle talihsizlik olarak yorumlarım. Bir taraftan ‘kucaklaşma’ söylemleriyle topluma mesaj vereceksiniz, diğer taraftan kendi ilinizdeki basını parça parça ayırarak ciddi bir tutarsızlığa imza atacaksınız.
Siyasetçinin görevi; toplumu, basını ya da kanaat önderlerini bir araya getirmek; ortak akılla hareket etmeye kapı açmak olmalıdır. Ayrımcılık temelli bir uygulama sadece iletişimi zayıflatır, güveni eritir ve siyasetin saygınlığına zarar verir.
Bu nedenle net söylemek gerekirse:
Bu uygulama yanlıştır.
Bu yöntem siyasetçiye yakışmaz.
Vekiller böyle bir pozisyona düşmemeli, basınla ilişkilerde eşitlik ve şeffaflıktan şaşmamalıdır.
Basını bölmek değil, bir araya getirmek gerekir. Çünkü toplumun birleştirmeye ihtiyaç duyduğu dönemlerde ayrışma hiçbir probleme çözüm olmaz; aksine yeni sorunlar ortaya çıkartır.

