Ortadoğu’yu ve İslam ülkelerini kan gölüne çeviren ABD ve onun güdümünde olan ülkelerden asla dost olamaz.
Medeniyetten ve insan haklarından zerre miktarı nasibi olmayan eli kanlı bu ülkeler, Suriye, Irak, Gazze ve Filistin topraklarında taş üstüne taş bırakmadılar.
İlahi kitabımızda ırk olarak lanetlenen, silah, petrol, ilaç ve uyuşturucu baronları Yahudi ve Siyonistler, dünyayı kuşatma altında tutmaktadır.
Türk milletinin dostu gibi görünen ülkeler PKK, PYD DHKP-C, HİZBULLAH terör örgütü konusunda tereyağından kıl çekercesine ince hesaplar yapmaktalar.
AB ve ABD’nin bir tek emeli vardır, o da, Haçlı intikam duygularıyla Türkiye’yi savaşın içine çekme, Anadolu’yu parçalara bölmektir.
Dünyada kendilerini güçlü gören devletlerin politikaları, sistemleri değişebiliyor, ama çıkarları asla değişmiyor.
Siyasi, iktisadi ve askeri alanlarda güçlü olan devletlerin dostları ve düşmanları olmaz, onların çıkar ilişkileri vardır.
ABD- Rusya- Çin- Almanya- İngiltere- Fransa gibi devletler ‘dünya beşten büyük değildir’ diye düşünüyorlar. Bu ülkeler birbirlerine zaman zaman zıt görünse de çıkar ilişkileri söz konusu olduğunda aynı ilkelerde birlikte olabiliyorlar.
Afganistan petrol ve maden zengini bir ülkedir. Önce Rusya arkasından ABD burada terör örgütlerini organize edip halkı birbirine kırdırdılar, askeri birliklerini burada konuşlandırdılar ve sonrada buranın zenginliğini sömürmeye başladılar.
Irak, petrol zengini bir ülkedir. ABD burada “Saddam zalimdir, halka zulmediyor” diyerek devirdi ve gelip buraya yerleşti. Petrol kaynaklarına el koydu.
ABD Başkanı, İran komutanı Kasım Süleymaniyi Bağdat yakınlarında pusu kurarak öldürmüştür. Arkasından katil İsrail Natanyahu Hamas ve Hizbullah liderlerini suikast etkisiz hale getirdiler. İran’ın hamisi Rusya ve Çin ABD’ye kınama bile yapmadılar.
Suriye ise; İngiliz, Fransız, Rusya ve ABD tarafından parsellendi, petrol kuyuları aralarında pay edildi. Suriye’de milyonlarca insan öldürüldü. Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği, insan hakları savunucu örgütlerin kulakları sağır, gözleri kör, kalpleri mühürlenmiştir. Çünkü ölenler kendilerinden olmayan Müslümanlardır.
Irak Parlamentosu mecliste ABD’nin ülkesinden derhal gitmesi kararı aldı. Ama onlar ayrılmayıp, tehditte bulundu. Dünya devletleri bu olanlara seyirci kalmaktadır.
Rusya, ABD Başkanı, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Başbakanı ağız birliği yaparak çıkar için nasıl bir araya geldiklerini gördük. Çünkü güçlü olan devletlerin dostları ve düşmanları değil, onların çıkar ilişkileri vardır.
Bir zamanlar dünyanın en büyük devleti Osmanlı İmparatorluğu, doğudan batıya, Dalmaçya kıyılarından Viyana kapılarına kadar üç kıtaya hükmettiği eyaletlerinde kendi çıkarlarını düşünmemiştir. Gittiği her yere köşkler, saraylar yaptırmış, hazinesinden aktardığı ödeneklerle onlara destek vermiştir.
Türkiye 1984 Yılından beri PKK, PYD, DAİŞ, İŞİT, FETO bölücü terör örgütleriyle mücadele eden bir, ülke haline gelmiştir.
Neyse ki, Türk milleti feraset sahibidir, bu güne kadar yaşadıklarından ders almasını bilmiştir.
Rusya başkanı Vladimir Putin’den S-400 silahının alımı, ABD Başkanı Donald Trump F-35 uçaklarının pazarlığı, ekonomik tehditleri Türkiye’yi köşeye sıkıştırmanın birer parçasıdır. Fransa ve Almanya ise fırsat buldukça terör örgütlerini desteklemeye devam etmektedir.
Urfa’da İsrail devleti, Orta Doğunun en büyük kadın doğum hastanesini kurup, doğum yapacak kadınları helikopterle buraya getirip doğum ve kayıt işlemlerinden sonra geri götürmektedir. Niyetleri belli; Yahudilerin ’Arz-ı mev’ud’ saçmalığı ile Anadolu’nun büyük bir kısmının kendilerine ait olduğunu iddia etmektedir.
Türkiye’de Bor madeni rezervi dünya ölçeğinde yüzde 70`ine sahiptir. Uluslararası teröristler bu kaynağı ele geçirmeyi planlıyor. Bu bilgi, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi verilerine dayanmaktadır.
Bu bakımdan birliğimizi, beraberliğimizi, bozmadan, muhalefetiyle, iktidarıyla birlikte yumruk olmalıyız. Dış güçlerin oyunlarına alet olmamalıyız diye düşünüyorum.