Merhaba sevgili okur,
Bundan yıllar önce de milli bayramlarımızın kutlamaları coşkuyla yapılır, tüm okullarda öğrencilere çeşitli etkinlik çalışmalarıyla kutlamaları en anlamlı şekilde milli mirasımızı unutturmamak için birçok görevler verilirdi. Evet, tam unutuyoruz diye korkarken yine aynı çocukluğumdaki gibi o manevi milli duygularla kutlamalar yapıldı.
İstiklal Marşımızı her okuduğumuzda tüylerimizin diken diken olup gözlerimizin dolduğu hissini hangi yaşa gelirsek gelelim asla kaybetmiyoruz öyle değil mi? Vatan millet sevgisi hiçbir sevgiye benzemeyen ve manevi huzurumuzu oluşturan en kıymetli değerlerimiz. Böyle günleri tam anlamıyla hatırlayıp çocuklarımızın, gençlerimizin zihninde canlı tutmak adına, Milli Mücadeleyi öğrenmeleri ve vatan sevgisinin kıymetini daha iyi benimseyebilmeleri için onlara rol model olabilmeliyiz.
Maddeden çıkıp mana boyutunda olmayı, bu ikisinin arasındaki farkı, nasıl bir denge gerektirdiğini bilmemiz muhakkak kendi düzenimize de katkıda bulunacaktır. Hayatımızda aslında maddenin yeri olduğundan daha çok manaya ihtiyacımız olduğunu bilip ona göre hareket etmeliyiz.
Yaşamayı kolaylaştıran madde âlemi ne kadar da etrafımızın büyük bir çoğunluğunu çerçevelemiş gibi görünse de, manası olmayan hiçbir şey huzur ya da mutluluk vermeyebilir. Bu bakımdan, birbirini tamamlayan mana ve madde kavramını hayatımıza geçirirken aradaki ince dengeyi göz ardı edemeyiz
Tutunduğumuz maddesel olgu her ne ise maneviyatla tamamladığımızda bütünleşecektir.
Doğduğumuz coğrafya, toprak nere ise insanoğlu orayı benimser, vatanı olarak kabul eder ve bağlanır. Köklenebilmek için en iyi şartlarda yaşamı sürdürebilmek için mücadele veriyoruz, gelişen toplum çok zor yara alır, değişmek ve gelişmek için ilk ayetimizde olduğu gibi “Oku”malıyız. En çok ihtiyacımız olan ve yapmadığımız en çok eksiklerimizden biri de okumak, günde iki sayfa da olsa bir makale, bir gazete ya da kitap muhakkak bilmediğimiz bir konuyu öğretir.
Bilgili kültürlü toplumun temelleri sağlam olur.