Zihinsel dayanıklılık, sınav başarısının görünmeyen anahtarı

18.06.2025 12:22:22

Zihinsel dayanıklılık, sınav başarısının görünmeyen anahtarı

Türkiye’de yüz binlerce öğrenci ve ailelerinin yoğun bir hazırlık sürecinden geçtiği sınav dönemlerinde genellikle zihinsel dayanıklılık faktörü göz ardı edildiğini belirten Psikolog Anıl Özcan, "Akademik bilgi kadar, sınav kaygısıyla başa çıkma becerisi de sınav başarısını doğrudan etkiler" dedi.
VM Medical Park Samsun Hastanesi Psikoloji Uzmanı Psk. Anıl Özcan, sınav kaygısı hakkında bilgilendirmede bulundu. Sınav kaygısının öğrencilerin zihinsel olarak sınava hazırlandığını gösteren doğal bir tepki olduğunu söyleyen Psk. Özcan, "Ancak bu duygu kontrol altına alınmazsa, zihinsel bulanıklık, unutkanlık ve özgüven kaybı gibi etkilerle öğrencilerin performansını ciddi şekilde düşürebilir. Kaygı ile başa çıkmak öğrenilebilir bir beceridir ve bu beceri zamanında desteklenmelidir" diye konuştu.

"Zihinsel dayanıklılığı güçlendirmek mümkün"
Sınav döneminde öğrencilerin sadece ders çalışmaya değil, aynı zamanda psikolojik olarak da kendilerini güçlendirmeye odaklanmaları gerektiğini belirten Psk. Özcan, "Gerçekçi ama iddialı hedefler belirlemek, zihinsel odaklanmayı artırır. Hedefi olmayan bir zihnin, kaygıya daha kolay teslim olabilir. Öğrencinin kendi duygularını tanıması ve ‘kaygılıyım’ diyebilmesi, bir zayıflık değil; tam tersine psikolojik farkındalık olarak görülmelidir. Duygular bastırıldıkça büyür, tanındıkça etkisini kaybeder. Nefes çalışmaları, kısa meditasyonlar ve zihinsel görselleştirme teknikleri, öğrencinin zihnini sınav stresine karşı daha dirençli hâle getirebilir. Ayrıca sınav anının zihinsel provası, kaygıyı azaltmada etkili bir yöntemdir. Öğrencinin sınav salonunu, oturacağı sırayı, kalemi eline alışını gözünde canlandırması, tanıdık ortamlarda daha az paniklemesini sağlar" şeklinde konuştu.

"Sınav sürecinde aile tutumu psikolojiyi belirliyor"
Sınav sürecinin sadece öğrenciler için değil, aileler için de önemli bir dönemeç olduğunu söyleyen Psk. Özcan, "Ailelerin tutumu öğrencinin psikolojisini doğrudan etkilemektedir. Ailelerin çocuklarıyla destekleyici ve yük oluşturmayan bir iletişim dili kurması önem taşıyor. Her sabah ‘Ne kadar çalıştın?’ sorusu yerine ‘Bugün nasılsın?’ gibi duygusal farkındalığı artıran bir yaklaşım, öğrencinin üzerindeki baskıyı azaltabilir. Sonuç odaklı değil, süreç odaklı bir bakış açısı benimsemek de çocukların motivasyonunu olumlu yönde etkiler. ‘Kazandığında mutlu olacağız’ demek yerine, ‘Bu süreci ne kadar sabırla götürdüğünle gurur duyuyorum’ ifadesi çok daha yapıcı bir mesaj taşır. Kuzenler, komşu çocukları ya da aile büyüklerinin eski başarıları, öğrencinin bireysel gelişimini gölgeleyebilir. Öğrencinin en çok ihtiyaç duyduğu şeyin şartsız sevgi ve kabul olduğunu hatırlamak, bu süreçte en etkili desteği sunmanın anahtarıdır" ifadelerini kullandı.
Sınavların hayattaki birçok duraktan sadece biri olduğunu, asıl önemli olanın öğrencinin kendine inancını ve mücadele gücünü sürdürebilmesi olduğunu söyleyen Özcan, şunları söyledi:
"Sınav başarısı kadar sınav sürecinden öğrenilenler de uzun vadeli gelişim açısından büyük önem taşıyor."