Yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte sosyal medyada yer alan video ve fotoğrafların gerçek mi yoksa kurgu mu olduğunun belirlenmesi giderek zorlaşıyor. Uzmanlar, bu durumun yarattığı tehlikelere dikkat çekiyor. Yapay zeka ile üretilen içeriklerin çok hızlı yayıldığına vurgu yapan Doç. Dr. Ahmet Taylan, "Kişilerin hiç söylemediği sözleri söylemiş gibi gösterilmesi ya da hiç yaşamadığı olayların yaşanmış gibi sunulması söz konusu olabiliyor, bu durum, doğrudan itibar suikastı anlamına geliyor" dedi.
Son yıllarda yapay zeka destekli video üretimi, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de sosyal medya platformlarının en dikkat çeken trendleri arasında yer alıyor. Gerçek görüntülerin üzerine yapay zeka ile ses, mimik ve yüz hareketi eklenerek hazırlanan videolar, çoğu zaman gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar yüksek doğrulukla üretiliyor. Dijital iletişim uzmanları, yapay zekanın sunduğu avantajların yanında kontrolsüz kullanımın ciddi riskleri beraberinde getirdiğini belirtiyor. Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Taylan, "Yazılımlar o kadar gelişti ki, kullanıcıların hangi videonun gerçek, hangisinin yapay zeka aracılığıyla üretildiğini ayırt etmesi giderek güçleşiyor" şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Taylan, yapay zeka destekli içeriklerin özellikle hassas dönemlerde tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini vurguladı. Taylan, "Bu tür görüntülerle dezenformasyon ve manipülasyon yapmak çok daha kolay hale geliyor. Özellikle seçim dönemlerinde, kriz zamanlarında, toplumsal afetler ya da gerilimlerin yaşandığı süreçlerde toplumun yanlış yönlendirilmesi mümkün oluyor. Yapay zeka ile üretilmiş sahte içerikler kamuoyunun algısını çok hızlı bir şekilde şekillendirebiliyor" ifadelerini kullandı.
Yapay zeka destekli videoların dolandırıcılık vakalarında kullanıldığına ve bireysel itibara zarar verdiğine dikkat çeken Taylan, bu durumun doğrudan itibar suikastı anlamına geldiğini söyledi. Deepfake içeriklerin en önemli risklerinden birinin de mahremiyet ihlali olduğunu belirten Taylan, "İnsanların rızası olmadan fotoğraflarından ya da görüntülerinden yapay içerikler üretilmesi, mahremiyet alanının ihlali anlamına geliyor. Bu yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda ciddi hukuksal ve ahlaki sorunları da beraberinde getiriyor" diye konuştu.
Teknolojinin çok hızlı geliştiğini ve mağduriyet riskinin arttığını aktaran Doç. Dr. Ahmet Taylan, bireylerin bu konuda daha bilinçli olması gerektiğini söyledi. Medya ve teknoloji okuryazarlığı becerilerinin geliştirilmesinin önemine değinen Taylan, "İzlenen içeriklerin kaynağını sorgulamak, güvenilir olup olmadığını araştırmak en temel adım. Ayrıca yapay zeka ile üretilmiş videolarda zaman zaman dudak hareketleriyle ses uyumsuzluğu, göz kırpma, el ve parmak anatomisi gibi görsel tutarsızlıklar da görülebiliyor. Kullanıcılar bu tür detaylara dikkat ederek içerikleri daha sağlıklı değerlendirebilir" diyerek sözlerini tamamladı.