Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu:
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, kene sebepli ölümlerle ilgili vatandaşlara uyarılarda bulunarak, "Burada halk bilinçli hareket ederse, bilinç seviyesi yükseltilirse bu hastalıktan insanımız hayatını kaybetmez" dedi.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, Kastamonu’da bir dizi programa katıldı. İlk olarak Kastamonu Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Kaynar’ı makamında ziyaret eden Eroğlu, Veteriner Fakültesinde yürütülen çalışmalar ve Hayvan Hastanesi hakkında bilgiler aldı. Buradaki ziyaretinin ardından Eroğlu, Kastamonu Valisi Meftun Dallı ve Kastamonu Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğini ziyaret etti. Ziyaretlerin ardından konuşan Eroğlu, kene sebepli ölümler ve orman yangınlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
"Yangınlar dolayısıyla veteriner arkadaşlarımız bölgede görev yapıyorlar"
Geçen hafta itibariyle 13 ilde orman yangınlarının çıktığını söyleyen Eroğlu, "Veteriner hekimler her dönemde olduğu gibi bu dönemde de yangın bölgesinde görev alıyor. Çünkü veterinerin varlığı canlıları yaşatmak içindir. 70 bölge ve il odamıza bağlı Türk Veteriner Birliğine yaklaşık 45 bin civarında meslek üyemiz var. Meslektaşlarımız, 6 Şubat depreminde, Malatya, Elazığ depreminde, Bozkurt sel felaketinde olduğu gibi şimdi de bu yangınlar dolayısıyla arkadaşlarımız yangın bölgesinde görev yapmaktadır. Veteriner hizmetleriyle ilgili gece gündüz demeden bütün hizmetleri vermeye hazır olduğumuzu, kamu kurumlarıyla birlikte paylaştık. Çok üzücü bir durum. Çünkü doğal hayatın dengesi, ekosistem sağlığı için ormanlarımız bir anlamda ekosistemin akciğeri vazifesini görüyor, o açıdan inşallah en kısa zamanda bu yangınları söndürülür ve bir daha arzumuz talebimiz, gayretimiz, yangınların yaşanmamasıdır" dedi.
"Sahiplenme seferberliği başlatılmalı"
Sokak hayvanları probleminin çözülmesi için belediyelerin bir an önce çalışmalarını tamamlaması gerektiğini vurgulayan Eroğlu, "Bir taraftan bu hayvanların popülasyonunun çoğalmasının, üremesinin önüne geçmek için gerçekten yoğun bir faaliyet var ve biliyorsunuz 5199 Hayvanları Koruma Kanunu, 7527 sayılı kanunla revize edildi ve bu kanunda belediyelere daha fazla görev yükledi. 2028 yılına kadar sokaktaki yani sahipsiz hayvanların barınabileceği fiziki kapasiteleri olan barınakların ve yaşam alanlarının bir an önce oluşturmanızı şeklinde 2028 yılına kadar belediyelerimiz ki Türkiye’de bin 400 civarında belediyemiz var. Süratli bir şekilde bunları yapmaları gerekiyor. Bu alanlar yapılırken mutlaka hayvan refahı şartlarına uygun asgari hijyenik ve fiziki şartları taşıyan yerler olması lazım. Gittiğimiz yerlerde belediyelere ait hayvan bakımevlerini geziyoruz. Zaman zaman belediye başkanlarımızla konuşuyoruz. Çevre, Şehir ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileriyle birkaç ay önce de ziyaret ettik. Belediyelerde istihdam edilen veteriner hekim sayısı çok az. Çok az miktarda hekim çalışıyor. Bizim talebimiz Türkiye genelinde kanunun emrettiği ya da öngördüğü çalışmaların yapılabilmesi için 4 bin civarında veteriner hekimin belediyelerde istihdam edilmesi gerekiyor. Kısırlaştırmayla ilgili başlatılan çeşitli çalışmalar oldu. Bir seferberliğin gündeme alınması gerekiyor. Gerekli sağlık işlemleri yapıldıktan, kaydedildikten sonra Tarım Bakanlığı veri kayıt sistemine kaydedilecek ve sokaklara bırakılmayacak, tutulacak şeklindeydi. Bunun için bir an önce barınakların yapılması gerekiyor. Kısırlaştırma seferberliğin yanı sıra bir de sahiplendirme seferberliği başlatılmalı ve sahiplendirmeye vatandaşları özendirmeli, teşvik edilmeli. Bu teşvikle ilgili de yine birlik olarak bilim kurulu üyelerimiz, hocalarımızla birlikte konuyu değerlendiriyoruz. Diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla bakanlık yetkililerine de bunları iletiyoruz. Yani hayvanların hayvan refahı şartlarında yaşaması, hayvan refahı anlamında hayvan konforu demektir. O şartlarda yaşaması için Türk Veteriner Hekimler Birliği olarak üzerimize ne düşüyorsa bu konuda diğer meslek örgütleri, kamu kurum ve kuruluşlarıyla çalışmaya hazır olduğumuzu her zaman beyan ettik" diye konuştu.
"Keneye karşı toplumumuzun bilinç seviyesini yükseltmemiz gerekiyor"
Türkiye’de 15 kişinin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı dolayısıyla hayatını kaybettiğini hatırlatan Eroğlu, "Bu hastalığın etkenlerini keneler taşıyor. Dünyada yaklaşık 900 kene türü var. Ülkemizde 46 tür kene yaşıyor ama bunlardan bir tanesi hastalık etkenini taşıyor. Hyalomma marginatum dediğimiz kene türü ki daha çok merada rastlanıyor. Zaten keneler mera ve mesken keneleri diye ikiye ayrılmış vaziyettedir. 200’e yakın hastalık taşıyor ama en tehlikeli olanı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığıdır. Bunun yanı sıra Lyme, Babezyoz ve Tularemi hastalıkları da taşıyorlar. Bunun için toplumumuzun bilinç seviyesini yükseltmemiz gerekiyor. Kamu spotlarıyla Türkiye’deki bütün televizyon kanallarında bunu duyurmamız gerekiyor. Keneler mart ayının sonundan itibaren, havalar ısınmaya başladığı zaman tehlike arz ediyorlar. Ekim-kasım aylarına kadar tehlike devam eder. Burada halk bilinçli hareket ederse, bilinç seviyesi yükseltilirse bu hastalıktan insanımız hayatını kaybetmez. Vakalara bakıyorsunuz, keneyi görmüş, üzerinden onu kendisi bir şekilde uzaklaştırmış ama bir sağlık kuruluşuna müracaat etmemiş, ettiğinde de artık iş işten geçmiş oluyor. Bu hastalığın etkeni olan insanlarda baş ağrısı, ateş, yüksek ateş, kas ağrıları, halsizlik, iştahsızlık ve mide bulantısıyla başlıyor. Hastalığı bir kişi üzerinde keneyi kördü, onu uzaklaştırdı. Birkaç gün sonra da bu belirtiler olduğu zaman hemen süratli bir şekilde hatta keneyi görür görmez uzaklaştırabilir. Hiç beklemeden o belirtilerin çıkmasını da beklemeden sağlık kuruluştan müdahale etmesi lazım. Böyle olursa insanlarımız hayatlarını kaybetmezler" şeklinde konuştu.
Türkiye’de 33 ilde kene vakalarının görüldüğünü söyleyen Eroğlu, "Keneye ilk rastladığımızda bir kaç sene önce 20 ilimizde vardı, şimdi kene görülen il sayısı 33’e yükseldi. Diğer illerimizde de görülmeye başlandı. O zaman daha ciddi tedbirlerin olması gerekir. Şimdi keneye karşı 3 türlü mücadele var, bir bireysel önlemler, iki mekanik uygulamalar, kontrol uygulamaları ve üçüncüsü de kimyasal ilaçlamalar. Bu yüzden vücudumuzda kene görüldüğü zaman mutlaka çıkarılacak ama elinize bir eldiven, poşet olacak, çıplak elle keneye dokunmayacaksınız. Onu ezmek falan suretiyle zaten etkeni alıyorsunuz. Bu çok yanlış. O yüzden elimizde bir eldiven ya da poşet ile vücudumuzdan keneyi çıkartıp, vakit kaybetmeden de en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edeceğiz" ifadelerini kullandı.