Telefonda tartıştığı köy muhtarını öldüren sanık, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı

28.04.2025 11:51:59

Telefonda tartıştığı köy muhtarını öldüren sanık, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı

Kastamonu’da su sayacı okuma konusunda telefondan çıkan tartışmanın ardından köy muhtarını öldüren sanık, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Olay, 28 Nisan 2024 tarihinde Merkez ilçesine bağlı Kuzyaka köyü Baylar Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin ardından Kuzyaka köyü muhtarı olarak seçilen Mehmet Başoğlu, mahalledeki evlerdeki su sayaçlarını okuyarak ücretlerini toplamak istedi. 2014-2019 yılları arasında aynı köyde muhtarlık yapan Mehmet Depişgen, kendisini telefonla arayan ve husumetli olduğu yeni muhtar Mehmet Başoğlu’na su parasını ödemeyeceğini söyledi. Bu sebeple eski muhtar Depişgen ile yeni muhtar Başoğlu arasında telefonda tartışma çıktı. Yaşanan tartışmanın ardından Başoğlu, azası ile su faturası için mahallede yaşayan bir vatandaşın evine gitti. Bu sırada Depişgen, Başoğlu’nun bulunduğu evin önüne gelerek pompalı tüfek ile üç el ateş açtı. Bahçede beklerken kurşunların isabet ettiği muhtar Başoğlu, olay yerinde hayatını kaybetti.
Olayın ardından 2014-2019 yılları arasında aynı köyde muhtarlık yapan cinayet zanlısı Mehmet Depişgen, jandarma ekiplerince yakalanarak çıkarıldığı adli makamlarca tutuklandı.
Sanık Mehmet Depişgen hakkında "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürme" suçundan Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı.

Davanın karar duruşmasında mahkeme heyeti kararını açıkladı. Sanık, muhtar Mehmet Başoğlu’nun yakınları ve avukatlar duruşmada hazır bulundu. Duruşmada konuşan Mehmet Başoğlu’nun eşi S. Başoğlu, "Mütalaa doğrultusunda sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.

"Ömrüne üçüncü cinayeti sığdırmış bu kişinin toplumdan tamamen soyutlanarak en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz"
Başoğlu ailesinin avukatı İ.D. ise sanığın köyde bir korku etkisi oluşturduğunu ifade ederek, "O sayacı okuyamıyorsa ya da o sayacı okutturmuyorsa muhtar elbette kolluklardan yardım isteyecek ve köyün suyunun kesilmemesi için bu sayaçları okuyacaktır. Köye sanık korku kurmuştur. Kardeşini ve babasını öldürmüştür. Köyde kurduğu korku ile muhtar daha seçilmiştir. Köyden birisi cesaret edip şikayet etmiş ve muhtarlığı düşürülmüştür. Muhtar seçilemediği için husumet beslemesi, ’size muhtarlık yaptırmayacağım’ diyerek ilk görüşmede kendisi önce küfür etmiştir. Bu yüzden görevi yaptırmamak için devleti dahi yok sayarak herhangi bir tahrik altında suçu işlememiştir. En küçük şekilde tahrik bile yoktur. Ömrüne üçüncü cinayeti sığdırmış bu kişinin toplumdan tamamen soyutlanarak en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz" diye konuştu.

"Ben bu olayı kesinlikle isteyerek yapmadım, mecbur bırakıldım"
Duruşmada kendisini savunan Mehmet Depişgen ise, "Ben kümese girdim, kümeste yaşıyordum. Ne camiye gittim, ne mevlide gittim, ne düğüne gittim. Benim çocuklarım mağdur olmasın istemedim. Benim çocuklarım mağdur olmasın, başım belaya girmesin diye bunlardan kaçabildiğim kadar kaçmaya çalıştım. Bana tezgah kurdular. ’Mehmet’e küfür edelim, onu tahrik edelim, o da tüfekle muhtarı öldürsün’ istediler. . Benim kimseyle bir işim yoktu. Kendi halimde yaşıyordum. Ben canavar mıyım, hayır, Türkiye vatandaşı birisiyim. Ben canavar da değilim, cani de değilim. Beni mecbur bıraktılar. Ben olsam kapıya çıkmazdım, hem bana küfür edeceksin hem de köy meydanına çağıracaksın, ondan sonra da kapıya çıkacaksın. Evden çıkmasa, bana bir şey demese ben orada bağırıp çağırıp gidecektim. Kimseye de bir şey olmayacaktı. Ben kendimi yargıladım. Ben kendimi yargılayacak bir insanım. Benim bu olayda hiçbir suçum yoktur. Ben suçsuzum, bana silah doğrultulmasaydı ateş etmezdim. Ben muhtarın vurulduğunu dahi görmedim. Kaçıp gittim, ben onu vurmasam o beni vuracaktı. Takdir yüce mahkemenin, adaletin tecelli etmesini istiyorum. Ben buraya düştükten sonra, çocuklarım mağdur olduktan sonra ceza verseniz ne olur" şeklinde konuştu.

"İlk küfür ve eylem karşı taraftan gelmiştir"
Sanık avukatı ise, "Köylerde su parası diye bir şey yoktur. Suyu, Türk köylüsü ücretsiz kullanıyor. Su parası köylüler ödemiyor, su parası diye bir şey yoktur. Suyu evlere pompalayan, gitmesini sağlayan elektrik sisteminin ücreti vardır. Toplanan para da bununla ilgilidir. Müvekkilim hiçbir sebep olmadan bu eylemi gerçekleştirmesi olağan değildir. İlk küfür ve eylem karşı taraftan gelmiştir. Şüpheden sanık yararlanır uygulamasının, tahrik indirimlerinin uygulanmasını, adaletin işini kolaylaştırıp tüfekle birlikte kendisi teslim olmuştur. Olayın şokunu atlatamamış, susma hakkını bu yüzden kolluktaki ifadesinde kullanmıştır. Şimdi mahkemenizde de olayı tüm çıplaklığıyla anlatmıştır. Bu yüzden müvekkilimin beraatına, tahrik hükümlerinin de uygulanmasına karar verilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, daha önceki sabıkasını da göz önünde bulundurularak sanığı ’kasten öldürme’ suçundan, hiçbir tahrik ve indirim hükümleri uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.