TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Birleşmiş Milletler derhal İsrail’in bu saldırganlığını durduracak fiili tedbirler almalı"

TBMM Başkanı Kurtulmuş:

TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Birleşmiş Milletler derhal İsrail’in bu saldırganlığını durduracak fiili tedbirler almalı"

İsviçre’nin Cenevre şehrinde ACANU üyesi gazetecilerle bir araya gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Filistin’de yaşananlara dikkati çekerek, "Yapılması gereken, Birleşmiş Milletler’in derhal İsrail’in bu saldırganlığını durduracak fiili tedbirleri almasıdır. Birleşmiş Milletler’in derhal özellikle ölmekte olan bu insanların ölümden kurtulmasının sağlanması için hem güney hem de kuzeyden Gazze’nin sınır kapılarının açılmasını sağlamasıdır" dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsviçre’nin Cenevre şehrinde Birleşmiş Milletler Ofisine Akredite Basın Mensupları Birliği (ACANU) üyesi gazetecilerle bir araya gelerek, uluslararası gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu. Parlamentolar Arası Birlik (PAB) tarafından düzenlenen 6. Dünya Parlamento Başkanları Konferansı kapsamında önemli görüşmeler yaptıklarını ifade eden Kurtulmuş, konferans vesilesiyle dünyanın dört bir tarafından gelen parlamento başkanları ve heyetlerinin dünyayı ilgilendiren farklı konularda görüşlerini paylaştıklarını, bu toplantılarda çeşitli başlıklardaki konuları müzakere etme fırsatı bulduklarını belirtti. Kurtulmuş, ülkelerin aralarındaki sorunlarını müzakere, karşılıklı rıza, anlaşma ve konuşmayla halledebileceğine inancının tam olduğunu belirterek, "Türkiye olarak başından itibaren hem bölgemizde yaşanan çatışmalarda hem dünyada yaşanan gerilimlerde diplomatik müzakereyi başlıca yol olarak kabul ediyoruz. Tercih ettiğimiz istikamet bu istikamettir" dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, uluslararası toplantıların dünyada yaşanan sorunların bilinmesinde önemli bir platform olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Konferans vesilesiyle Gazze’de 2 yıldır devam eden insanlık tarihinin modern zamanlarda gördüğü İsrail’in işlediği soykırıma karşı uluslararası camianın dikkatini çekmek, özellikle ufacık çocukların, bebeklerin açlıkla sınandığı ve açlığın silah olarak kullanıldığı bu suça ortak olmamak için Türkiye olarak hem dün hem bugün sesimizi yükselttik. Bu soykırıma karşı bütün dünyanın beraber hareket etmesi ve iki devletli çözümün mutlaka gündeme getirilmesinin şart olduğunu ifade ettik."
PAB Genel Sekreterliği ile PAB 152. Genel Kurulu’nun 2026 Nisan ayında İstanbul’da yapılmasıyla ilgili anlaşma imzaladıklarını bildiren Kurtulmuş, Türkiye’nin 30 yıl sonra PAB Genel Kurulu’na yeniden ev sahipliği yapacağını söyledi.

"Kalıcı bir barışın sağlanması en önemli tespitimizdi"
Rusya ve Ukrayna arasında "mekik diplomasisi" yürüterek, savaşın sonlandırılması için büyük bir gayret sarf ettiklerini dile getiren Kurtulmuş, "Çünkü biz en başından itibaren görüyor ve biliyoruz ki bu savaş sadece Rusya ve Ukrayna arasında bir savaş değil, Rusya ve bütün Avrupa, hatta giderek bütün dünya arasında bir savaşa dönüşecek bir potansiyele sahipti. Onun için en başından bu savaşın adil, iki tarafın da kabul edebileceği bir şekilde barış ve müzakere masasında sonlandırılması, kalıcı bir barışın sağlanması en önemli tespitimizdi" değerlendirmesinde bulundu.
Mart 2022’de Rusya ve Ukrayna heyetlerinin barış görüşmeleri için İstanbul’da bir araya geldiğini, nihai anlaşmaya geçileceği sırada bazı ülkelerin savaşın bitmesini istemediği için barışın gerçekleşmediğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Haziran ayından bu yana Rusya ve Ukrayna arasında Türkiye’de üç toplantı yapıldı. Her ne kadar bu toplantılarda barış konusunda bir uzlaşıya varılamasa da belli konularda, mesela esir takası konusunda belli bir noktaya gelindi. Ümit ediyorum ki en kısa sürede dördüncüsü İstanbul’da gerçekleşir. İki ülkenin de liderleri, Putin ve Zelenskiy bir araya gelerek kalıcı bir barışın imzalanmasının yolunu açarlar. Türkiye’nin bu konuya bakışı budur. Ben şahsen iyimser bakıyorum bu konuya. Her savaşın bir sonu vardır. Hangi savaş olursa olsun hiçbir savaşın gerçek manada kazananı yoktur. Her barışın da kazananı o savaşın tarafları olan halklarıdır. Yüzbinlerce insan öldü, şehirler yıkıldı. Burada adil bir barışın sağlanması Türkiye’nin en önemli tercihidir" açıklamasını yaptı.

"Ambargoların mantığı da aslında rejimleri cezalandırmak ama ne yazık ki sivil halkı cezalandıran bir sonuç ortaya çıkartmaktadır"
Kurtulmuş, ülkelere uygulanan ambargoların istenilen sonucu vermediğini, Rusya’ya karşı uygulanan ambargoların da aynı şekilde sonuçsuz kaldığını belirtti. Rusya’nın ambargolara rağmen savaşı sürdürdüğünü dile getiren Kurtulmuş, "Ambargoların mantığı da aslında rejimleri cezalandırmak ya da rejimleri durdurmaktan ziyade ne yazık ki sivil halkı cezalandıran bir sonuç ortaya çıkartmaktadır. Biz savaşın böyle birtakım ambargo veya buna benzer uygulamalarla durdurulamayacağını, önlenemeyeceğini biliyoruz. Esas mesele ambargoları artırmak değil, müzakere zemini oluşturmak ve bundan sonuç almayı sağlamaktır" dedi.

"Bazı Batılı ülkelerin Suriye’ye karşı ambargoları kaldırmış olmaları ümit vericidir"
Kurtulmuş, Suriye’nin yıllardır büyük bir diktatör rejim altında yaşadığını, farklı din ve mezhepten insanların neredeyse tamamının bu baskıcı rejimden büyük zarar gördüğünü vurguladı. Suriye’nin 11 yılını iç savaşla geçirdiğini hatırlatan Kurtulmuş, "Bu savaşta milyonlarla ifade edilecek Suriyeli hayatını kaybetti. Yine 8-9 milyona yakın Suriyeli kendi topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Verilen bu büyük mücadelenin sonunda Baas rejimi diktatörlüğü yıkıldı" ifadelerini kullandı.
Suriye’deki yeni yönetimin kapsayıcı olmasını önemsediklerini belirten Kurtulmuş, ayrıca Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasını ve yeni bir anayasa çalışması yapılarak hakların güvence altına alınmasını Suriye’nin geleceği açısından önemli gördüklerini söyledi. Kurtulmuş, "İlk günden itibaren mevcut yönetim bu konuda çok titiz ve hassas davranmaya çalışıyor. Suriye’nin önünde çok zor, çok sancılı bir rehabilitasyon süreci olduğunu hepinizin görmesi lazım. Bazı Batılı ülkelerin Suriye’ye karşı ambargoları kaldırmış olmaları ümit vericidir. Bundan sonra en önemlisi Suriye’nin kapsayıcı bir yönetim tarzı ve bölünmeden, parçalanmadan bu sürecin tamamlanmasıdır" dedi.
İsrail’in harici bir faktör olarak Suriye’nin içerisindeki grupların da Suriye’nin ayağa kalkmasını engellemek için bazı provokasyonlarını sürdürdüğünü belirten Kurtulmuş, "Bizim burada mesajımız, herkes uyanık olsun. Suriye’deki bütün farklı kökenli insanlar aynı bayrağın altında, aynı ülkenin vatandaşı olarak hareket etsinler. Rejim de bu farklı unsurları kapsayacak bir siyaset izleyerek hepsinin yeni yönetimin altında yaşamasını temin etsinler. Zor bir süreç olduğunu biliyoruz. Türkiye olarak, söylediğimiz istikamette yine Suriye’ye destek vermeye devam edeceğiz" diye konuştu.

"İsrail’in bölgeyi bölüp parçalama işlerine çoktan başladığı aşikardır"
İsrail’in bölgedeki saldırılarına dikkati çeken Kurtulmuş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Netanyahu ve ekibinin işbaşına gelmesiyle birlikte İsrail, hiçbir uluslararası hukuk kuralına uymadan, hiçbir insani değere uymadan önüne gelen her ne varsa her şeyi yakarak, yıkarak devam etmeyi sürdürüyor. İsrail’in Arz-ı Mevud’u gerçekleştirmek için temel hedefi, bölgesindeki bütün güçlü milletleri, ülkeleri ufalamak, parçalamak, bölmek, dağıtmak ve mümkün olduğu kadar güç kullanarak bu süreci uygulamaya koymaktır. Sadece özellikle son 2 yıl yaşadıklarımızı gözden geçirirsek İsrail’in derdinin sadece Hamas, Gazze ve Batı Şeria olmadığı, İsrail’in hedefinin sadece Filistinliler olmadığı aşikardır. Bu süre içerisinde Lübnan’ı, Yemen’i, Suriye’yi, İran’ı bombalamıştır ve bunları, bu ülkelerin egemenlik haklarını hiçe sayan bir tavırla yapmıştır. Bu çok açık, yani İsrail’in bölgeyi bölüp parçalama işlerine çoktan başladığı aşikardır. Ne kadar saldırgan olursa olsun İsrail hükümetinin Arz-ı Mevud hedefine bağlı olanların Türkiye’ye bulaşmayacak kadar akıllı olduklarını zannediyorum."

"Parlamentolar üzerinden yapılan temasların etkili olduğunu görüyoruz"
Kurtulmuş, Türkiye’nin son zamanlarda hem Rusya-Ukrayna arasında hem İran’ın Avrupa ülkeleriyle temasları noktasında çalışmalar yürüttüğünü hatırlatarak, bu anlamda İstanbul’un çatışmalara çözümlerin arandığı bir müzakere merkezi haline gelmesini fevkalade anlamlı ve değerli bulduklarını kaydetti. İlgili tarafların İstanbul’da böyle bir müzakere toplantısına davet edildiklerinde memnuniyetle ve sevinerek katıldığını bildiren Kurtulmuş, "Bunun da Türkiye’nin oynadığı bu tarafsız ve yapıcı rolün öneminden kaynaklandığını görüyorum" dedi.
Meclis Başkanı olarak bu süre içerisinde muhataplarıyla yakın temaslarını sürdürdüğünü anlatan Kurtulmuş, "Parlamentolar üzerinden yapılan temasların etkili olduğunu görüyoruz ama bahsettiğiniz konuların hepsi son derece zor konular ve yıllar içerisinde oluşmuş kendi yapısal sorunları da olan konular. TBMM’yi, Türkiye ve dünyada barışını önceleyen önemli bir parlamento haline getirmek için gayret ediyoruz. İnşallah bunların da sonuçlarını alırız" ifadesini kullandı.

"Avrupa’yı biraz vapuru kaçırmış olarak görüyorum"
Kurtulmuş, Avrupa ülkelerinin 2014’te Kırım’ın ilhakı sürecinde herhangi bir siyaset geliştiremediğini, bir inisiyatif kullanamadığına da dikkati çekti. TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Şimdi Avrupa, bu inisiyatif kullanamamış olmanın verdiği kararsızlıklar içerisindedir. Görünüş olarak Ukrayna’ya destek veriyorlar ama pratik olarak yeterince Ukrayna’ya destek veremiyorlar. Ayrıca Avrupa’nın içerisindeki kararsızlıklara ilave olarak özellikle Biden döneminde Avrupa ile ABD arasında bu fikir ayrılıkları, bu çerçevede Ukrayna konusunda herhangi bir politika geliştirilememesini mümkün kılmadı. Dolayısıyla ben burada Türkçe bir tabirle Avrupa’yı biraz vapuru kaçırmış olarak görüyorum" dedi.

"Netanyahu ve çetesine karşı insanlık cephesi kazanmıştır"
Orta Doğu ve Gazze’deki gelişmeleri de çok yakından takip ettiğini belirten Kurtulmuş, Filistin’de herkesin yüreklerini burkan insanlık dışı görüntüler arz etse de bu mücadelenin Filistinliler tarafından çoktan kazanıldığını belirtti. İsrail’in saldırıları sonucu Netanyahu ve ekibinin uluslararası mahkemelerde yargılandığını ve "dokunulamaz" zannedilen İsrail’e ilk kez dokunulduğunu belirten Kurtulmuş, "Daha da önemlisi, İsrail’in bu saldırganlıklarına ülkelerin yönetimleri ses çıkarmasa da ülkelerin halklarından çok yüksek bir reaksiyon, çok yüksek bir karşı çıkış gerçekleşmiştir. Şunu söyleyebiliriz ki bugün dünyada Netanyahu ve çetesine karşı insanlık cephesi kazanmıştır" ifadesini kullandı.
Batılı ülkelerde hükümetler Filistin konusunda sessiz kalsa da sokaklarda on binlerce, yüz binlerce insanın Filistin halkına destek verdiğini söyleyen Kurtulmuş, "Bu, dünyada mazlumların kazandığının göstergesidir. İnanın ki çok yakın bir zamanda, hiç bugünden tahmin edemediğimiz, birtakım pratik sonuçların ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Örneğin daha düne kadar koşulsuz olarak İsrail’in yanında olan bazı Avrupa ülkelerinin artık, ‘Burada büyük bir soykırım işleniyor, siz artık bu soykırımı bitirmeniz lazım. Bitirmezseniz Filistin’i tanıyacağız’ demeleri, aslında insanlık cephesinin kazanmaya başladığının en büyük göstergesidir. Ümit ediyorum bu garip, mazlum ve mağdur Filistin halkının bu çektiği eziyetler son bulur" açıklamasını yaptı.

"Nerede Birleşmiş Milletler? Ne işe yarar bu Birleşmiş Milletler?"
Filistin’de masum insanların hayattan koparılmaya, ufacık bebeklerin açlıktan ölmeye devam ettiğini dile getiren Kurtulmuş, "Biz şimdi Birleşmiş Milletler’de konuşuyoruz. Nerede Birleşmiş Milletler? Ne işe yarar bu Birleşmiş Milletler? Devranın dönmeye başladığını görüyorum. Zalimler kaybedecek, mazlumlar kazanacaktır. Bu da bütün farklı milletlerden, insanlık yanlısı geniş kitlelerin çabasıyla ortaya konacaktır. Hükümetler artık daha fazla sessiz kalamaz. Hangi ülke sessiz kalırsa pılısını pırtısını toplar gider" dedi.

"Gazze’de açlık bir silah olarak kullanılmaya karar verilmiş"
Uluslararası sistemin Gazze’de yaşanan kriz sırasında etkili bir şekilde çalışmadığının görüldüğünü söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler, sadece kâğıt üzerinde olan bir kuruluştur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, herhangi bir ülkenin vetosuyla en acil insani konularda bile hareket edemez, işlevsiz bir kurum haline gelmiştir. Burada yapılması gereken, Birleşmiş Milletler’in derhal İsrail’in bu saldırganlığını durduracak fiili tedbirleri almasıdır, Birleşmiş Milletler’in derhal özellikle ölmekte olan bu insanların ölümden kurtulmasının sağlanması için hem güney hem de kuzeyden Gazze’nin sınır kapılarının açılmasını sağlamasıdır. Şu anda bütün dünyanın yardım malzemeleri kapıda beklemektedir ancak bunlar içeri sokulmuyor. Ocak ayından itibaren içeriye sokulmuyor. Çünkü açlık bir silah olarak kullanılmaya karar verilmiş. Dolayısıyla yapılacak olan da çok açık, kimin yapacağı da çok açık. Uluslararası sistem içerisinden bunun, Birleşmiş Milletler tarafından, onun gözetimi ve öncülüğünde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ancak ne yazık ki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres bile Refah Sınır Kapısı’ndan içeriye sokulmamıştır. Dünya sistemi çökmüştür ve bu anlamda fiilen yapılacak olan şey, geriye uluslararası baskının çok süratle İsrail hükümeti üzerinde artırılarak sürdürülmesi ve sonuç alınmasıdır."
6. Dünya Parlamento Başkanları Konferansı’nda Filistin’e destek veren ülkeleri Filistin’i Destekleyen Parlamentolar Grubu’na dahil olmaya davet ettiğini ve bu çağrısını sürdüreceğini belirten Kurtulmuş, "Sokaklarda var olan insanlığın ortak sesini parlamenter alana yansıması şeklinde bunu geliştirmeyi ümit ediyoruz. Çünkü önümüzde Filistin konusunda yapılacak çok iş var" ifadelerini kullandı.