Tarih: 02.07.2025 09:51
Tabur doktorunun raporu Çanakkale Savaşları’nın şiddetini gözler önüne seriyor
Çanakkale Kara Savaşı’nın ilk ve son ateşkesi sırasında 2. Tümen 1. Alayı’na bağlı 3. Tabur doktorunun raporundaki detaylar savaşın şiddetini yansıtıyor. Yüzbaşı Mehmet Cemil Efendi’nin kanlı taarruzu anlattığı raporunda "Muharebe sahasındaki koku dayanılmazdı. Koku nedeniyle asker iş yapmaktan imtina etmekteydi" ifadeleri yer alıyor.
Çanakkale Muharebeleri’nin üzerinden 110 yıl geçmesine rağmen harp ceridelerinde yer alan dikkat çekici detaylar gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Çanakkale Kara Savaşları esnasında 19 Mayıs taarruzunun ardından 24 Mayıs 1915 tarihinde şehit askerlerin toplanması sırasında bölgede görev alan 2. Tümen’in 1. Alayı’na bağlı 3. Tabur doktoru Yüzbaşı Mehmet Cemil Efendi’nin kaleme aldığı rapor savaşın şiddetini yansıtıyor. Yüzbaşı Mehmet Cemil Efendi, kanlı taarruzu anlattığı raporunda, "Muharebe sahasındaki koku dayanılmazdı. Koku nedeniyle asker iş yapmaktan imtina etmekteydi. Kimi zaman nasihatle, kimi zaman da cebren yani zor kullanılarak bu arada sahasında şehitlerin definleri gerçekleştirildi. Taşınabilenler açılan noktalara taşındı. Taşınması mümkün olmayanlar ise bulundukları mahale defnedildi" ifadelerini kullandı.
"Bir adım dahi geri gitmek yoktur"
Yapılan taarruzda 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey’in Çanakkale Muharebeleri’nde en önemli emirlerinden birini verdiğini anlatan Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, "25 Nisan 1915 tarihinde Arıburnu‘nda karaya çıkan Anzak Kolordusu’na karşı 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey komutasındaki Türk kıtaları taarruza geçmiş, 27 Nisan ve 1 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen taarruzlar neticesinde Anzak Kolordusu denize dökülememişti. Çünkü arkasında donanma desteği bulunan ve tahkim edilmiş siperlerde tüfeklerle tesis edilmiş bir düşmana karşı önündeki ateş perdesini bir türlü geçemeyen Türk birlikleri Anzak birliklerine ulaşarak, onları denize dökememekteydi. Nitekim 1 Mayıs taarruzundan sonra yani 3 Mayıs 1915 tarihinde 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey, Çanakkale Muharebeleri’nin en önemli emirlerinden birini verdi. ‘Uhdemize tevdi edilen vazifeyi namus ve vatanı eksiksiz yerine getirmek için bir adım dahi geri gitmek yoktur. Bu esnada uyku ve istirahat aramanın, bu uyku, istirahatten yalnız bizim değil, bütün bir milletimizin mahrum kalacağını hepinize hatırlatırım’ diyerek Çanakkale Muharebeleri’nin en dikkat çekici emirlerinden birini de vermiş oldu" ifadelerini kullandı.
"Anzaklara karşı taarruz kararı alındı"
Enver Paşa tarafından artık Anzaklara karşı taarruzun başlatılması emrinin verildiğini belirten Dr. İsmail Sabah, "Yapılan bu değişikliğe göre artık Türk kıtaları toprak kazanarak, yani mevzi kazanarak Anzak birliklerine ulaşmaya çalışacaktı. Mustafa Kemal Bey’in bu emrinden bir gün sonra yani 4 Mayıs 1915 tarihinde ise Harbiye Nazırı, aynı zamanda Başkumandan Vekili olan Enver Paşa 5’inci Ordu’ya bir telgraf çekmiş ve ‘Askeri ve siyasi sebeplerle Gelibolu Yarımadası’ndaki sonucun bir an önce elde edilmesini olağanüstü dönemde görüyorum’ demişti. Nitekim bir hafta sonra yani 11 Mayıs 1915 tarihinde kendisi de bizzat Çanakkale’ye gelmiş ve 5’inci Osmanlı Ordusu Komutanı Mareşal Liman Von Sanders ile bir görüşme gerçekleştirmişti. Bu görüşme sonucunda da Arıburnu’ndaki Anzak Kolordusu’nun denize dökülmesi amacıyla yeni bir taarruz kararı alındı. Hatta bu taarruz için İstanbul’dan takviye bir tümenin de Çanakkale’ye gönderilmesine karar verildi" şeklinde konuştu.
"İngiliz uçakları Türk cephesindeki hareketlilikten taarruzun olacağını fark etti"
Türk cephesine taarruzu gerçekleştirmek için gelen destek tümenini İngiliz askeri uçaklarının fark etmesi yüzünden Anzakların karşı hazırlık yaptığını aktaran Dr. Sabah, şu ifadeleri kullandı:
"Taarruzun vurucu gücünü teşkil edecek olan 2’nci Tümen’in Akbaş Limanı’na inmesi ve akabinde cepheye doğru hareketi, İngiliz uçakları tarafından fark edilmiş ve Arıburnu‘daki Anzak Kolordusu muhtemel bir Türk taaruzu karşısında uyarılmıştı. Taarruz planına baktığımızda 18 Mayıs’ı 19 Mayıs’a bağlayan gece saat 03.30’da baskın tarzında, yani sadece süngü kullanılarak ilerlenecek ve Anzak birlikleri denize dökülecekti. Taarruzdan önce hazırlık olması amacıyla 17 Mayıs günü ve 18 Mayıs günü topçu bombardımanı başlamış ancak akabinde taarruz gerçekleşmemişti. Hem alınan istihbarat hem de alışılagelmedik olan Türk bombardımanı, Anzak birliklerini yaklaşan Türk taarruzu konusunda uyaran önemli işaretler olmuştu. Normalde muhtemel bir şafak baskınına karşı gece saat 03.30’da silah başı yapan Anzak askerleri, o gece yarım saat önce yani saat 03.00’te silah başı yaparak muhtemel Türk taarruzunu beklemeye başlamıştı. Saatler gece 03.30’u gösterdiğinde Türk birlikleri emir gereği baskın tarzında yani süngü kullanarak harekete geçti. Ancak hazırda bekleyen Anzak askerleri gecenin karanlığı altında kendilerine doğru ilerleyen Türk birliklerine doğru hemen ateşe başladı. Avustralya resmi tarihine baktığımız zaman o gece yaşananların katliam olarak nitelendirildiğini görmekteyiz. Avustralya resmi tarihini kaleme alan Charles Edwin Woodrow Bean, o günü anlatırken şunları söylüyor: ‘Anzak askerleri daha iyi bir atış pozisyonu elde etmek için siperin üzerine çıkmışlar ve bağdaş kurarak ateş etmekteydi. 2’nci hattaki askerler ise atış pozisyonu elde edebilmek için 1’inci hattaki arkadaşlarına paralar teklif etmişlerdi.’"
"Muharebe sahasındaki koku dayanılmazdı"
Taarruzun gerçek yüzünün Mehmet Cemil Efendi’nin o güne ait raporunda gözler önüne serildiğini söyleyen Dr. Sabah, "Ancak ertesi gün yani 20 Mayıs tarihi saat 10.20’de taarruz sona erdiğinde yaşanan vahşette gün yüzüne çıkmıştı. Taarruza katılan 42 bin Türk askerinden 10 bini şehit olmuş veya yaralanmıştı. Ancak bir müddet sonra taraflar arasında yükselen bir risk ortaya çıkmıştı. Türk şehitlerinin hastalık çıkarma riskiyle karşı karşıya kalan taraflar, 23 Mayıs 1915 tarihinde Çanakkale Muharebeleri’nde ilk ve son olacak resmi bir ateşkes konusunda karara varmışlardı. 24 Mayıs tarihinde söz konusu ateşkes gerçekleşti ve yaklaşık 9 saat süren bu ateşkes esnasında da tüm şehitlerin muharebe sahasından toplanarak açılan alanlara definleri gerçekleştirildi. O gün ateşkes esnasında görevli olan doktorlarımızdan biri de 2’nci Tümen’in 1’inci Alayı’na bağlı 3’üncü Tabur’un doktoru Yüzbaşı Mehmet Cemil Efendi idi. Mehmet Cemil Efendi’nin o güne ait raporuna baktığımızda aynen şu ifadeleri kullanılmış olduğunu görmekteyiz: ‘Muharebe sahasındaki koku dayanılmazdı. Koku nedeniyle asker iş yapmaktan imtina etmekteydi. Kimi zaman nasihatle, kimi zaman da cebren yani zor kullanılarak bu arada sahasında şehitlerin definleri gerçekleştirildi. Taşınabilenler açılan noktalara taşındı. Taşınması mümkün olmayanlar ise bulundukları mahale defnedildi’" dedi.
"Türk ölüleri o kadar sık yatmaktaydı ki onlara değmeden geçmek neredeyse imkansızdı"
O günün bir başka şahitlerinden olan Yeni Zelandalı Tabip Yarbay Percy’in sözlerine değinen Sabah, "O günün yine bir diğer görgü tanığı Yeni Zelandalı Tabip Yarbay Percy’di. Percy’nin anlattıklarına göre şu ifadeleri görmekteyiz: ‘Koku dayanılmazdı. Türk ölüleri o kadar sık yatmaktaydı ki onlara değmeden geçmek neredeyse imkansızdı.’ Aslında o günün vahşetini anlatan anlamlı sözler sarf etmişti. Dolayısıyla bu raporlar Çanakkale Muharebeleri’nde askerin nasıl savaştığını, Çanakkale Muharebeleri’nin nasıl kazanıldığının gösterilmesi açısından önemli evraklar olarak günümüze kaldı" dedi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-F0G61HQYBB