Samsun Müzesi’ne ziyaretçi akını

8.01.2025 15:56:10

Samsun Müzesi’ne ziyaretçi akını

Bin 117 arkeolojik eseri, 268 etnografik eseri ve 5 bin 780 sikkesiyle geçmişten izleri bugüne taşıyan Samsun Müzesi’ni 10 ay gibi bir sürede yaklaşık 150 bin kişi ziyaret etti.
İçerisinde arkeoloji ve etnografya müzesi, çocuk müzesi, 346 kişilik konferans salonu, 120 kişilik kütüphane, eser sergi salonları, laboratuvarlar, restoran, misafir sergi salonu ve çok büyük bir alanı bulunan 22 bin 222 metrekarelik Samsun Müzesi, bin 117 arkeolojik eseri, 268 etnografik eseri ve 5 bin 780 sikkesiyle geçmişten izler taşıyor. 13 Mart 2024’te açılan müze, 10 ay gibi bir sürede Kültür Yolu Festivali ziyaretleri de dahil yaklaşık 150 bin kişi tarafından gezildi. 7’den 70’e her yaş grubuna uygun ve dikkat çeken bölümlerin olduğu müzede birçok önemli eser dikkat çekiyor.

2 milyon yıllık Güney Mamudu fosilleri müzede sergileniyor
Samsun Müzesi’nde Samsun’da yapılan kazılarda çıkartılan 66-200 milyon yıllık ammonit fosili, yine Samsun’da bulunan 100 milyon yıllık deniz kestanesi (ekhinoid) fosili, 251-545 milyon yıllık deniz lalesi (krinoid) fosili, 1-2 milyon yıllık Güney Mamudu (M. Meridionalis) fosili ve 1-2 milyon yıllık yaban atı (Eguus) fosili sergileniyor. Müzeye gelen vatandaşlar, özellikle milyonlarca yıl önceki fosillere yoğun ilgi gösteriyor.

Milattan sonra (MS) 3. yüzyıla ait olan mozaik okul inşaatında bulundu, müzede göze hitap ediyor
Amisos Mozaiği, 1958 yılında antik Amisos kentinde (Samsun-İlkadım) bugünkü 19 Mayıs İşitme Engelliler Ortaokulu’nun hafriyat çalışmaları esnasında bulundu. Mozaik, 1959 yılında orijinal yerinden kaldırılarak eski Samsun Arkeoloji Müzesi’ne yerleştirildi. Orijinalinde 10 panodan oluşan mozaik tabanı, 56 m2 ölçüleriyle dikkat çekerken, mozaiğin kaldırılması işlemi, bir bütün olarak değil de 31 parçaya bölünerek, 1,5 metrelik panolar halinde gerçekleştirildi. Mozaik, şu anda Samsun Müzesi’nde özel alanda sergileniyor.

Karun hazinelerinden sonra bulunan en değerli hazine göz kamaştırıyor
Amisos Hazinesi, Samsun’da 28 Kasım 1995 tarihinde bir inşaat kazısı sırasında bulundu. Amisos Tepesi adını alan yerde bulunan hazine, Pontus Krallığı hanedan üyelerine ait olup 64 parçadan oluşuyor. Amisos Hazinesi cam, madeni, pişmiş toprak, mermer ve altın olmak üzere 5 kategoriye ayrılıyor. Altın eserlerin geçmişi M.Ö. 1. yüzyıla, diğer eserlerin geçmişi ise M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanıyor. Sergilenen eserler arasında Helenistik Dönem’e ait altın kaplama boncuk taneleri, pişmiş topraktan tütsü kabı, kandil, amphoriskos, altın kolye, akik kolye, altın aplik, altın kolye ucu, altın küpe, altın bilezik, unguentarium (toprak şişe), kurşun kutu, altın taç, altın yüzük, altın kolye sallantısı, altın iğne, altın düğme, cam phiale (delik kase), cam kase, alabastron (zarif şişe), istiridye kabuğundan kozmetik kabı, toprak üzeri altın kaplama sarkaç ve altın diadem (kralların bağlı oldukları otoriteyi temsilen taktıkları kurdele) yer alıyor. Türkiye’de Karun hazinelerinden sonra bulunan en değerli hazine olma özelliğini taşıyan 64 parçadan oluşan Amisos Hazineleri, Samsun Müzesi’nde ilgi odağı oluyor.

Hitit Dini Merkezi Nerik’in kalıntıları tarihe ışık tutuyor
Vezirköprü Ovası’nın ise kuzey bölümünde bulunan ve 200’e 1900 metre ölçülerindeki Oymaağaç Höyük, gerek konumu gerekse de buluntuları ile soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Höyükte 2005 ve 2006 yılları arasında yapılan yüzey araştırmaları ile 2007 yılından bugüne kadar devam eden kazı çalışmaları sırasında bulunan 20’nin üzerinde ‘Hititçe çivi yazılı tablet parçası’ en önemli maddi kültür kalıntılarından biri olarak adlandırılıyor. Sadece Nerik’te kullanılan bir teknik hem ahşap hem taştan yapılmış tablet Dahanga’da Nerik kentinin adı, Nerik’in tanrıları, Nerik’in Fırtına Tanrısı ve onun eşi Zah(s)apuna ile Haharwa Dağı gibi Nerik’in çevresindeki bölgelerin adları geçiyor. Ayrıca 2 tablet parçasında hem ahşap hem taştan yapılmış bir Dahanga’dan bahsediliyor. Dahanga, henüz bilinmeyen ama sadece Nerik’te bulunan bir mimari unsur olarak merak uyandırıyor. Söz konusu tabletler ve dönemin eserleri Samsun Müzesi’nde ziyaretçiler tarafından da yoğun ilgi görüyor.

5 bin yıl önce ameliyat edilen kafatası ilgi çekiyor
1981 yılında Samsun’un Bafra ilçesi İkiztepe Höyüğü arkeolojik kazılarında bulunan 5 bin yıllık kafatası, baş delgisi tekniğinin ilk Tunç Çağı’nda kullanıldığını belgelemişti. Samsun Müzesi’nde sergilenen kafatası, vatandaşlar tarafından da ilgiyle incelenirken, aynı bölümde trepanasyon (baş delgi) tekniğiyle kafatası ameliyatı yapılmış 1900 yıllık kafatası da sergileniyor. Ameliyat edilen kafataslarından 5 bin yıllık olanı ilk Tunç Çağı’na, 1900 yıllık olanının ise antik Amisos Kenti Geç Hellenistik ve Erken Roma İmparatorluk dönemine ait olduğu tespit edildi.

Tunç Çağı’na ait savaş ve avcılık malzemeleri Samsun Müzesinde sergileniyor
MÖ 5000’lere gelindiğinde Kalkolitik Çağ’ın en önemli buluşları arasında olan bakır madeninin eritilmesi, insanın uygarlık yolunda attığı en önemli adımlardan biri olarak kabul ediliyor. Ancak bakırın yumuşak ve dayanıksız yapısı bu metalin kullanım alanlarını kısıtlıyordu. MÖ 4000 yılın sonlarında bakır filizlerinin arasında doğal olarak bulunan bazı arsenik filizleri, bakırla birlikte eritildiğinde tunç olarak bilinen oldukça dayanıklı ve sert metalin ortaya çıkması yeni bir keşif olarak ortaya çıktı. Alışım teknolojisindeki tuncun keşfi, madencilikte yeni bir kapının da aralanmasına neden oldu. Çok sayıdaki deneme yanılmalardan sonra 10’da 1 oranında kalayın bakır ile karıştırıldığında yeterli dayanıklığın ve esnekliğin oluşturduğu görüldü. Böylelikle ısıtıldığında kolayca şekilde alan, soğuduğunda ise bakırdan çok daha sağlam ve sert bir yapıya sahip tunç madeni elde edildi. Müzede Tunç Çağı’na ait bronz zıpkın ucu, keski, orak, delici, bız, topuz başı, kulcuklu balta, spatula, balık oltası, hançer namlusu, mızrak ucu, hançer, hançer ucu, balta, keski, taştan kalıp, pota, biley taşı ve kılıflı kemik çakı gibi tarihi eserler yer alıyor.

Pişmiş topraktan yapılan lahitler dikkat çekiyor
Helenistik ve Roma Dönemi’ne ait pişmiş topraktan yapılan tek tekneden oluşan silindirik formlu lahitler ve insan iskeleti, Samsun Müzesi’nde görenlerin ilgisini çekiyor. Aynı döneme ait pişmiş toprak lahit örnekleri Samsun Müzesi’nde ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Osmanlı’da bir devre adını veren ‘Köprülüler’ memleketi Samsun’da yaşatılıyor
Osmanlı’da ‘Köprülüler Devri’ olarak bir döneme adını veren Vezirköprülü sadrazamlar, Samsun Müzesi’nde yaşatılıyor. Köprülü ailesinin kurucusu Köprülü Mehmed Paşa, aslen Arnavutluk asıllı. Devşirme olarak Enderun’a yerleştirilen paşa, Samsun’un Köprü ilçesinden bir hanımla evlendi ve burayı ikinci memleketi olarak gördü. Sadrazamın Osmanlı’da daha önceden görülmemiş yetkileri elinde toplamasının ardından ilçenin Köprü olan adı, Vezirköprü olarak adlandırılmaya başlandı. Osmanlı’da padişahlar hariç bir döneme adını veren vezirlerin balmumu heykelleri ve Samsun Müzesi’nde ilgiyle takip ediliyor.

Samsun’u küle çeviren yangın müzede aktarılıyor
Samsun’da 1869 yılında çıkan büyük yangında merkezde bulunan evlerin tamamı yanmıştı. 500 evin yok olduğu yangın anı Samsun Müzesi’nde sergileniyor. Büyük Samsun Yangını, şehir halkını evsiz bırakan büyük bir felaket olarak kayıtlara geçerken, hala dilden dile anlatılan olay, 3 ay önce açılan ve 50 bine yakın kişi tarafından ziyaret edilen Samsun Müzesi’nde sergileniyor. Halkın ilkel şartlarda su taşıması ve yangını söndürme çabasının canlandırıldığı yangındaki minyatürler, vatandaşların da ilgisini çekiyor. Dönemin Samsun Fransız Konsolosu, İstanbul’daki Fransız Büyükelçiliği’ne gönderdiği raporda Samsun yangını ile ilgili olarak, “Yangında şehrimizin 415 evi yandı. Bütün Samsun halkı şimdi çok üzgün ve perişan. 2 gün önce saat 10.00’a doğru yangın çığlıkları şehrin pazar merkezinden yükselmeye başladı. Yangının yeri ve çıkış nedeni hakkında birkaç farklı yorum var. Hangisi doğru belli değil. Yangın tedbirsizlik sonucu çıkmış ve yangının çıkış yerinin bitişiğinde petrolle dolu variller ateş alarak yangının süratle büyümesine neden olmuştur. Bu yangının sebebi buymuş. Bu mağaza, tahtadan yapılmış bir handa bulunduğundan han tamamen yanarak yok oldu. Kale surları içerisinde yer alan Kale Mahallesi’ndeki evler tamamen yandı. Bu mahallelerde bulunan 500 ev yok oldu” ifadeleri yer alıyor.