Prof. Dr. Yaprak: "Önümüzdeki 10 yıl içerisinde organ naklinde aktif kullanılabilecek, yeni geliştirilecek bir metot beklemiyoruz"
Prof. Dr. Yaprak: "Önümüzdeki 10 yıl içerisinde organ naklinde aktif kullanılabilecek, yeni geliştirilecek bir metot beklemiyoruz"
Mega Medipol Hastanesi Karaciğer Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Onur Yaprak, Birleşmiş Milletler’de sürdürülebilir sağlık alanındaki son gelişmeleri takip etmek üzere geldiği ABD’de yaptığı açıklamada, "Önümüzdeki 10 yıl içerisinde organ naklinde aktif kullanılabilecek, yeni geliştirilecek bir metot beklemiyoruz" dedi.
Mega Medipol Hastanesi Karaciğer Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Onur Yaprak, Birleşmiş Milletler’de sürdürülebilir sağlık alanındaki son gelişmeleri takip ederek açıklamalarda bulundu. Obezite kaynaklı metabolik sendromun dünya genelinde organ yetmezliğine yol açtığını belirten Yaprak, organ nakillerinin geleceği açısından çarpıcı bilgiler verdi. "Organ nakillerinin ileride sürdürülebilirliğinin nasıl olacağıyla ilgili bilgiler toplamaya çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki şu anda ciddi bir metabolik sendrom dünya genelinde hakim" diyen Prof. Dr. Yaprak, obezitenin bu sendromun merkezinde yer aldığını belirtti. Onur Yaprak, Metabolik sendromun öncelikle organ yetmezliklerinin temel nedeni olduğunu kaydederek, "Yani obezite aslında. Son 20 yılda obezite oranları yaklaşık yüzde 10’lardan yüzde 50’lere yükseldi. Karaciğer yağlanması 2000’li yıllarda her on kişiden birini etkilerken, bugün toplumun yarısını etkiliyor. Neden böyle oldu? İnsanlar neden metabolik sendromlu ve obez oldular? Çünkü hazır gıdalar, unlu mamuller, fruktoz şurubu. Bunların hepsi yağa dönüşüyor vücutta. Kişilerin masa başı iş, bilgisayarlarla çalışma, aktif yaşamı bırakma kişilerde obeziteye, dolayısıyla metabolik sendroma yol açıyor" ifadelerini kullandı.
Metabolik sendroma bağlı karaciğer yetmezliği, siroz geliştiğini, hipertansiyon, diyabet, böbrek yetmezliği geliştiğini aktaran Yaprak, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:
"Şimdi toplumda bu kadar sık organ yetmezliği gelişirken organ yetmezliklerinde tedavisi karaciğer nakli, böbrek nakli gibi organ nakilleriyken haliyle bu organlar nereden temin ediliyor ve bu artan yetmezlik sayısını nasıl karşılayacağız gibi sorular gündeme geliyor. Bundan 10 yıl sonra ülkemizde yaklaşık yarım milyon insan karaciğer sirozu olmuş olacak diyoruz yağlanmaya bağlı. Çünkü bunun bir istatistiği var. Oranlar belli. Karaciğeriniz yağlıysa bunun yüzde 20-30’unda önce iltihap gelişiyor. Onun yüzde 20-30’unda "sertleşme ve siroz gelişiyor. Dolayısıyla orana vurduğunuzda şu an hali hazırda bile birkaç yüz bin kişinin siroz olduğunu, bununla yaşadığını biliyoruz. Dolayısıyla organ, bunların da bir kısmı tabii ki nakile ihtiyaç gösterecek ileride. Gerek karaciğer nakli, gerek böbrek nakli. Organı nereden buluyoruz? Organı kadavra bağıştan asıl bulmamız gerekiyor. Kadavra bağış sayısı şu anda mesela milyonda 30’la İspanya birinci sırada ama Türkiye olarak biz milyonda 2 düzeyindeyiz bağışta. Ve biz canlıdan nakiller yapmak zorundayız"
"Bağışçı bulmak çok zor ama insanları hastalandırmamak çok daha kolay"
Prof. Dr. Yaprak, dünya genelinde çözüm arayışlarını üç ana başlıkta toplayarak, "2012 yılında Nature dergisinde yayınlanan bir çalışmada, fare embriyoları yapay ortamda geliştirilmeye çalışıldı. 8. gününde kalp atışı başladı ancak embriyo yaşatılamadı. Deney etik tartışmalara neden oldu. "On milyon denemeden bir tanesinde başarıya ulaşabildiler" dedi. Yaprak, ikinci olarak 3D yazıcıyla organ prototipinin denendiğini belirterek, "Ama tabii çalışmaya devam ediyorlar. Onun dışında bir diğer organ üretebilme kaynağı yapay organlar. Bu yapay organları da 2018’li yıllardan itibaren başladı çalışmalar. 2019’da mesela küçük bir prototipik kalp, küçük bir karaciğer ama bunlar birer santim boyutlarında, bunları ürettiler. 3D yazıcı baskılarla yapıyorlar bunları. Kök hücreleri biyomürekkebin içerisine koyuyorlar. Ondan sonra onun bir prototip organını üretiyorlar. Ama tabii ki ürettikleri karaciğer ne safra salgılamış, kalp ne atmış. Bununla ilgili sadece yapabildikleri şey, bilim adamlarının kemik üretimini yapıyorlar mesela. Kıkırdak dokuları bugün tıpta yerini de aldı. Bunlarla ilgili kıkırdak kemik kısımlarının üç boyutlu yazıcılarda üretimini yapıyorlar da şu an tıbbın kullanılma sunuldu" açıklamasını yaptı. Son olarak ise türler arası nakili anlatan Prof. Dr. Yaprak, "Diğer bir çalışma da xenotransplant, yani türler arası nakil. Bu da çok merak uyandıran bir konu. 1927 yıllardan beri bu konu üzerine çok çalışılmış. İlk yapılan mesela 1920’li yıllarda bir tavşan böbreğini bir bebeğe takıyorlar. Tabii ki çalışmıyor. Sonrasında yıllarca yine bu denemeleri yapıyorlar. Maymunlardan, şempanzelerden alıyorlar. İnsanlara organ nakilleri yapıyorlar ama hiçbirisi çalışmıyor" ifadelerini kullandı.
Yaprak, "Biz bu aşamada yakın zamanda en azından ilk önümüzdeki 10 yıl içerisinde organ naklinde aktif kullanılabilecek, yeni geliştirilecek bir metot beklemiyoruz ama tıpta her şey, bugün olmaz dediğiniz şey yarın oluyor. Sonuçta bunlar da 20 yıl önce hayal edemiyorlardı. Bugün konuşulur hale geldiler. Ama 10 yıl sonra gerçekten bunları da konuşuyor olabiliriz. Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlikle ilgili projeleri her alanda olduğu gibi sağlık alanında da var. Bizler de bu konuda neler yapılabilir bunları öğrenmeye geldik aslında. Organ naklinin ilerisinde organ temini açısından nasıl başka yollar izlenebilir veyahut da insanların hastalanmaması için neler yapılabilir? Çünkü yeni bir organı temin etmek, üretmek ya da bağışçı bulmak çok zor ama insanları hastalandırmamak çok daha kolay. Bu bakımdan bakıldığında koruyucu hekimlik öne geçiyor. Yani işi kişinin nakile ihtiyacı olmadan çözmek bence önemli" dedi.