Prof. Dr. Köylü: "Taşıyıcı Annelik, Nesepli Belirsiz Bir Gelecek Doğurur"

Prof. Dr. Köylü:

OMÜ'lü akademisyen, aile yapısındaki değişimlerin toplumsal sonuçlarına dikkat çekti. Taşıyıcı annelik, boşanma oranları ve erken çocukluk eğitiminin geleceği nasıl şekillendirdiğini anlattı.

Aile Yapısındaki Değişim ve Toplumsal Etkileri

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Köylü, taşıyıcı annelik uygulamalarının yaygınlaşması halinde gelecekte nesebi (soyu) belli olmayan kuşaklarla karşı karşıya kalınacağını belirtti. Köylü, aile yapısı ve çocuk yetiştirme anlayışının toplumun geleceğini doğrudan etkilediğini vurguladı.

Çocuk Yetiştirmenin Bireysel ve Toplumsal Sonuçları

Bir çocuğun nasıl yetiştirildiğinin sadece bireysel değil, toplumsal sonuçlar doğurduğunu ifade eden Köylü, "Aynı çocuk, doğru bir eğitim ve aile ortamıyla devlet başkanı da olabilir, yanlış bir yetiştirmeyle bebek katiline de dönüşebilir. Bu yüzden çocuk yetiştirme meselesi sıradan bir konu değildir" dedi.

Aile İçi Bağların Zayıflamasının Uzun Vadeli Bedeli

Aile içi bağların zayıflamasının uzun vadeli sonuçlarına dikkat çeken Prof. Dr. Köylü, küçük yaşta aileden koparılan çocukların ileride ebeveynleriyle duygusal bağ kurmakta zorlandığını belirterek, "Çocuğunuzu sürekli kreşe bırakır, aile sıcaklığından uzak büyütürseniz, yaşlandığınızda o çocuk da sizi huzurevine bırakmayı doğal görür" değerlendirmesinde bulundu.

"Aile Yılı" Etkinliğinden Çarpıcı Tespitler

OMÜ’nün Aile Yılı etkinliğinde konuşan Prof. Dr. Mustafa Köylü, "Aile kavramını ve evliliği anlamsızlaştırma projeleri var. Evlilik sanki bir tutsaklık hali, bekârlık özgürlük hali gibi toplumda bir algı oluşturuluyor" dedi. Boşanma oranlarındaki artışa da değinen Köylü, "Boşanma oranı her sene yüzde 10 artarak devam ediyor. 2024 yılında 187 binden fazla çift boşandı" bilgisini paylaştı. Boşanmanın sadece eşleri değil, çocukları da derinden etkilediğini, travmatik tepkiler, suçluluk duygusu ve akademik düşüşe yol açabileceğini sözlerine ekledi.

0-6 Yaş Aralığının Belirleyici Rolü

Küçük yaşlardaki çocukların kreşlere bırakılmasını değerlendiren Köylü, kadınların çalışmasına karşı olmadığını ancak çocukların en azından 6 yaşına kadar anneleri tarafından bakılmasının önemine işaret etti. "Bir anne sevgisinin yerini ne doldurabilir?" diye soran Köylü, duygusal anlamda annenin sevgisinin hiçbir şeyle ikame edilemeyeceğini savundu. Doğurganlık oranlarındaki düşüşün ve toplumun yaşlanmasının gelecekte ciddi sorunlar oluşturacağını ifade etti.

Taşıyıcı Annelik ve Nesepli Belirsizlik Tehlikesi

Bazı çocuk edinme yollarının dini anlamda sakıncalı olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Köylü, "Gelecekte gayrimeşru çocuk edinme yolları dediğimiz tuhaf gelişmeler yaşanıyor. 'Taşıyıcı annelik' dediğimiz bir model gelişiyor ki, artık gelecekte bu çocukların dini anlamda da mezhebi ya da nesebi kime ait belli olmayacak" uyarısında bulundu. İnsan karakterinin yüzde 90'ının 0-6 yaş arasında şekillendiğini hatırlatarak, bu dönemin önemine vurgu yaptı.

Mutlu Bir Ailenin İki Temel Şartı

Mutlu evliliğin sırlarından da bahseden Köylü, "Mutlu ve huzurlu bir ailenin özellikleri nelerdir? Birinci şart sadakattir. Erkek ve kadının gözü dışarıda olmayacak" dedi. İkinci şartın ise "zaman birlikteliği" olduğunu belirten Köylü, çocuklarla geçirilen zamanın bir daha telafi edilemeyeceğini, çünkü çocuklar büyüdükçe ebeveynleriyle aralarına mesafe koyduklarını sözlerine ekledi.