Prof. Dr. Günay Çifci: "Gaz hidratlar yakın geleceğin enerji kaynağı"
Türkiye’de Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Marmara Denizi’nde gaz hidratların bulunduğunu belirten Prof. Dr. Günay Çifci, "Ege Denizi’nde de bazı bölgelerde gaz hidrat kaynakları olduğuna eminiz. Gaz hidratların 1 metreküpünde 164 metreküp metan yani doğal gaz bulunuyor. O yüzden yakın geleceğin enerji kaynağı olarak adlandırılıyor. 2030’lu yıllardan sonra enerjideki açığı doğal gaz yerine gaz hidratlar dolduracak" dedi.
9 Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Teknolojisi Anabilim Dalı Deniz Jeofiziği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay Çifci, gaz hidratların yakın geleceğin enerji kaynağı olacağını ve Ege Denizi’nde rezerv belirleme çalışmalarının son derece önemli olduğuna dikkat çekti. Gaz hidratların yanan buz ya da sıkıştırılmış enerji kaynağı gaz olarak da adlandırılabildiğini söyleyen Prof. Dr. Çifci, "Gaz hidratlar, metan moleküllerin su molekülleri tarafından kapanması ile oluşan katı kristalimsi yapılardır. Doğal gaz, su, yüksek basınç ve düşük sıcaklık olduğu takdirde gaz hidrat oluşuyor. Gaz hidratların 1 metreküpünde 164 metreküp metan yani doğal gaz bulunuyor. O yüzden yakın geleceğin enerji kaynağı olarak adlandırılıyor. Gaz hidratlar, kutup bölgelerinde ve kıta kenarlarında yani denizel ortamlarda oluşuyor. Piri Reis araştırma gemimizde araştırmalar için sistemler mevut. Bin 500 metre jeofizik sismik alıcı var. Bu özelliği ile üniversiteler ve araştırma enstitüleri içerisinde Türkiye’de tek" ifadelerine yer verdi.
"Ege Denizi’nde bazı bölgelerde olduğuna eminiz"
Gaz hidratların Türkiye karasuları içerisinde pek çok alanda bulunduğunun altını çizen Çifci, "Yaptığımız projeler sayesinde bunları biliyoruz. Karadeniz’de pek çok alanda mevcut. Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz keşiflerinin olduğu alanlarda var. Marmara Denizi’nde petrolle birlikte örneklendiği alan var. Ege Denizi’nde de araştırılırsa özellikle bazı bölgelerde olduğundan eminiz" diye konuştu.
"Japonya, 2013 yılında denizlerde özellikle Nankai çukurunda gaz hidratın varlığını tespit etti ve üretim gerçekleştirdi" diyen Prof. Dr. Çifci, "2017 yılında da Güney Çin Denizi’nde Çin tarafından üretimi yapıldı. Gaz hidratla ilgili 4 tane üretim teknolojisi söz konusu. Basınç düşürme, ısıtma, kimyasal enjekte etme ve özellikle küresel sera gaz etkisi olan karbondioksiti kuyudan basıp doğal gazı çekmek şeklinde olan yöntemdir" sözlerine yer verdi.
"2030’lu yıllardan sonra enerji açığını gaz hidratlar dolduracak"
Çin, Japonya, Güney Kore ve Hindistan gibi ülkelerin gaz ve petrol yoksunu ülkeler olduğunu belirten Çifci, şunları kaydetti:
"2040’lı yıllara kadar geldiğimizde öngörülen bir senaryoda doğal gaz, kurulu güç kapasitesi olarak 1’inci sırada yerini artırarak devam ettirecek. 2030’lu yıllardan sonra enerjideki açığı doğal gaz yerine gaz hidratlar dolduracak. Çünkü, dünyadaki bütün karbon yataklarının iki katından fazla bir potansiyel var. Klasik petrol ve gazın ise tam 50 katı bir rezerv var. Bir kriz anında bundan yoksun kalırsanız sizin kaynaklarınızın hemen kullanıma sokulması gerekiyor. Var olan teknolojiyle birlikte bundan yararlanma imkanımız söz konusu."
"Türkiye’nin onlarca yıllık gaz ihtiyacını karşılayabilecek rezerv var"
Gaz hidratlar konusuyla ilgili Avrupa Birliği ve TÜBİTAK projelerinin yanı sıra, 9 Eylül Üniversitesi tarafından da 10 milyon dolarlık bir laboratuvar kurulduğuna dikkat çeken Çifci, "Dokuz Eylül Üniversitesi Teknokent’i Depark ve Türkiye Petrolleri (TP) ile 10 milyon dolarlık Milli Gaz Hidrat projesinin ilk fazı büyük keşifle tamamlandı" dedi. Çifci, Türkiye denizlerindeki gaz hidratların sadece yüzde 10’u bile üretilse, Türkiye’nin onlarca yıllık toplam gaz ihtiyacını karşılayabileceğini söyledi.
"Kendi teknolojimizi üretmemiz gerekiyor"
Gaz hidratların, gelecek kuşakların kaderini değiştirebilecek stratejik güce sahip bir konu olduğundan bahseden Prof. Dr. Çifci, "Japon hükümeti gaz hidratlardan var olan potansiyeli kullanarak, doğal gazdan, metandan mavi hidrojen elde etme yolunda planları var. Böylelikle 91 sentlerden 18 sente düşürme gibi bir rakam söz konusu. Bu konunun devletimiz tarafından özel bir şekilde korunarak ele alınması lazım. Bizim kendi teknolojimizi de üretmemiz gerekiyor. Gaz ve petrole sahip olunmanın yanı sıra bu teknolojiye de sahip olunursa, gaz hidratlar geleceğin enerji kaynağında yer alınır" sözlerini aktardı.
"Var olan teknolojiyle gaz hidratlardan üretim mümkün"
Bir faz için 500 milyon dolar harcayan ülkelerin olduğunu söyleyen Çifci, şöyle devam etti:
"Bir enerji sektörünün gelecekte alacağı şekil finans sektörüdür. Petrol şirketlerinin bu konuda harcadığı paraları tahmin edemeyiz. Gaz hidrat yataklarından gaz sızıntıları söz konusu. Bir küresel ısınma olursa sızıntı miktarı artacak. Gaz hidrat yataklarının daha derinlerinde de gaz varlığına işaret ediliyor. Küresel ısınmada bunu düşürmek için bu gazları alıp kullanmalıyız. Var olan teknolojiyle gaz hidratlardan üretim mümkün."
Gaz hidrat çalışmalarının ticarileşme aşamasında olduğunu, bu sebeple maliyetinden şu an için net olarak söz edilemeyeceğini kaydeden Çifci, "Gaz hidratlar, deniz tabanından itibaren klasik petrol ve gaza göre sığ konumda yer alıyor. Türkiye’de 500 metrede bulunuyor. Bu yüzden çıkarılma maliyet düşüyor" diye konuştu.