"Onlar arabalarını kurtarmaya giderken, bizim canlarımız içeride dumandan boğuluyordu"
Kartalkaya’da otel yangınında yakınlarını kaybeden ailelerin adına açıklama yapan Psikiyatrist Doç. Dr. Zeynep Kotan, "Onlar arabalarını kurtarmaya giderken, bizim canlarımız içeride dumandan boğuluyordu. Bizim sevdiklerimiz ölümden ölüm beğenirken otel sahipleri çoktan karşı otele geçmiş, meyvelerini yiyorlardı. Bu nasıl bir umursamazlık? Nasıl bir merhametsizlik? Nasıl bir vicdansızlıktır?" dedi.
Kartalkaya’daki otel yangınına ilişkin dava öncesinde Psikiyatrist Doç. Dr. Zeynep Kotan, duruşmanın yapılacağı Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin önünde yakınlarını kaybeden ailelerin adına açıklama yaptı. Yangında 18 yaşındaki oğlu Ömür’ü kaybeden Zeynep Kotan, o gece yalnızca yangın çıkmadığını, göz göre göre bir katliam yaşandığını söyledi. Kotan, "Otelin sahipleri ve yöneticileri bu binayı avuçlarının içi gibi tanıyordu. Yangın riskini, güvenlik açıklarını, eksik yangın tüplerini, olmayan yangın merdivenlerini, yıllardır bakımı yapılmayan sistemleri biliyorlardı. Bir yangın çıkarsa burada insanlar öleceğini biliyorlardı. Yine de hiçbir önlem almadılar. Ne yazık ki yangın sırasında bile Grand Kartal otelin sahipleri, yöneticileri ve çalışanları hiçbir şey yapmadı. Ne bir uyarı verdiler, ne bir alarm sistemi devreye girdi. Misafirler tek bir kelimeyle tek bir bile uyandırılmadı. Onlar arabalarını kurtarmaya giderken, bizim canlarımız içeride dumandan boğuluyordu. Bizim sevdiklerimiz ölümden ölüm beğenirken otel sahipleri çoktan karşı otele geçmiş, meyvelerini yiyorlardı. Bu nasıl bir umursamazlık? Nasıl bir merhametsizlik? Nasıl bir vicdansızlıktır? Biz her şeyi takip ettik, ediyoruz" dedi.
"O gece 78 can yitirdik, 36’sı çocuktu"
Kotan, açıklamasına şöyle devam etti:
"Artık tek bir beklentimiz var. Yargılama süreci şeffaflıkla yürütülsün ve tüm gerçekler gün ışığına çıksın. Biz bugün burada, bu katliamda sorumluluğu bulunan herkesin ve her kurumun hesap vermesini talep ediyoruz. O gece 78 can yitirdik, 36’sı çocuktu. Ölenlerin yaş ortalaması yalnızca 27,5’tu. Hayatlarının daha başındaydılar. Onlar yeni bir yüzyıla umut atmış bir kuşağın temsilcileriydi. Biz çocuklarımızı, kardeşlerimizi, torunlarımızı geleceğe hazırlıyorduk, mezara değil. Onların öldüğü yer bir savaş alanı değildi, bir tatil oteliydi. Sabah kayak yapacaklardı ama sabaha ulaşamadılar çünkü o binada bulunanlar ve o binaya göz yumanlar kendi keyifleri ve maddi çıkarları uğruna bu ülkenin gençlerini, çocuklarını bile bile ölüme terk ettiler. Biz buradayız. Yasımızı bir kenara koyduk. Canlarımız için dimdik ayaktayız. Susmayın. Kim susarsa, kim geri durursa bu katliama ortak olur. Bu dava sadece bir adalet arayışı değil, bir insanlık sınavıdır. Kartalkaya’da sadece canlar değil, güven duygusu da yanıp kül oldu ama biz bu türlerden adaletin ateşini yakacağız, evlatlarımız için insanlık için bu ülkenin onuru için."