Kızılay Genel Başkanı Yılmaz: "Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artıyor"
Kızılay Genel Başkanı Yılmaz: "Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artıyor"
Kızılay Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz, Kızılay’a gerçekleştirilen bağışların her sene giderek arttığına vurgu yaparak, "Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artıyor" dedi.
Kızılay Genel Başkanı Yılmaz, Ankara’da bulunan basın kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Burada konuşan Yılmaz, Kızılay’ın 105’inci Genel Kurulunda Genel Başkanlığa yeniden seçilmesinin ardından gelecek 3 yıl boyunca Kızılay’ın yeni hedeflerini ve vizyonunu anlattı.
Genel Başkan Yılmaz, şu anda yıllık 3 milyon kan torbası miktarınca kan topladıklarını dile getirerek, toplanan kanın 4 laboratuvarda analiz edilebildiğini ve bu dört laboratuvarda NAT ve ELİSA gibi pahalı testlerin de yapılabildiğini söyledi.
"2025-2028 yılında odaklanacağımız ana noktalardan bir tanesi eğitim olacak"
Gelecek üç sene için çok ciddi stratejik plan çalışması yaptıklarını dile getiren Yılmaz, "Koyduğumuz hedeflerden bir tanesi 2025 yılında dört buçuk milyon kişiye kendi hayatlarında daha güvenli yaşamaları ile alakalı eğitim vermekti. Bugün geldiğimiz noktada 1 milyon 996 bine ulaşmış durumdayız. Dolayısıyla biz bir alana odaklandığımız zaman aslında gerçekten çok ciddi fark oluşturabiliyoruz. Bizim de bundan sonra, 2025-2028 yılında odaklanacağımız ana noktalardan bir tanesi eğitim olacak. Çünkü bizler toplum eğitimlerini toplumun içinden çıkan, toplum tarafından sahiplendirilen, sahiplenilen kurumlardan yapılması gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu.
"Aşevlerini 3 senede 91 çıkartmayı hedefliyoruz"
Gelecek 3 yıl içerisinde Kızılay şubelerini daha da ön plana çıkarmak istediklerini dile getiren Yılmaz, "Şubelerin sabit hizmet noktalarını artırarak, şubelerin her alanda her şeyi yapması değil, iki tane temel alanda bütün şubelerin donanımlı hale gelmesiyle alakalı bir stratejik hedef koyduk. Nedir bu iki temel hedef? Bir tanesi aşevleri. Şu anda 46 tane aşevimiz var. Neden aşevini bir temel hedef olarak koyuyoruz? Devletin bize verdiği afetteki ana sorumluluk alanı beslenme. Dolayısıyla biz beslenme kapasitemizi ne kadar artırırsak afet döneminde çok hızlı bir şekilde bunu mobilize etmemiz çok çok daha kolay olacak. İkincisi ise özellikle bugünün Türkiye’sinde hepimiz biliyoruz ki doğurganlık oranları çok ciddi alarm veriyor ve giderek bir taraftan sağlık sistemimizin de tedavilerin oranına olanaklarına erişmeyi artırması nedeniyle daha uzun yaşıyoruz. Ama bir taraftan da bugünün dünyasında gençlerin azaldığı, yaşlıların arttığı bir dünyada tek başına yaşayan, huzurevine de gitmek istemeyen ama kalkıp yemek pişirmekte zorlanan çok miktarda büyüğümüz, yaşlımız var evde. Biz bir ana hedef olarak, o evlerinde tek başına yaşayan yaşlılarımıza sahip çıkacak şekilde bir kampanya başlattık. İkinci büyük hedefimiz aşevlerini üç senede 81 ilde 91’e çıkartmak. Bu biraz daha hızlı olacak gibi görünüyor" diye konuştu.
"Hedefimiz Kızılay butiklerini yıl sonuna kadar daha görünür kılmak"
Kızılay butiklerinin hedefler doğrultusunda üçüncü ana fonksiyon olacağını söyleyen Yılmaz, "Şu anda bizler zaten Türkiye’nin dört bir tarafında kıyafet anlamında hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Çünkü Türkiye bir tekstil ülkesi ve bizim tekstilcilerimiz ayni bağış olarak zaten kışın palto gönderiyorlar, bot gönderiyorlar, işte yazın yazlık kıyafetleri gönderiyorlar. Bayram zamanında bayramlık gönderiyorlar. Bizim 2025 yılının sonuna kadar hedefimiz Kızılay butiklerini standardize etmek ve daha görünür kılma" ifadelerini kullandı.
Yerli üretim hedefleri
Türkiye’nin güvenli kan teminini garantiye almak adına harekete geçtiklerini vurgulayan Genel Başkan Yılmaz, "Kan torbasını biz şu anda Fransa’dan alıyoruz. Yarın başka bir kriz olsa bir nedenle ve biz kan torbasını alamaz hale gelsek Kızılay olarak, Türkiye’deki sağlık sisteminin durması anlamına geliyor. Ameliyatların yapılamaması, yaralıların tedavi edilememesi anlamına geliyor. O nedenle bizler sessiz sedasız Silivri’de temelimizi attık. Şu anda üçüncü katı bitti. Kaba inşaat bitti diyebiliriz. Şimdi içindeki makineler yerleşecek. Gelecek sene ocak-şubat gibi tamamen bitmiş olacak, bu sefer validasyon ve ruhsatlandırma sürecine başlayacak. Bu validasyon ve ruhsatlandırma 12 ila 18 ay sürüyor. Biz biraz daha erken başlayıp onu gelecek senenin içinde kan torbalarımızın tamamını kendimizin ürettiği ve her ne olursa olsun biz kan torbamız olduktan sonra artık kendimiz bunu yapabiliriz dediğimiz bir yöne dönüştürmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Yılmaz, kandan elde edilen kritik ilaçların üretimine de önem verdiklerini ifade ederek, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu plazma fraksiyonasyonu tesisini Türkiye’ye kurmaya başladıklarını söyledi.
Yılmaz, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kurban Bayramı etlerinin de Kurban Bayramı’nda Gazze’ye gönderileceği söylemi hatırlatılan Yılmaz, bu çerçevede sorulan soruya "Soğuk zincir gerekiyor ve içeride de buzdolabının olmadığını biliyoruz. Çünkü elektrik yok. Herhangi bir kurbanın içeriye taze et olarak götürülmesi mümkün değil. Dolayısıyla burada ayrı bir çözüme ihtiyacımız var. Ve bizim Kızılay olarak zaten ’kurban bereketini yıl boyu yaşatıyorsan’ diye başlattığımız bir kampanyadır bu. Ve senelerdir biz konserveye dönüştürürüz kurban etlerini. Yani alırız, ilk önce bunlar kavrulur. Pişmiş hale getirilir. Sonra su eklenir. Biraz standart olarak yağ eklenir. Sonra sterilize edilir ve üç senelik raf ömrü kazanır. Biz Türkiye’de yapabildiğimiz bu işlemle Türkiye’nin dört bir tarafında ne zaman bir gıda kolisi götürsek iki tane de kurban konservesi koyarız. Böylelikle içine protein eklemiş oluruz. Aslında bizim Gazze’deki farkımız buradan geliyor" diye konuştu.
Yılmaz, geçen seneki Kurban Bayramı’nda konserveye çevrilen kurbanlıkları ise bu sene Ramazan’ın başındaki ateşkeste Gazze’ye sokabildiklerini belirtti.
"Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artıyor"
Yılmaz, Kızılay’a yapılan bağışların her sene arttığının altını çizerek, "Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artarak gidiyor. Şimdi özel şirketlerle alakalı bağışlarda şöyle bir şey oluyor. Kim ne üretiyorsa onu bağışlıyor aslında bize. Örneğin bizim aşevlerimizde diyelim ki baklagil gerekiyor. Biz baklagili genelde satın almıyoruz. Çünkü baklagil üreten her kim varsa diyor ki ben un bağışlayacağım. Biri diyor ben mercimek bağışlayacağım. Kıyafet dediğimiz gibi ayni bağış olarak geliyor. Dolayısıyla biz de nakit bağışın yanında, ayni bağış da çok fazla. Bu ayni bağış bizi çok güçlü kılıyor. Örneğin Suriye’nin kuzeyinde çok ciddi operasyon yürütmeye devam ediyoruz. Orada 4 milyon kişiye neredeyse katkı vermeye devam ediyoruz. Ama nakdi bağış hemen hemen hiç yok. Gazze’ye geliyor ama Suriye’ye nakdi bağış gelmiyor. Ama ayni bağış çok geliyor. Dolayısıyla bağışlar ayni ve nakdi bağışın toplamı şeklinde gidiyor" ifadelerine yer verdi.
Kızılay’ın yurt dışında birçok kuruluşla ortak proje gerçekleştirdiğinin hatırlatılması ve ABD Başkanı Donald Trump’ın aldığı birtakım fon kesintisi kararının sorulması üzerine Genel Başkan Yılmaz, Kızılay olarak bu kararlardan etkilenilecek büyük bir durum olmadığını kaydetti.
"Afet döneminde yatırım grubunun kendi kanatlarıyla uçma özelliğini tamamen sınırladık"
Yılmaz, 2023 Mayıs ayından sonra toplum nezdinde Kızılay’a duyulan güvenin azalması iddialarına ilişkin ise, özellikle 6 Şubat depremlerinin ardından sorunlar oluştuğunu ve ister istemez insanların hayal kırıklığına uğradığını kaydetti. Yılmaz, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Bizim o dönemde yaşananlarla alakalı aslında sözle değil icraatla konuşmamız gerekiyor. İcraat da aslında, yaptığımız ve insanlara verdiğimiz çok önemli bir mesaj var ki biz afet dönemiyle alakalı, yatırım tarafını da aynı dernek tarafı gibi herhangi bir afet döneminde ellerinde olan herhangi bir şeyin Kızılay dışına çıkmasını dernek kararına bağladık. Ve bu yönetim kurulu kararından sonra şu anlama geliyor. Bize sormadan insani yardım malzemelerinden herhangi birini afet döneminde herhangi bir yere veremezler. Dolayısıyla bizim burada önemli olan, dernek tarafı 157 yaşında. 157 yaşında derneğin 157 yıllık bir kurum hafızası var. Bu kurum hafızası ister istemez refleks olarak bile aslında bu tarz hataların önüne geçebiliyor. Ama bir yatırım grubunu iyi niyetle de kursanız, yatırım grubunu kurarken eğer afetle alakalı yetkilerinde bir kısıtlama yapmadıysanız, afet döneminde onların yaptıkları bir hata sizin dernekte hem de en ihtiyaç duyduğunuz o güven damarına zarar verebiliyor. Yani şu anda o olayla alakalı hiçbir çalışan yatırım grubunda çalışmıyor. Tamamı artık burada değiller. Onun dışında da afet döneminde yatırım grubunun kendi kanatlarıyla uçma özelliğini tamamen sınırladık ve dernek yönetimine aldık."