’Kerkük’te nüfus sayımı üzerinden Türk varlığına darbe girişimi’
’Kerkük’te nüfus sayımı üzerinden Türk varlığına darbe girişimi’
Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Türk tarihi ve kültürü açısından çok önemli bir şehir olan Kerkük’ün içerisinde barındırdığı Türkmen nüfusu ile günümüzde de Türk milleti açısından kıymetini muhafaza ettiğini anlattı.
Kerkük’te yaşanan her gelişmenin Türk devletini yakından ilgilendiren nitelikte olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Savaş Eğilmez, "Buna karşılık bölgedeki küresel güçler, terör örgütü PKK gibi piyonları üzerinden, petrol zengini Kerkük’teki Türk varlığını etkisiz hale getirmek için birçok oyun kurguluyor. Bu oyunların sonuncusu da 20-21 Kasım’da gerçekleştirilen nüfus sayımıdır" şeklinde konuştu.
Kerkük’te nüfus sayımı
Eğilmez, Kerkük’te nüfus sayımı üzerinden Türk varlığına darbe girişiminde bulunulmak istediğini belirterek, "Irak Devleti, 37 yıl sonra, Kerkük’ü de içerisine alan genel nüfus sayımı yaptı. Ülkede her 10 yılda bir yapılması planlanan nüfus sayımı, ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003 yılından sonra düzenlenemedi. Bütçe, kalkınma projeleri, meclis ve vilayet meclisi sandalyeleri gibi birçok konuyu etkilemesi beklenen nüfus sayımı iki gün sürdü" dedi.
"Bölgedeki demografik yapı hızla değiştiriliyor"
ABD’nin desteği ile Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmeye çalışan taşeron gruplar için en önemli sorunun bölgedeki mevcut Türk ve Arap nüfusu olduğunu vurgulayan Eğilmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2003 yılından sonra 600 binden fazla Kürt, zorla Kerkük’e göç ettirilmiştir. ABD işgalinden önce yaklaşık 800 bin olan Kerkük nüfusu, bugün 1,5 milyonu geçmiş durumdadır. Bu yetmezmiş gibi bölgedeki birçok yerel kaynak, Kerkük’ün demografik yapısını bozmak için genel nüfus sayımı öncesi 260 bin kişinin kent dışından getirilip Kerkük nüfus kütüğüne yazdırıldığını ifade ediyor. Aynı kaynaklar Erbil ve Süleymaniye kentlerinden çok sayıda ailenin Kerkük’e getirildiğini tespit ettiklerini belirtiyor. Bölgedeki kaynaklar, sayımdan önceki günlerde, sistemli bir şekilde günde 50 ile 100 kişinin PKK terör örgütü mensuplarının bulunduğu Mahmur kampından Kerkük’e getirildiğini belirtiyor. Ayrıca Suriye ve İran’dan da faklı ırk ve mezhepten insanların Kerkük’e getirildiği kayıt altına alınmış durumda. Bölgedeki usulsüzlükler, sayım sırasında evlerde yapılan tespitlerle de somutlaştı. Sayım ekipleri, bir evde 94 erkek ve 3 kadınla karşılaşırken, başka bir evde de 88 kadın ve 6 erkeğin aynı çatı altında yaşadığı belirlendi. Bu gelişmeler, Kerkük’ün Türk kimliğine ve özgürce yaşama iradesine karşı doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Tabi ki bu faaliyetlerin temel amacı Kerkük’ün demografik yapısını bozmak, Kerkük’teki tarihi Türk varlığını sarsmak ve bir referandumun yolunu açmaktır. 1957 yılından sonra yapılan tüm nüfus sayımı ve Irak’ın demografik yapısına yönelik istatistiki çalışmalar, Irak’ta Türkmenlerin nüfusunun her durumda ve bütün oranlara göre 2 milyondan fazla olduğunu gösteriyor. 2001 yılında Irak’a yönelik yapılan nüfus çalışmalarına göre Türkmenlerin nüfusu, Irak nüfusunun yüzde 14 - yüzde 16’sını oluşturuyordu. Bu rakamlar günümüze oranlandığında, Türk nüfusunun rahatlıkla 2 milyonunun üzerinde olduğu ortaya çıkmaktadır.
Irak topraklarına ağırlıklı olarak 9.-11. yüzyıllarda topluca yerleşerek bölgeyi yurt edinen Türklerin, günümüzde Irak’ın orta, kuzey ve kuzeybatı bölgelerinde yaşadığını vurgulayan Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü, Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, daha sonra şöyle konuştu, “Türklerin yaşadığı Musul, Erbil, Kerkük, Selahattin, Diyala’da ve hatta Bağdat’ın içinde olan bir kaç mahallede, Türk dili konuşuluyor. Günümüze kadar kendi kültürlerini, gelenek ve göreneklerini koruyan Türkler, Türk dünyasının ay rılmaz bir parçasıdır. Kerkük, bünyesinde barındırdığı tarihi mirası, içerisinde yaşattığı Türk nüfusu ve 8.7 milyar varil kapasitesindeki petrol rezervleri ile Türk Devleti açısından vaz geçilmez bir öneme sahiptir. Türk Devleti, Türkmenlerin güvenliği ve Türkmen nüfusun yaşadığı bölgelerde istikrarın sağlanması yönünde dikkatli ve ısrarcı olmalıdır. Başka bir değişle Türkiye, Kerkük ve Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin hamisi durumunda olmalıdır.”