Tarih: 28.08.2024 09:35

İş dünyası odağına eğitim ve dijital dönüşümü aldı

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’de İş Dünyası dergisi Ağustos sayısı lansmanında TÜRKONFED ev sahipliğinde iş insanlarını bir araya getirdi.
Türkiye’de İş Dünyası dergisi Ağustos sayısı lansmanında TÜRKONFED ev sahipliğinde önemli iş insanlarını bir araya getirdi. Eğitim, dijital dönüşüm, yapay zekâ ve hibrit çalışma sistemi gibi güncel konuların masaya yatırıldığı buluşmada, katılımcılar iş dünyasının geleceği için önemli tespitlerde bulundu. TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, eğitimi önümüzdeki dönemde öncelikli gündem maddeleri arasında tuttuklarını belirtirken, iş dünyası temsilcileri de mesleki eğitimin önemine dikkat çekti.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye’de İş Dünyası dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak, Türk İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Türkiye’nin en yaygın iş insanı örgütlerinden biri olduğunu ifade ederek, “TÜRKONFED, kadın ve genç girişimciliğinde pozitif ayrımcılık yapan çok farklı bir sivil inisiyatif. Ev sahipliği için başkanıma çok teşekkür ediyorum. Türkiye’de İş Dünyası dergimizin bu sayısında ülkemizin sektörel trendlerini işledik. Otomotivden sağlığa, hazır giyimden aklınıza gelen bütün sektörlerin trendlerini sizler için araştırdık. Lansman yeri olarak özellikle de TÜRKONFED’i seçmemizin nedeni onların da trendleri çok yakından takip eden bir sivil inisiyatif olması. O anlamda belki de bu buluşma tam da bizim ana konumuzla örtüşür diye düşündük” dedi.
“Ana rota eğitim”
TÜRKONFED’in 26 kalkınma ajansı bölgesinde 26 federasyonu, 5 sektörel federasyonu ve uluslararası 365 derneğiyle, ülkenin hemen hemen her bölgesinde faaliyet gösteren Türk iş dünyasının çatı kuruluşu olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, “Kadın dernekleri açısından da Türkiye’nin en kapsamlı kuruluşlarından biriyiz. Çatımız altında 57 kadın derneği var. Her bölgede tematik olarak çalışan kadın derneklerimiz iş dünyasında kadına destek oluyor. Ayrıca bu yıl TÜRKONFED’in 20’nci yaşını kutluyoruz. Yönetim kurulumuzda Türkiye’nin yetiştirmiş olduğu çok değerli iş insanları var. TÜRKONFED olarak birçok konuda faaliyet gösteriyoruz. Özellikle son yıllarda çok konuşulan dünyanın ikiz dönüşüm diye kabul ettiği dijital ve yeşil dönüşümün yanına toplumsal dönüşümü de ekleyerek Türkiye’nin kalkınmasına katkı veriyoruz” dedi.
TÜRKONFED olarak eğitimi ve nitelikli çalışan konularını gündemlerinde tuttuklarını söyleyen Sönmez, “9 Mart Genel Kurulumuzda sloganımız şuydu: ‘Ana rota eğitim”. Eğitim Türkiye’nin gündeminde yer edinen çok önemli bir mesele olmakla birlikte iş dünyası için de çok önemli. Önümüzdeki üç yıl boyunca ana faaliyetlerimizin merkezine eğitimi almış bulunuyoruz. Bu kapsamda iş dünyasının gelişimine katkı sağlamak, sorunlarına çözüm üretmek, bir düşünce kuruluşu gibi politika üretme faaliyetlerimizin yanı sıra eğitim projelerini de desteklemeye gayret ediyoruz. Avrupa Birliği ile birlikte 100 gencimizi mesleki alanlarda geliştirerek işe yerleştirmeye yönelik bir projemiz var. İkinci bir proje olarak da bir kaynak kitabı üzerine çalışıyoruz. Bu kitapla birlikte Türkiye’de yer alan ortaöğretim seviyesindeki gençlerin çağdaş bir birey olmaları için eğitim vermeyi amaçlıyoruz” ifadelerinde kullandı.
Nitelikli eleman yetiştirme konusunun Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olduğunu söyleyen İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. İsrafil Kuralay, “İstanbul Ticaret Odası’nda da görev yaptığım dönemde her zaman en önemli gündemimiz kaliteli eleman arayışıydı. Bunun ana sebeplerinden bir tanesi eğitim. Özellikle mesleki eğitim konusu çok ihmal ettiğimiz, ilgilenmediğimiz, dikkate almadığımız ve çok laf edip az mesafe aldığımız konulardan bir tanesi. Ülke olarak çocuklarımızı tırnak içinde hep profesör olmaya yönlendiriyoruz ve kimse çocuğunun bir iş sahibi olmasını, meslek sahibi olmasını arzu etmiyor. Bu konuda hem ailelere hem eğitim kurumlarına hem de TÜRKONFED gibi kurumsal yapılara çok büyük görevler düşüyor. Mesleki eğitimi öteleyerek, sadece üniversite üzerinden eğitim alınabilir gibi garip bir algı var. Bana göre mesleki eğitimin ilk okuldan veya orta okuldan başlatılması gerekiyor. Elinde diploması olan ama hiçbir işe yaramayan mühendistense teknik liseyi bitirmiş elinde meslek olan bir elektronikçiye daha çok ihtiyacımız var” dedi.
İstanbul Sanayi Odası olarak eğitimin her kesime yayılmasına destek verdiklerini ve meslek liselerinin gelişmesine katkı sağladıklarını söyleyen İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Akar, “Çocuklarımızı daha eğitimli yetiştirmemiz lazım. Sanayi Odası olarak bu konuyla yakinen ilgileniyoruz. Bünyemizde sanat okullarının meslek eğitim merkezleri var. Aşağı yukarı 9 öğrencimiz var. Buradan çok faydalı ve eğitime katkı verebilecek işler çıkıyor. Öğrenciler haftanın dört günü çalışıyor ve bir gün de okula gidiyor. Projemizi meslek eğitim merkezi gibi düşünebilirsiniz. Biz bu çalışmamızla aslında lise eğitimini tamamlamamış insanlara bir nevi meslek lisesi eğitimi veriyoruz. Öğrencilerimiz bu eğitimleri aldıktan sonra üniversiteler bile kazanabiliyor” şeklinde konuştu.
“Evden çalışma sadakatsizlik getiriyor”
Uzaktan çalışma biçiminin iş dünyasını çok büyük tehlikelere sürüklediğini ifade eden Reklamverenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Pura, “Bu çalışma biçimi işverenlerin çalışanlara, çalışanların da işverenlere karşılıklı sadakatsizliğini getiriyor. Dokunmadığınız, konuşmadığınız, bakışmadığınız insanlarla nasıl bir ekip olabilirsiniz? Nasıl duygusal zekânızı değerlendirebilirsiniz? Bazı sektörlerdeki şirketler pandemi döneminde evden çalışma izni verdikleri çalışanlarını tekrardan şirkete çağırdıklarında başarılı olamıyorlar. O insanların tekrar iş yerine gelmesi mümkün değil. Uluslararası şirketler içinde çok önemli olan başka bir sorun ise haftalık izin konusu. İki-üç gün olarak ayarlanan haftalık izinler bir güne düşürülmek istendiğinde kimse buna yanıt vermiyor. Çünkü çalışanlarda öyle bir rahatlık oluştu. Bu sefer de şirketler verimsizliğin hesabını yapmaya başladı. Bu büyük bir tehlike. Bunun çözümünü bulmak gerekir. İkincisi ise tüm dünyanın gündemi olan yapay zekâ gelişmeleri. Yapay zekâ sistemlerinin birbiriyle iletişim halinde olup kendi başlarına kararlar verecekleri bir ortamın oluşacağını düşünüyorum. Belki de o ortamlarda insan faktörüne ihtiyaç duyulmayacağı gibi bir durum söz konusu olacak” dedi.
Arnica’nın kadın çalışan oranının yüksek olduğunu ve şirketin sanayi işletmesindeki yorucu işlerin kadınlar tarafından başarıyla gerçekleştiğini dile getiren Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer, “Firmamızın sanayi işletmesinde kadın çalışan oranı yüzde 70. Tüm motor hatları, plastik enjeksiyon ve kalıphanenin büyük bir çoğunluğu kadın çalışanlarımızın ellerinde. Türkiye’de İş Dünyası dergisine daha önceden verdiğimiz röportajlarda kadının iş hayatında daha fazla ne kadar yer alabileceğine vurgu yapmıştım. O röportajda da belirttiğim gibi kurumumuzdaki çalışanlar izin istediğinde sebebini sormuyoruz. Çünkü büyük ihtimalle çocuklarına bakmak için izin istiyorlar. İzin isteklerinin sebebini sorgularken konuyu cinsiyet temeline dayandırırsanız büyük sorunlar yaşayabiliyorsunuz” dedi.
“Yapay zekâ sanayi devrimidir”
Türkiye’nin dijitalleşme süreci ve şirketlerin hibrit çalışma düzenine geçişiyle ilgili açıklamalarda bulunan Yenasoft Yazılım Kurucusu ve CEO’su Cem Şirolu, “Biz aşağı yukarı 3-4 senedir dijital dönüşümle alakalı müşterilerimiz için seminerler organize ediyoruz. Türkiye, yapay zekâ konusunda rekabetçi bir konumda bulunmak istiyorsa mecburen bu dijital dönüşüme ayak uydurmak zorunda. İleriki dönemlerde dijitalleşemeyen hiçbir ülke ayakta kalamayacak. Dijitalleşmenin getirilerinden biri de hibrit çalışma sistemi oldu. Bu sistemin doğru çalışabilmesi biraz da uygulanan coğrafyalardaki insanların kültürleriyle alakalı. Danışmanlık verdiğimiz şirketlerdeki bazı yöneticiler hibrit sistemine karşıyken bazıları ise bu sisteme biraz daha ılıman bakıyor. Bizim işlerimiz çoğunlukla bilgisayarlardan halledilebildiği için hibrit sistem bizlerce çok uygun bir çalışma düzeni” şeklinde konuştu.
Yapay zekânın etkilerinin 2033 yılından sonra daha da yakından gözlemlenebileceğini söyleyen Şirolu “Ben yapay zekâyı bir sanayi devrimi olarak görüyorum. Dijitalleşmemiş bir firmanın yapay zekâdan destek alabilme ihtimali yok. Gelişimin en büyük anahtarı yapay zekâ ve dijitalleşmedir. Türkiye’de İş Dünyası dergisiyle de bu konuya çok ayrıntılı bir şekilde ışık tuttuk” ifadelerini kullandı.
"Almanya’nın en büyük sorunu kalifiye eleman"
Ülkemizde konuşulan sorunların sadece bizim değil, dünyanın da ortak problemleri olduğunu savunan NRW.Global Business Türkiye Temsilcilik Müdürü Dr. Adem Akkaya, “Problemlerimizin benzer olması dünya ile aynı seviyeye geldiğimizin bir kanıtı. Biz artık Kuzey Ren-Vestfalya’ya teknoloji firmalarını çağırıyoruz. Yapay zekâ, siber güvenlik, tıp teknolojileri, endüstri 4.0, dijital dönüşüm ve hidrojen gibi konularla ilgilenen firmalar Kuzey Ren-Vestfalya’ya geliyor. İki ülkenin artık ne kadar yakınlaştığı da bir gerçek. Şehrin en önemli sorunu ise kalifiye eleman. Türkiye’den Almanya’ya gelen kalifiye eleman sayısını nasıl artırabiliriz diye düşünüyoruz. Ülkemizde ve Almanya’da fark edileceği üzere nüfus artış oranı git gide düşüyor. Kalifiye elaman azlığının en büyük sebeplerinden biri de bu durum. Bu eksikliği giderme konusunda da yapay zekânın bizlere yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Çalışmalarımda ve araştırmalarımda yapay zekâ teknolojisini sık sık kullanıyorum” dedi.
“Üç milyon insanı temsil ediyoruz”
Türkiye’nin en genç kadın esnaf odası başkanı olarak tarihe geçtiğini ve bağlı olduğu kurumun 3 milyon insanı temsil ettiğini vurgulayan İstanbul Reklamcılar Esnaf Odası Başkanı Gülay Şele, “İstanbul Esnaf Odalar Birliği’ne bağlı 255 bin esnafımız var ve aileleri ile birlikte 3 milyon vatandaşımızı temsil ediyoruz. Sadece eğitimsiz insanların esnaf odalarına üye oluyor gibi bir algı var. Fakat odalarımızda durum çok farklı. Bünyemizde 10 milyon TL cirolu esnaflarımız var. Türkiye’de esnaf kavramının net bir karşılığı olmadığı için iş insanlarımız genelde İstanbul Ticaret Odasına üye oluyor. Bu durumun engellenmesi adına da bir yasa çıkarıldı. Eskiden şahıs şirketi kuran kişiler ticaret odasına üye olabiliyordu fakat bu durum değişti. Artık sadece esnaf odasına üye olabiliyorsunuz. Dolayısıyla kazandığınız yere yatırım yapmalısınız ki esnaf odaları büyüsün” şeklinde konuştu.
İstanbul Reklamcılar Esnaf Odası’nın medyada çok fazla yer almadığını ve bununla ilgili çalışmalar başlattıklarını söyleyen Şele, “Öncelikle Esnaf Odası’nın reklamlarını yapmaya başladık ve “Esnaflar Dijitalleşiyor” adında bir projeyi hayata geçirdik. Bu projeyle birlikte toplamda 2 milyon kişiyi dijitalleştirdik. Sosyal medya dinamiklerine hâkim olmayan esnaflarımız kendilerini sanal ortamda oldukça geliştirdi. Dolayısıyla ülkemizde bir şeylerin değişmesini istiyorsak en küçük şeylerden başlamalıyız. Şikâyet etmek bizlerin yapısında var ama bence şikâyet etmek yerine neleri değiştirebileceğimizi öğrenmeliyiz” dedi.
Türkiye’de İş Dünyası dergisini yakından takip ettiğini söyleyen ve KOBİ’lerin global arenada nasıl yer alabileceği ile ilgili açıklamalarda buluan DEİK/Türkiye-Tacikistan İş Konseyi Başkanı Cihangir Fikri Saatçioğlu, “Öncelikle KOBİ’lerin dünyaya açılabilmesi konusunda Tacikistan İş Konseyi olarak çok hummalı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Özellikle KOSGEB ile birlikte Tacikistan’a 1500’e yakın ihracı olmamış ürünlerin envanterini çıkararak KOSGEB destekleriyle Anadolu’nun birçok coğrafyasındaki Türk firmalarından bu ürünleri temin ettik. TÜRKONFED’in bizlere sunacağı katkılarla da Türk firmalarının Tacikistan’a ticaretini artıracağız” dedi.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-F0G61HQYBB