İngiltere, Fransa ve Almanya dahil 22 ülkeden İsrail’e Gazze’ye yardımların yeniden başlamasına derhal izin verme çağrısı

İngiltere, Fransa ve Almanya dahil 22 ülkeden İsrail’e Gazze’ye yardımların yeniden başlamasına derhal izin verme çağrısı

İngiltere, Fransa ve Almanya dahil 22 ülkeden İsrail’e Gazze’ye yardımların yeniden başlamasına derhal izin verme çağrısı

İngiltere, Fransa ve Almanya’nın da aralarında bulunduğu 22 ülke, İsrail’e Gazze’ye yardımların bütünüyle yeniden başlamasına derhal izin verme çağrısı yaptı. İngiltere, Fransa ve Kanada hükümetleri ise ayrı bir ortak açıklama yayınlayarak, İsrail’in Gazze’ye saldırıları durdurmaması ve insani yardım ablukasını kaldırmaması halinde "somut adım atma" tehdidinde bulundu.
İngiltere, Fransa ve Almanya’nın da aralarında bulunduğu 22 ülkenin dışişleri bakanları ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, İsrail’e Gazze’ye yardımların bütünüyle yeniden başlamasına derhal izin verme çağrısı yaptı. Japonya, Yeni Zelanda ve Avustralya’nın da aralarında yer aldığı 22 ülke ve AB, yaptıkları ortak açıklamada, "Yardımların sınırlı ölçüde yeniden başladığına dair bazı işaretler bulunduğunu kabul ediyoruz fakat İsrail, iki aydan fazla bir süre boyunca Gazze’ye insani yardım girişini engellemiştir. Gıda, ilaç ve temel ihtiyaç malzemeleri tükendi. Halk, açlıkla karşı karşıya. Gazze halkı, şiddetle ihtiyaç duyduğu yardımları almalı" ifadelerini kullandı.
Ortak açıklamada İsrail’in Gazze’ye yardım dağıtım sistemini değiştirme planları şiddetle reddedilerek, "İsrail güvenlik kabinesinin, Gazze’ye yardım ulaştırılması için yeni bir modeli onayladığı bildiriliyor. Ancak BM ve insani yardım ortaklarımız, bu modeli desteklemiyor. Bu kuruluşlar, insani ilkelerin tam anlamıyla gözetilmediği hiçbir düzenlemenin parçası olmayacaklarını açık bir şekilde ifade ettiler. İnsani ilkeler, dünyanın her yerindeki çatışmalarda önemlidir ve her savaş bölgesinde tutarlı bir şekilde uygulanmalıdır" denildi.
İsrail’in önerdiği yardım dağıtım modelinin BM ve güvenilir ortaklarının rolünü zayıflattığı ve insani yardımı siyasi ve askeri hedeflerle ilişkilendirdiği ifade edilen açıklamada, "İnsani yardım hiçbir zaman siyasallaştırılmamalı, Filistin toprakları küçültülmemeli ve herhangi bir demografik değişime maruz bırakılmamalıdır" denildi.
Açıklamada, "İnsani yardım bağışçıları olarak İsrail hükümetine iki net mesajımız var: Gazze’ye yardımların tamamen yeniden başlamasına derhal izin verin ve BM ile insani yardım kuruluşlarının hayat kurtarmak, acıları hafifletmek ve insan onurunu korumak için bağımsız ve tarafsız bir şekilde çalışmalarına olanak sağlayın" denildi.
Açıklamaya Avustralya, Kanada, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, Slovenya, İspanya, İsveç ve İngiltere dışişleri bakanları ile AB Yüksek Temsilcisi Kallas, AB Komisyonunun Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Hadja Lahbib ve AB Komisyonunun Akdeniz’den Sorumlu Üyesi Dubravka Suica da imza attı. Ortak açıklama, Birleşmiş Milletler’in Gazze’ye yalnızca dokuz yardım kamyonunun girişine izin verildiğini bildirmesi ve bu durumu "Bu, bölgedeki insani kriz karşısında denizde bir damla" şeklinde nitelendirmesinin ardından yapıldı.

İngiltere, Fransa ve Kanada’dan İsrail’e "somut adım" tehdidi
İngiltere, Fransa ve Kanada ise, 22 ülkenin dışişleri bakanları tarafından yayınlanan açıklamaya paralel olarak başka bir ortak açıklama yayınladı. Üç ülke, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını kınadı ve İsrail’in yeniden başlattığı saldırıları durdurmaması ve insani yardımlara uyguladığı ablukayı kaldırmaması halinde "ilave somut adımlar" atacaklarını açıkladı. Gazze ve Batı Şeria’daki duruma ilişkin olarak yayınlanan ortak açıklamada, "İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonlarını genişletmesini şiddetle reddediyoruz. Gazze’de insanların yaşadığı acı, tahammül edilemez seviyeye ulaştı. İsrail’in dün Gazze’ye temel düzeyde gıda girişine izin vereceğini açıklaması kesinlikle yetersizdir. İsrail hükümetine Gazze’deki operasyonlarını derhal durdurması ve insani yardımların Gazze’ye girişine derhal izin vermesi çağrısında bulunuyoruz" denildi.
Hamas’a da 7 Ekim’den bu yana tutulan esirlerin derhal serbest bırakılması çağrısı yapılan açıklamada, İsrail’in 7 Ekim’deki saldırının ardından kendisini savunma hakkını her zaman desteklediklerini fakat mevcut uygulamanın kesinlikle ölçüsüz olduğu ifade edildi. Açıklamada, "İsrail hükümetinin sivillere yönelik temel insani yardımı reddetmesi kabul edilemez ve uluslararası insancıl hukukun ihlali riskini taşır. İsrail hükümetinin bazı üyeleri tarafından yakın zamanda kullanılan ve Gazze’deki yıkım nedeniyle sivillerin yer değiştirmek zorunda kalacaklarını öne süren iğrenç ifadeleri kınıyoruz. Kalıcı bir şekilde zorla yerinden etme, uluslararası insancıl hukukun açık bir şekilde ihlalidir" denildi.
Açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümetin böylesine vahim adımlar atarken bu olanları izlemekle yetinilmeyeceği kaydedilerek, "Eğer İsrail yeniden başlatılan askeri operasyonları durdurmaz ve insani yardımlara yönelik kısıtlamaları kaldırmazsa, buna karşılık olarak ilave somut adımlar atacağız" denildi.
İngiltere, Fransa ve Kanada’nın Batı Şeria’daki İsrailli yerleşimlerin genişletilmesine yönelik her türlü teşebbüse de karşı oldukları vurgulanan açıklamada, "İsrail, yasa dışı olan ve Filistin devletinin sürdürülebilirliğini ve hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin güvenliğini tehlikeye atan yerleşim faaliyetlerini durdurmalıdır. Bu konuda, hedeflere yönelik yaptırımlar dahil olmak üzere ilave adımlar atmaktan çekinmeyeceğiz" denildi.
ABD, Katar ve Mısır’ın Gazze’de derhal bir ateşkes sağlanmasına yönelik çabalarına da destek verilen açıklamada, böyle bir ateşkesin geriye kalan rehinelerin serbest bırakılması, Gazze’deki sivillerin acılarının hafifletilmesi, Hamas’ın Gazze üzerindeki kontrolünün sona erdirilmesi ve iki devletli çözümün yolunun açılması için büyük bir umut sunduğu kaydedildi. Açıklamada, "Bu, hem İsraillilerin hem Filistinlilerin hak ettiği kalıcı barış ve güvenliği sağlamanın ve bölgedeki uzun vadeli istikrarı teminat altına almanın tek yoludur" denildi.
Ortak açıklamada ayrıca üç ülkenin Filistin yönetimi, İsrail ve ABD ile birlikte Arap Planı temelinde Gazze’nin geleceğine ilişkin uzlaşıyı tamamlama yönünde çalışmaya devam edecekleri bildirildi. Açıklamada, "Haziran ayında Birleşmiş Milletler’de yapılacak olan Yüksek Düzeyli İki Devletli Çözüm Konferansı’nın bu hedef doğrultusunda uluslararası bir uzlaşı oluşturmadaki önemli rolünü teyit ediyoruz. Filistin devletinin tanınmasının iki devletli çözüme ulaşılmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz ve bu konuda diğerleriyle iş birliği yapmaya hazırız" denildi.