Emine Erdoğan, Vatikan’da "Dünya 5’ten büyüktür" mesajı verdi

3.07.2025 16:51:48

Emine Erdoğan, Vatikan’da "Dünya 5’ten büyüktür" mesajı verdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Vatikan’da katıldığı konferansta "Dünya 5’ten büyüktür" mesajının dünyanın ’geride kalmış’ mazlumlarının manifestosu ve büyük bir küresel adalet çağrısı olduğunu söyledi.
Emine Erdoğan, Vatikan’daki Papalık Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde "Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çok Taraflılık" başlığıyla düzenlenen konferansa katıldı. Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı Başkanı Prof. Jeffrey Sachs, Vatikan’dan Kardinal Peter Turkson, Rahibe Helen Alfrod, BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Miguel Angel Moratinos’un aralarında olduğu pek çok önemli konuğun yer aldığı konferansta çok taraflılık, çok kutupluluk, BM reformu ve küresel vatandaşlık gibi konular ele alındı. Konferansın "Küresel Vatandaşlık için Çok Taraflılık" başlıklı panelinde bir konuşma yapan Emine Erdoğan, insanlığın tüm renkleri ve sesleriyle daha güçlü olduğuna inanan seçkin bir toplulukla buluşmaktan memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

"Bizim inancımızda insan insana emanettir"
İnsanlığın büyük bir aile olduğunu ifade eden Erdoğan, "Hepimiz, yeryüzü sofrasının etrafında toplanmış büyük bir insanlık ailesinin mensuplarıyız. O yüzden dünyaya ortak evimiz diyoruz. Tıpkı Hz. Mevlana’nın ’Gök kubbe evim, insanlık ailem’ dediği gibi. Farklı ırklarımız, dillerimiz, kültürlerimiz ve inançlarımız, ortaya muhteşem bir mozaik çıkarıyor. Dünya bu sayede daha anlamlı ve yaşanılır bir yer haline geliyor. Bizim inancımızda insan insana emanettir" dedi.
Bir aileyi aile yapanın tüm üyelerinin birbirine olan sevgisi, bağlılığı ve birbirinin haklarını gözetmesi olduğunu aktaran Erdoğan, "Oysa 21. yüzyılın ilk çeyreğinde geldiğimiz noktaya baktığımızda insanlık ailesinin alarm verdiğini görüyoruz. Sayısı 150 milyonu geçen yetim çocuk. Afrika’da ağır kronik açlıkla hayattan kopan 32 milyon can. Dünya nüfusunun sadece yüzde 1’i toplam küresel servetin yarısına sahipken, günde 5 buçuk dolardan az bir gelirle yaşam savaşı veren 3 milyar insan. Eğitim hakkına kavuşamayan 244 milyon çocuk. Yaklaşık 70 milyon yerinden edilmiş mülteci. Yersiz yurtsuz, işsiz, okulsuz, doktorsuz, pasaportsuz, artık ümit edebilme gücünü yitirmiş 10 milyon insan. Gazze’de ölen ve isimleri bin 516 sayfalık bir ölüm raporu listesini dolduran kadınlar, erkekler, çocuklar ve yok olan aileler. Bu raporun 27 sayfasında yer alan henüz birinci yaş günü kutlanmamış bebekler" diye konuştu.

"İnsanlık ailesini ayağa kaldıracak yeni çözümlere ihtiyacımız var"
İnsanlığı büyük bir tüketim kitlesine dönüştüren ’kullan-at’ merkezli anlayışı da eleştiren Erdoğan, "İşte bunlar, bize müreffeh bir dünya vaadeden sistemlerin bozulduğunun belirtileridir. Mevcut anlayışlarla ve her denendiğinde insanlığı yarı yolda bırakan bir düzenle adil bir dünya inşa etmemiz mümkün görünmüyor. O halde insanlık ailesini ayağa kaldıracak yeni çözümlere ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, Türkiye olarak dünyaya Anadolu’nun irfan penceresinden baktıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
"İnsanlığa, asırlara yayılan tarihsel deneyimimizin rehberliğiyle yaklaşıyoruz. Mesela, Suriye savaşının ilk gününden itibaren ülkemizin ve kalplerimizin kapılarını komşularımıza açtık. Zira Anadolu’da kurulan her sofrada Tanrı misafirinin yeri ayrılmıştır, hazırdır. Bugün hala 4 milyona yakın mülteciyi ülkemizde ağırlamaya devam ediyoruz. Kimseyi gitmeye zorlamıyor, ülkelerine dönmek isteyenlere gönüllü, güvenli ve onurlu bir geri dönüş imkanı sağlıyoruz. Gayrisafi milli hasılasına göre dünyanın en cömert ülkesiyiz. Çünkü ‘bir mumun diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmediğine’ şahidiz."

"Türkiye’nin yardım eli dünyanın dört bir yanına uzanıyor"
Türkiye’nin insanı merkeze alan bir devlet geleneği olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, "O yüzden bizden binlerce kilometre uzakta akan gözyaşlarının sesini işitebiliyoruz. Türkiye’nin yardım elini din, dil, ırk, bölge ayrımı gözetmeksizin Myanmar’dan Somali’ye, Yemen’den Ukrayna’ya kadar dünyanın dört bir yanına uzattık. Çünkü Anadolu, farklı seslerin muhteşem bir insanlık şarkısına dönüştüğü kadim bir yurttur. Ve biz bu yurdun toprağından kardeşliği, ikliminden hoşgörüyü öğrendik" değerlendirmesinde bulundu.

"Küresel vatandaşlığa yeni bir anlam kazandırmalıyız"
Emine Erdoğan, Anadolu’da Hıristiyanlar, Müslümanlar, Musevilerin, farklı etnik kökenden gelenlerin aynı mahallede kapı komşusu olduğuna işaret ederek, "Bu tecrübeyle biliyoruz ki dünyada hızla artan kutuplaşmanın, İslamofobi’nin ve nefret suçlarının temelinde çok kültürlülük erozyonu yatmaktadır. O nedenle küresel vatandaşlık söylemine dikkatle yaklaşmamız gerektiği düşüncesindeyim. Küresel vatandaşlık, farklılıkları bir potada eriten, insanları tek bir kimlikte toplamak isteyen bir anlayış olmamalıdır" diye konuştu.
Tek renkli ve tek sesli bir dünyanın insanlığın milyarlarca yıllık birikimini bir çırpıda kaybetmesi anlamına geleceğine dikkati çeken Erdoğan, "Halihazırda 7 bin dilin konuşulduğu dünyamızda ne yazık ki her hafta bir dil yeryüzünden siliniyor. Bu kayıp, tüm kültürlerin derinden etkilenmesi, benzersiz kimliklerin ve zenginliklerin yok olması demek. O nedenle küresel vatandaşlığa yeni bir anlam kazandırmalıyız" yorumunu yaptı.

Erdoğan, küresel vatandaşlık anlayışı için Mevlana’nın sözünü işaret etti
Mevlana’nın "Pergelin iğneli ayağı sabittir benim dinimde ama diğer ayağıyla 72 milleti dolaşırım" sözünü aktaran Erdoğan, "Bu metafor, küresel vatandaşlık anlayışının yeni yüzü olmalıdır. Yani, pergelin ayağını öz kimliğimize sabitleyip, diğer ayağıyla insanlığın refahı, huzuru ve barışı için çabalamalıyız. İnsanlığın acılarıyla hemhal olacak manevi bir yetkinliği yeniden kazanmalıyız. Ne zaman ki insanlığın kalbinin kendi göğsümüzde attığını hissederiz, o zaman küresel vatandaşlık gerçek anlamına kavuşmuş demektir" ifadelerini kullandı.

"Ülkeler çoklu krizlerle tek başlarına mücadele edemezler"
Emine Erdoğan, karşı karşıya kalınan küresel krizlerin dayanışma ve ortak aklın ne denli hayati olduğunu her geçen gün daha fazla gösterdiğini söyledi. Dünyada artık hiçbir sorunun yerel olmadığını belirten Erdoğan, "Ülkeler çoklu krizlerle tek başlarına mücadele edemezler. O nedenle etik-çok taraflılık ilkesine dayalı iş birliklerine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var" dedi.
Ahlaki ve manevi bir zemine, insanlığın dara düştüğünde kendisi için istediğini başkası için de isteyebilecek, kapsayıcı ve eşitlikçi ittifaklar kurmaya ihtiyaç olduğunu anlatan Erdoğan, "Ancak ülkelerin omuzlarındaki yükün eşit olmadığını üzülerek görüyoruz. Bunun en açık örneği, iklim değişikliği ile mücadeledeki savruluşlarımızdır. Bazı ülkeler, iklim değişikliğine yüzde 1’lik bile payları yokken bu sorundan orantısız olarak etkileniyorlar. Bazen iklim mültecisi oluyor, bazen gıda kaynaklarını kaybediyor, hatta topyekun yok olmayla karşı karşıya geliyorlar" şeklinde konuştu.

"Sıfır Atık Projemizin başlangıç noktası insanlığa duyduğumuz sadakattir"
Emine Erdoğan, bu noktada Türkiye’nin 2017’de başlattığı ve bugün Birleşmiş Milletler kararıyla küresel bir harekete dönüşen Sıfır Atık Hareketi’ne değinerek, şunları kaydetti:
"Sıfır Atık Projemizin başlangıç noktası insanlığa duyduğumuz sadakattir. Biz bu meseleyi çevresel bir sorumluluk olduğu kadar toplumlar ve nesiller arası adaletin sağlanması için başarıyla geçmemiz gereken bir sınav olarak da görüyoruz. Tabii bu bakış açısının tabiatın ilahi bir emanet olduğu inancımızla da doğrudan ilişkisi var. O yüzden iklim değişikliği meselesini ele alırken, esaslı bir zihniyet dönüşümünü başlatmamız gerektiği kanaatindeyim. Doğayı, bir ham madde deposu olarak gördüğümüz ve onunla hürmet ekseninde bir ilişki kurmadığımız sürece küresel taahhütler metinlerde sıkışıp kalır. Ama tekniği ilahi öğretilerle buluşturabilirsek, o zaman insanlık tarihinin önemli bir başarısına imza atabiliriz."

Erdoğan "dijital çağ"ın risklerine dikkati çekti
Bilgi teknolojileri, uzay teknolojileri, yapay zeka gibi çığır açan teknolojik gelişmelerin hız kazandığı bir dönemde olduklarını ve bu çağı "dijital çağ" olarak andıklarını dile getiren Erdoğan, "Her yeniliği, hiçbir filtreye tabii tutmadan hayatlarımızın ortasına alıyor, risk analizi yapmıyoruz. Mesela bu teknolojilerin ne kadar kapsayıcı, güvenilir, insan ve aile odaklı olduğunu sorgulamıyoruz" dedi.
Yapılan araştırmaların insanların yüzde 31’inin, gençlerin yüzde 60’ının internet, sosyal medya ve video oyunlarına bağımlı hale geldiğini söylediğini aktaran Erdoğan, "Öte yandan bu üstün teknolojik ilerlemenin ortasında dünya nüfusunun yarısının internete erişiminin olmadığını da unutmamalıyız. Bu, gerçekten de dijital çağın en büyük ikilemlerinden biridir" diye konuştu.

"Bu salondaki herkes ’kimsenin geride kalmadığı, sürdürülebilir bir dünya’ amaçlıyor"
Emine Erdoğan, BM En Az Gelişmiş Ülkeler İçin Teknoloji Bankasına ev sahipliği yaptıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Herkesin teknolojiye eşit olarak erişebilmesi gayretindeyiz. Ancak teknolojinin insanlığa hizmet eden, yerel değerlere saygılı ve hoşgörü ortamını destekleyen, sorumlu bir tasarım anlayışıyla üretilmesini savunuyoruz. Bir kez daha anlaşılıyor ki, konu ister dijital dönüşüm, ister çevre, isterse siyasi atmosfer olsun, amacımız herkesi eşit bir refah paydasında buluşturmak olmalıdır. Bu salondaki herkes ’kimsenin geride kalmadığı, sürdürülebilir bir dünya’ amaçlıyor. Ama ne yazık ki, barış, güvenlik, insan hakları ve demokrasi gibi değerler, hala yalnızca birkaç ülkenin istifade ettiği imtiyazlardır."

Vatikan’da "Dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür" vurgusu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası platformlarda sıklıkla "Dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür" mesajını gündeme getirdiğini vurgulayan Emine Erdoğan, "Bu mesaj, dünyanın ‘geride kalmış’ mazlumlarının manifestosudur. Büyük bir küresel adalet çağrısıdır. Tüm insanları, amasız, fakatsız ve istisnasız olarak önemsemeye, herkesin menfaatini kendi menfaatimiz gibi gözetmeye davet eden bir vizyondur. Dilerim ki bu vizyon dünyaya baktığımız ortak penceremiz olur. Çünkü o zaman, insanlığın kardeşliğe duyduğu derin özlemi giderebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.

"İnsan hayatı ve onuru, tüm dinlerin ortak kutsalıdır"
Emine Erdoğan, insanlığın artık yeni bir rotaya ihtiyacı olduğunu ve bu rotanın merhamete, sevgiye, hoşgörüye, iyi niyetlere ve adalete ulaşması gerektiğini söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şahsen, bu rotanın inançlarımızın ortak öğretisiyle çizilebileceği kanaatindeyim. Çünkü insan hayatı ve onuru, tüm dinlerin ortak kutsalıdır. Müslümanlar, bir insanı kurtarmanın, tüm insanlığı kurtarmak olduğuna inanır. Hıristiyan inancında, insanların birbirini sevmesi, ilahi bir ödevdir. Ve bu müşterek payda, insanlığın vicdanında açılmış yaraları iyileştirecek yegane merhemdir."
Konuşması büyük alkış alan Emine Erdoğan, Vatikan’daki konferans boyunca en çok ilgi gören konuk oldu. Vatikan’daki konferans, aile fotoğrafının çekimiyle sona erdi.