Doğu Roma döneminde geçiş kapısıydı, kaybolmaya yüz tutan tarihi yapı havadan görüntülendi
Doğu Roma döneminde geçiş kapısıydı, kaybolmaya yüz tutan tarihi yapı havadan görüntülendi
İstanbul’da 1. Justinianus ve eşi Theodora tarafından deniz tarafındaki surlara güvenlik nedeniyle inşa edilen 1499 yıllık Küçük Ayasofya Poternesi toprağa gömüldü. Şehirden uzaklaşmak için geçit kapısı olarak yaptırılan eser hakkında konuşan Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, "Poterne denizden yüksekti, gemiler yanaşıyordu. Direkt gemiye geçiş yapılabiliyordu. İmparator şehirde bir olumsuzluk olduğunda kiliseden bu kapıya geçip, bu kapıdan da gemiye binebiliyordu. Şu anda ise yarısı toprağa gömülmüş durumda. İstanbul’un fethinde burası kaçış noktalarından biri olarak düşünülmüş olabilir" dedi.
İstanbul’da 1. Justinianus ve eşi Theodora tarafından 526 yılında Aya Sergios ve Bakhos Kilisesi inşa edildi. Fatih’teki kilisenin inşa edildiği tarihte deniz tarafındaki surlara güvenlik amacıyla Küçük Ayasofya Poternesi yaptırıldı. Geçiş kapısı olarak düşünülen kapı, denizden yaklaşık 6 metre yüksekti. Poterne, şehirde olumsuz bir durum yaşandığında bu kapıdan geçilip, surlara yanaşan gemiye binilerek uzaklaşılması üzerine tasarlandı. İstanbul’un fethinde Küçük Ayasofya Poternesi’nin kaçış noktalarından biri olarak kullanıldığı da iddia edildi. Sultan 2. Bayezid döneminde ise Aya Sergios ve Bakhos Kilisesi, Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından camiye dönüştürüldü. Kiliseden geçilerek ulaşılan geçit kapısı, Osmanlı döneminde kullanılmadı. Zamanla unutulan geçit kapısının yarısı denizin doldurulması nedeniyle toprağa gömüldü. Tarihi yapı, uyuşturucu madde kullanan şahıslar ve evsizlerin mekanı haline geldi. Harabeye dönen tarihi yapının içi çöplerle doldu. Küçük Ayasofya Poternesi’nin içler acısı halinin düzenlenerek restore edilmesi bekleniyor. Öte yandan, yarısı toprağa gömülen geçiş kapısı havadan görüntülendi.
"Poterne’nin içinde bir boşluk var, maalesef giren ve çıkan belli değil"
Küçük Ayasofya Poternesi’nin tarihini anlatan Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, "Arkamızda görmüş olduğunuz yapı, Küçük Ayasofya Poternesi. Yapıyı anlatmadan önce Küçük Ayasofya Camii’ni anlatmak istiyorum. Bu yapı, cami için inşa edilmiştir. Cami ilk olarak kiliseydi. M.S. 526 yılında yapılmıştır. 1. Justinianus ve eşi Theodora tarafından yaptırılmıştır. Kilisenin inşasından sonra güvenlik amacıyla arkamızda görülen poterne inşa edilmiştir. Poterne, ’geçiş kapısı’ demektir. 2. Bayezid döneminde ise Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından camiye dönüştürülmüştür. Zamanla artık bu poterne kullanılmamıştır. Doğu Roma dönemi geçmişti. Osmanlı da kullanmayı tercih etmedi. Çünkü burası bir kaçış kapısıydı. Günümüzde ise maalesef hem kara tarafındaki yol hem de denizin doldurulmasıyla birlikte bu eser toprağa gömülmüş durumda. Normalde burası denizden yaklaşık 6 metre yüksekti. Osmanlı dönemindeki buraya ait fotoğraflardan görülmektedir. Şu anda ise yarısı toprağa gömülmüş durumda. Böyle önemli bir eserin bu durumda olması bizi rahatsız ediyor. Poternenin öncelikle yüzeye çıkarılması gerekiyor. Restore edilmesi lazım, eser ve çevresindeki surlar çok kötü durumda. Daha sonra da turizme kazandırılması gerekiyor. Bukoleon Sarayı çok göze çarpan bir yapıydı. Bu poterne maalesef iç kısımda kalıyor. Poternenin içinde bir boşluk var, maalesef giren ve çıkan belli değil. İnsanlar buraya gelmekten biraz çekiniyorlar. Burayı defalarca incelemeye geldim. İçeriye girdiğimde, orada kalanlar vardı. Dışarı çıkmak zorunda kalmıştım. Açık hava müzesine dönüştürülmesi lazım. Burası denizden yüksekti, gemilerden yanaşıyordu. Direkt gemiye geçiş yapılabiliyordu. İmparator şehirde bir olumsuzluk olduğunda kiliseden bu kapıya geçip, bu kapıdan da gemiye geçebiliyordu. Muhteşem bir şey. Eski fotoğraflarınızı gördüğünüz vakit, burası ile ilgili her şey belli oluyor. İstanbul’un fethinde burası kaçış noktalarından biri olarak düşünülmüş olabilir" ifadelerini kullandı.