Doç. Dr. Kösedağ: “Medya sınıfta kaldı”

Doç. Dr. Kösedağ: “Medya sınıfta kaldı”

Doç. Dr. Kösedağ: “Medya sınıfta kaldı”

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Sena Kösedağ, Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra ölü olarak bulunan Narin Güran olayından dolayı yapılan yayınların hem Narin’in hatıralarına hem de Türk toplumuna zarar verdiğini söyleyerek, “Narin olayında medya sınıfta kaldı” dedi.
Medyanın yaptığı yayınlarda reyting kaygısının çok açık olduğunu söyleyen Doç. Dr. Mehmet Sena Kösedağ, “Narin olayında medya sınıfta kaldı. Medya, bu yayınlarla Narin’in hatırasına da Türk toplumuna da zarar veriyor, kötülük yapıyor. Hem kurumsal medyanın hem sosyal medya hesaplarında yapılan yayınları dikkatli incelediğimizde, reyting kaygısı çok bariz bir biçimde kendini gösteriyor. Bu olay toplumun dikkatini çekti, biz yakalayabildiğimiz kadar izleyici, takipçi yakalayalım anlayışıyla hareket eden medya mensupları ve sosyal medya hesapları var. Şuanda görünen bariz bir gerçek, herkes daha fazla izlenme, takip edilme yarışında. Atılan haber başlıkları, yapılan paylaşımlar gazetecilik etiğiyle bağdaşmıyor. Başlıklar daha çok insanları okutmaya, tık almaya yönelik. Bazı muhabirlerin, canlı bağlantılarda yaptığı bireysel şovlar utanç verici. Tutum ve davranışları, yaptıkları yorumlar, haberin önüne geçiyor. Benzer bir durumu daha önce yaşadığımız toplumsal olaylarda da gördük. Bazı sosyal medya hesaplarının Kahramanmaraş depremi sırasında nasıl büyük zararlar verdiğini bilmemize rağmen, ne yazık ki bu konuda yine kötü bir sınav vermeye devam ediyoruz” dedi.
Kösedağ, medyanın sadece olaya odaklandığını ve toplumsal boyutun unutulduğunu söyleyerek, “Medya bu konuda sadece olaya odaklandı. Konunun toplumsal boyutu tamamen unutuldu. Bu olayların neden yaşandığı, yaşanmaması için ne tür tedbirler alınması gerektiği daha fazla tartışılmalıydı. Ama olayın en önemli boyutu göz ardı ediliyor. Medya, günlerdir bu olayı topluma her yönüyle yansıtmaya çalışıyor ama ailelerin, çocukların psikolojik olarak nasıl etkileneceklerini hesaba katmıyor. Düzenleyici ve denetleyici kurumların uyarıları oldu. Medyaya dışarıdan müdahale kabul edilemez ancak gazetecilerin de bu konuda kendilerini sorgulaması gerekir. Özellikle basın meslek kuruluşlarının devreye girmesi ve yeniden etik ilkeleri hatırlatmalarında büyük yarar var” ifadelerini kullandı.