Tokat’ta meydana gelen olay, ilk başta bir motosiklet kazası olarak bildirilmişti. 29 Mart 2025 tarihinde Topçam Mahallesi Akşemsettin Caddesi'nde bulunan yaralı Hatice Yalman ve Mustafa Koç, hastaneye kaldırıldı. Yalman, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Ancak yapılan incelemeler, durumun basit bir kaza olmadığını ortaya çıkardı. Yalman’ın vücudunda darp izleri tespit edildi ve olay yerine 400 metre mesafedeki Hazine deresi kenarında bulunan kanlı taşlardaki izlerin ona ait olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine cinayet soruşturması başlatıldı.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Mustafa Koç, çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı, Koç'a kasten öldürmeye iştirakten, 7 kişiye ise delilleri yok etme suçlamasıyla dava açtı. Koç dışındaki 7 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Dava, Tokat 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı ve iddianamede Koç için 'nitelikli kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
İlk duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mustafa Koç, evli ve 3 çocuk babası olduğunu, Yalman ile 4,5 yıldır dini nikahlı yaşadıklarını belirtti. Olay günü alkollü olduğunu ve aralarında aldatma meselesi yüzünden tartışma çıktığını iddia eden Koç, itince düştüğünü ve kendine geldiğinde Yalman'ın kanlar içinde olduğunu söyledi. Motosikletle bir çukura düştüklerini, ardından evine götürdüğünü anlatan Koç, "Öldüğünü düşünmüyordum. Bayıldığını düşündüm" ifadelerini kullanarak olayın bir kaza olduğunu savundu.
Duruşmaya katılan Hatice Yalman’ın babası Duran Yalman ise acısını ve öfkesini dile getirdi. Mustafa Koç'un akşam kızını alıp giderken yemin ettiğini söyleyen baba Yalman, "Benim çocuğumu Mustafa Koç öldürdü. Ben şikayetçiyim. Ben sabahlara kadar uyuyamıyorum. Bunlar yalan konuşuyor. Benim ömrüm bitene kadar davacıyım" diyerek adalet talebini yineledi.
Duruşma sonrasında basın mensuplarına açıklama yapan Hatice Yalman’ın avukatı Selinay Arslan, çarpıcı bir iddiayı gündeme getirdi. Arslan, Yalman'ın basit bir kasten öldürme mağduru olmadığını, canice ve vahşice katledildiğini vurguladı. En önemli iddia ise Yalman'ın, katledilmeden 2 saat önce Tokat merkezde bir markette, uluslararası literatürde yardım çağrısı olarak bilinen işareti yapmış olmasıydı. Avukat Arslan, "Bu işareti yapmıştır. Bu da yaşamış olduğu paniğin, korkunun göstergesidir. Kasiyer bunu anlamıyor. Bu da bir kadının hayatının ne kadar önemli olduğunu, işaretin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor" dedi. Bu yardım çağrısının anlaşılmaması veya görülmemesi nedeniyle Yalman'ın hayattan koparıldığını ifade etti.
Duruşma, mahkeme heyeti tarafından 13 Şubat 2026 tarihine ertelendi.