Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı. Erdoğan, milletin ve İslam aleminin geçmiş Kurban Bayramı’nı tebrik etti. Erdoğan, hac vazifesini yerine getirerek Türkiye’ye dönmeye başlayan vatandaşların haclarının makbul olmasını Cenab-ı Allah’tan tüm kalbiyle niyaz etti.
Gazze ve Batı Şeria başta olmak üzere Filistin topraklarında İsrail’in alçakça saldırıları altında türlü imkansızlıklar içinde Kurban Bayramı’nı idrak etmeye çalışan Filistinlilere muhabbetlerini ileten Erdoğan, "Devletimizin ilgili kurumlarının yanı sıra vakıf, dernek ve hayırseverlerimizi de bu bayramda Filistin halkını yalnız bırakmadıkları için tebrik ediyorum. İçimizdeki kimi gafillere rağmen milletimiz kendine yakışır şekilde hamdolsun bu bayramda da mazlumları unutmamış, paylaşmanın bereketine ve dayanışmanın gücüne inanarak kardeşlik görevini layıkıyla ifade etmenin gayretinde olmuştur" ifadelerini kullandı.
Bayram boyunca vatandaşların emniyeti ve huzuru için fedakarca görev yapan güvenlik kuvvetlerine tebriklerini sunan Erdoğan, "Trafik kazaları sebebiyle hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa, yakınlarını kaybedenlere de sabrıcemil diliyorum. Bu sene can kayıplarının önüne geçmek için gerçekten yoğun çaba harcadık. Jandarma ve emniyet birimlerimiz gece gündüz demeden sahadaydı. Milyonlarca vatandaşımızın güvenli, konforlu, sorunsuz bir şekilde seyahatlerini gerçekleştirmeleri için kelimenin tam anlamıyla seferber oldular" dedi.
Hava ve demir yollarında artan talebi karşılamak için de gerekli tedbirler alındığını belirten Erdoğan, "Bakınız burada bazı çarpıcı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Değerli basın mensupları, 4-9 Haziran tarihleri arasında otoyollarımızdan 16,3 milyon araç geçişi yapıldı. Yani ülkemizdeki toplam araç sayısının yarısından fazlası yollardaydı. Yüksek hızlı tren, ana hat ve bölgesel trenler ile kent içi raylı sistemleri ise toplam 2 milyon 783 bin kişi kullandı. Havalimanlarımızda 3,9 milyon yolcuyu uğurladık. Proje aşamasından açılışına kadar çok sayıda haksız eleştirinin muhatabı olan İstanbul Havalimanı’nda 1 milyon 152 bin yolcuya hizmet verdik. Esenboğa Havalimanı’nı ise aynı dönemde 189 bin 470 yolcu kullandı. Aydın Adnan Menderes havalimanlarımızda farklı günlerde yolcu rekorları kırıldı. Ulaştırma altyapımızın geliştirilmesi için yaptığımız devasa yatırımların önemini bu süreçte bir kez daha görmüş olduk. Bu alandaki yatırım zincirimize yeni halkalar eklemeyi sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
"Mahalli idareler seçimleri döneminde muhalefetin çeşitli spekülasyonlarına konu olan hattımızın şehirlerimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum"
Ankara, Kırıkkale, Çorum, Samsun hızlı demiryolu projesinde Delice-Çorum etabının temelini 2 gün önce attıklarını hatırlatan Erdoğan, "Saatte 200 kilometre hıza uygun şekilde planlanan hattımız tamamlandığında Ankara, Kırıkkale, Çorum arasında kesintisiz hızlı tren bağlantısı sağlanacak. Çorum, Ankara arası 1 saat 15 dakikaya inecek. 173 kilometrelik Çorum, Merzifon, Samsun kesimlerinin de bitmesiyle Ankara-Samsun arası seyahat süresi 2,5 saat olacak. Yılda 12 milyon yolcu ve 14 milyon ton yük taşınacak bu hat ile inşallah Samsun Limanı ile Mersin Limanı’nı birleştireceğiz. İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerindeki yük trafiğini hafifletecek. Türkiye’yi küresel ticaretin lojistik merkezi haline getireceğiz. 5 istasyon, 8 tünel, 26 köprü ve viyadük ile 16 üst geçitten oluşan hattı Allah nasip ederse 2029 yılında devreye almayı planlıyoruz. Mahalli idareler seçimleri döneminde muhalefetin çeşitli spekülasyonlarına konu olan hattımızın şehirlerimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum" diye konuştu.
Savunma sanayine verdikleri emeğin de karşılığını yavaş yavaş gördüklerini bildiren Erdoğan, "2 sene önce tanıtımını yaptığımızda birilerinin ’kalorifer peteğine benziyor’ diyerek akıllarınca dalga geçtiği milli muharip uçağımız KAAN projesinde çok önemli bir sözleşmeye imza attık. Indo Defense 2025 fuarında ilk etapta 48 adet KAAN’ın Endonezya ile satışına yönelik mutabakata varıldı. Toplam tutarı yaklaşık 15 milyar doları bulan bu tarihi anlaşmanın da ülkemiz, savunma sanayimiz ve Endonezyalı kardeşlerimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum" açıklamalarında bulundu.
"İran’ın nükleer tesislerini hedef alma bahanesiyle girişilen saldırının aslında çok kapsamlı ve sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor"
Bölgede bir süredir çok ciddi gerilimler, çatışmalar, savaşlar yaşandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
"Rusya-Ukrayna savaşı her iki tarafı da yıpratan ağır sonuçlarıyla sürüyor. Pakistan-Hindistan arasındaki gerilim çatışma boyutuyla çok uzun sürmese de tarafların sahip oldukları güç sebebiyle potansiyel tehlike vasfını koruyor. İsrail’in Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde işlediği soykırım ile Lübnan ve Suriye’de gerçekleştirdiği pervasız eylemler hepimizin yüreğini kanatıyor. Aynı İsrail şimdi de komşumuz İran’a karşı bir saldırı başlattı. İran’ın nükleer tesislerini hedef alma bahanesiyle girişilen saldırının aslında çok kapsamlı ve sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Biz en başından beri İran’ın nükleer programıyla ilgili tartışmaların müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk, bugün de aynı noktadayız."
"Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık"
Cuma gününden beri gerek şahsen gerek Dışişleri Bakanı ile çatışmaları durdurmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüklerini aktaran Erdoğan, "Şimdiye kadar ABD Başkanı Trump, İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Rusya Devlet Başkanı Putin, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Suriye Cumhurbaşkanı Şara, Umman Sultanı Heysem Bin Tarık, Kuveyt Emiri Şeyh Mişel el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Irak Başbakanı Sudani’nde aralarında olduğu bir çok liderle görüşmem oldu. Bu görüşmelerde İsrail’in artık haydutluğa varan saldırganlığının tüm bölgemiz için oluşturduğu tehdit ve tehlikelere dikkat çektik. Sorunun çözümünün diplomasi ve diyalogla mümkün olduğunu ifade ettik. Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık" şeklinde konuştu.
"İran topraklarına ve halkına saldırmak da sadece İran devletini ilgilendiren bir vaka değildir"
Masada çözülebilecek meseleleri silahla, yıkımla, kanla, kaosla, sivil asker ayrımı yapmadan önüne gelen her şeyi bombalamayla halletmeye çalışmanın ileride nelere yol açacağını kimse tahmin edemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Tarih bu tür şımarıklıkların beklenmedik sonuçlarını ortaya koyan örneklerle doludur. Her ne kadar milli şairimiz Mehmet Akif ’tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi’ demiş olsa da biz ibret alınması temennimizi ısrarla dile getirmeye devam edeceğiz. Batı’nın sınırsız desteğiyle İran’a saldıran Gazze’yi yerle bir eden bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hatanın farkına varacak ama korkarız o vakit iş işten çoktan geçmiş olacak. Unutulmamalıdır ki bu kadim coğrafyada hiçbir ülke kendi sınırlarından ve yönetiminden ibaret değildir. Binlerce yıllık derin ilişkiler sebebiyle bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir, etkiler orta ve uzun vadeli sonuçlarda olur. Nitekim Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki birkaç milyon insanla sınırlı bir hadise değil. Yine İran topraklarına ve halkına saldırmak da sadece İran devletini ilgilendiren bir vaka da değildir. Aynı tespitleri Pakistan ve Afganistan coğrafyası ile Türk cumhuriyetleri, Kuzey Afrika bölgesi için de yapabiliriz. Hele hele Türkiye mevzubahis olduğunda kıtaları aşan bir etki gücünden söz etmek mümkündür. Bölgemizde bu hakikatler gözetilmeden atılan her an ileride yaşanacak başka felaketlere davetiye çıkartır. Bu felaketler de genellikle zalimlerin bertaraf olmasıyla sonuçlanır. Dolasıyla İsrail, yaptığı her zulüm ile döktüğü her kanla işlediği her insanlık suçuyla adım adım kendi varlığını ve toplumunun geleceğini riske etmektedir. Çünkü zulümle abad olunmaz. Zulmün sonu derin bir pişmanlıktır" dedi.
Türkiye ve Türk milleti olarak, medeniyet mirasının bize vaaz ettiği ahlak, vicdan, adalet, hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde önce kendi vatandaşı, onunla birlikte dost ve kardeş toplumları, en nihayetinde de tüm insanlığı kucaklamak için samimi bir gayret içerisinde olduklarını belirten Erdoğan, şu ifadelere yer verdi:
"Bu gayretimizi kimi zaman yaptığımız yardımlarla, kimi zaman diplomatik desteklerimizle, kimi zaman ticari ve teknolojik ortaklıklarımızla, kimi zaman sosyal ve kültürel kaynaşmalarımızla somutlaştırıyoruz. Yakın zamanda Balkanlar’da, Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de bu yaklaşımın neticelerini hep birlikte takip ettik. İnşallah bundan sonra da sadece kendi içimizde birliği, beraberliği, kardeşliği yüceltmekle kalmayacak, aynı iklimin bölgemizde de hakim olmasını sağlayacak girişimlerimize devam edeceğiz."
"Siyasi, sosyal, ekonomik, askeri olarak güçlü değilseniz, kendinize yeterli değilseniz, caydırıcılık seviyesine ulaşamamışsanız işiniz çok zor"
Bölgede yaşanan krizlerin verdiği bir diğer önemli mesajı devletle, milletle, her kesimden insanla çok iyi görmek gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, "Şayet siyasi, sosyal, ekonomik, askeri olarak güçlü değilseniz, kendinize yeterli değilseniz, caydırıcılık seviyesine ulaşamamışsanız işiniz çok zor. Her an kendiniz sizden daha güçlü gören birisi tepenize yumruğu indirebilir, sizi boyunduruğu altına alabilir, haraca bağlayabilir, zelil bir duruma düşürebilir. Millet olarak biz böyle bir utançla yaşamaktansa ölmeyi tercih edecek karaktere sahibiz. Daha önce de söyledim, toprağın üstünde onursuzca yaşamaktansa toprağın altında şereflice yatmayı yeğleriz. Bu irademizi mücadelelerle dolu tarihimizde defalarca ortaya koyduk. Elbette bu duruma düşmemek, kimilerinin yaptığı gibi öyle lafla, edebiyatla, mangalda kül bırakmayan afaki söylemlerle olmuyor. Bunun için çalışacaksınız, geliştireceksiniz, üreteceksiniz, ter dökeceksiniz, rüştünüzü tüm dünyaya ispat edeceksiniz" diye konuştu.
"İktidara geldiğimizde, ülkemizde savunma sanayi adına hadi hiçbir şey yoktu demeyelim ama gerçek anlamda dişe dokunup sözüne ettiğimiz caydırıcılık gücünün altını dolduracak kayda değer bir birikim yoktu" ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından başlatılan iyi niyetli girişimler, montaj sanayi diyebileceğimiz seviyenin ötesine geçememişti. Yenilikçilik adına ise ortada hiçbir çaba, hiçbir faaliyet yoktu. Hemen kolları sıvadık. Acil ihtiyaçlar dışındaki hazır alım siparişlerini iptal ettik. Bu kaynağı üzerine ilaveler de yaparak büyüttük ve savunma sanayimizin emrine verdik. Tabi ki 23 yılda bu noktaya ulaşmak öyle kolay olmadı. Dışarıdan gelen engellemeleri zaten normal karşılıyoruz. Ama içeride birilerinin yapılan her işi kötüleyerek, bürokraside, akademide, medyada olmadık engeller çıkartarak sabote etmeye kalkışmalarını asla unutmadık, unutmayacağız. Aynı zihniyet bugün de fırsatını bulduğu her konuda ve her an sabotajlarına devam ediyor. Bunlar bedenen bu ülkenin vatandaşı ama ruhlarını emperyalistlerin emrine vermiş mankurtlardır. Her ne yaptıysak bizden gözüküp oklarını bize fırlatan bu emperyalist uşaklarına rağmen yaptık."
"Çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenmeyi dahi göze alamayacağı bir savunma kapasitesine erişmiş olacağız"
Savunma sanayi konusunda gelinen noktada bilhassa insansız hava araçları konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdiklerini söyleyen Erdoğan, "Zırhlı kara araçları konusunda adeta küresel bir markaya dönüştük. Kendi insanlı ve insansız uçaklarımızı, kendi füzelerimizi, kendi radarlarımızı, kendi deniz araçlarımızı, kendi haberleşme sistemlerimizi geliştiriyor, üretiyoruz. Şunu büyük bir gururla ve gönül huzuruyla ifade etmek isterim. En zoru artık geride kalmıştır. Bir ürünü tasarımı, yazılımı, donanımı ve diğer unsurlarıyla üretim aşamasına getirmenin ne demek olduğunu en iyi biz biliriz. Şimdi envanterimize giren bu ürünleri caydırıcılığımızı destekleyecek şekilde ve miktarda imal etme safhasına geldik. Milli savaş uçağımız KAAN bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Aynı şekilde orta ve uzun menzilli füze stoklarımızı son gelişmeler ışığında caydırıcılık düzeyine getirecek üretim planlamalarını yapıyoruz. İnşallah çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenmeyi dahi göze alamayacağı bir savunma kapasitesine erişmiş olacağız. Bunun şartı ise siyasi istikrarı korumaktan, ekonomimizi güçlü tutmaktan, sosyal barışı tahkim etmekten, diplomatik ilişkilerimizi geliştirmekten geçiyoruz. Zahmet olmadan rahmet olmaz derler. Devlet ve millet olarak bazı sıkıntıları çekecek bazı fedakarlıkları yapacağız ki hedeflerimize ulaşabilelim. Böyle bir vizyonu olmayan sadece karanlık ilişkilerin ve kaynakların mahsulü şişirmelerle ülkenin başına tebelleş edilmeye çalışılan zihniyete ve siyasetçi tiplerine karşı yürütülen mücadelenin de bu perspektiften okunmasında fayda görüyorum" ifadelerini kullandı.
"İktidarımız ve ittifakımız, bölgemizin içinde bulunduğu bu sancılı dönemde Türkiye’nin istikrar ve istikbalinin temelidir ve teminatıdır"
Türkiye’nin safralarından kurtuldukça her alanda geleceğine umutla baktığını vurgulayan Erdoğan, "Şundan kimsenin şüphesi olmasın iktidarımız ve ittifakımız, bölgemizin içinde bulunduğu bu sancılı dönemde Türkiye’nin istikrar ve istikbalinin temelidir ve teminatıdır. 86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına Allah’ın izniyle kimse mani olamayacaktır. Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl alnımızın akıyla geldiysek bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız. Ülkemizin politik ve sosyal kutuplaşma yoluyla, sokak ve gerilim siyasetiyle, içi boş hamasi söylemlerle zaafa uğratılması bu ülkede kimsenin hayrına değildir. İktidarı zaafa düşürmek için, ülkenin zaafa düşmesine bile eyvallah diyenler, tarih önünde de, maşeri vicdanda da bunun hesabını veremezler" dedi.
Muhalefetin tribünlere oynama uğruna Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcında yaptıkları yanlışa tekrar düşmemelerini arzu ettiklerini belirten Erdoğan, "Gün, özellikle sorumlu siyaset yapma günüdür. Türkiye, tüm hadiseleri devlet aklıyla ve köklü tecrübesiyle okumakta, sağduyulu ve soğukkanlı bir şekilde değerlendirmekte, 86 milyonun tamamının güvenliği ve huzuru için gerekli adımları atmaktadır. Birileri gibi ateşe benzin dökmenin değil, daha fazla büyümeden bir an önce yangını söndürmenin derdindeyiz. Amacımız, bölgemizde sulh-ü sükûnun hakim olması, istikrar ve güven ortamının çok güçlü biçimde tesis ve tahkim edilmesidir. Gelişmeleri günlük siyasete, polemik malzemesi yapmanın, bölgesel istikrarın tesisi ve ülke güvenliği için verilen mücadelede ortadayken haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunmanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz" diye konuştu.
"Bugün de Türkiye’nin en büyük ihtiyacı birlik ve kardeşlik siyasetidir"
Millet olarak tarih boyunca metanet, asalet, kuvvet, dayanışma muhafaza ederek önlerine konulan engelleri teker teker aştıklarını söyleyen Erdoğan, "Bekamıza yönelik saldırıları bu şekilde püskürttük. Üzerimizde oynanan oyunları bu şekilde bozduk. Karanlık tünellerden yine bu şekilde aydınlığa çıktık. Bugün de Türkiye’nin en büyük ihtiyacı birlik ve kardeşlik siyasetidir. Birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek, 86 milyon kalp kalbe vererek güzel yarınlara inşallah hep beraber varacağız. Türkiye’yi bölgesinde ve dünyada müessir bir güce dönüştürme hedefimizde hiçbir sapma olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bugün dünden daha iyiyiz, daha güçlüyüz, daha ileri bir konumdayız. İnşallah yarın bugünden de güçlü olacağız. Allah’ın yardımı aziz milletimizin duasıyla durmadan, duraksamadan çalışmaya, ülkemizi, milletimizi kalkındıracak hizmetlere imza atmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Bölgede yaşanan tüm krizlere rağmen milletin dertlerine derman olmanın gayretinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Deprem bölgemizin yeniden inşa ve ihyası gündemimizin ilk sırasındaki yerini korumaktadır. Şimdiye kadar 201 bin konutun anahtarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah perşembe günü Kahramanmaraş’ta 250 bininci afet konutunun da anahtarlarını depremzede kardeşlerimize teslim edeceğiz" dedi.