Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Gazze’yi yakıp yıkan İsrail’in şimdi de gözünü Lübnan’a diktiği anlaşılıyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze’yi yakıp yıkan İsrail’in şimdi de gözünü Lübnan’a diktiğini belirterek, “Netanyahu’nun Batı’nın da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları açık söylüyorum büyük bir felakete yol açacaktır
Türkiye, kardeş Lübnan halkının ve devletinin yanındadır. Bölgedeki diğer ülkeleri de Lübnan’la dayanışma içinde olmaya davet ediyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan, geçen hafta idrak edilen Kurban Bayramı’nı tebrik ederek, İslam’ın 5 şartından biri olan hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara giden vatandaşların ibadetlerinin de Allah katında kabul ve makbul olmasını diledi. Kurban Bayramı süresince İslam dünyasının önde gelen ülkelerinin liderleriyle görüşerek millet adına bayramlarını tebrik ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “Hem de Filistin, Lübnan, Sudan ve diğer yerlerdeki kanayan yaralarımıza derman bulmaya çalıştık. İsrail daha önceki bayramlarda olduğu gibi bu bayramda da kan dökmeye, çocukların ve sivillerin üzerine bomba yağdırmaya devam etti. İsrail’in insanlık dışı saldırıları sebebiyle çadırlarda ve enkaza dönmüş binalarda hayata tutunma mücadelesi veren yüzlerce Filistinli kardeşlerimiz şehit oldu. Buradan bir kez daha İsrail barbarlığının kurbanı olan 38 bini aşkın Filistinli şehidimizi rahmetle anıyor, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Yiyecek bir lokma ekmek bulamadığı için derisi sırtına yapışan Gazzeli çocukların fotoğrafı, modern dünyanın utanç defterine yazılmıştır. Bu fotoğraf sadece küresel sistemin iflasının değil, aynı zamanda İslam acizliğinin de bir sembolü olarak acıyla hatırlanacaktır. Burada şunu çok net ifade etmek isterim. Ecdadımız tarih boyunca Filistin’e nasıl sahip çıktıysa, Yavuz Sultan Selim, Sultan Abdülhamid Filistin’e nasıl sahip çıktıysa, kuruluşundan itibaren Türkiye Cumhuriyeti nasıl Filistin’e sahip çıktıysa, inşallah biz de aynı ruh, aynı kararlılık ve aynı cesaretle Filistin’e sahip çıkıyor ve çıkacağız” diye konuştu.
“Kimse bizden küresel siyonist şebekenin baskılarına boyun eğmemizi, zalimler karşısında düğme iliklememizi beklemesin”
Birilerinin Türkiye’de farklı, siyasi kariyerlerinin icazet kapısı olarak gördükleri Avrupa’da farklı konuştuğunu söyleyen Erdoğan, “Birileri Batılı ağa babalarından aferinini almak onlara şirin gözükmek, onların gözüne girmek için Filistin direnişine çamur atma peşinde koşabilir. Ama biz içeride ve dışarıda hakkı konuşacak, hakikati savunacak, masumların yanında, katillerin ise dimdik karşısında duracağız. Kimse bizden küresel siyonist şebekenin baskılarına boyun eğmemizi, zalimler karşısında düğme iliklememizi beklemesin” dedi.
Kurban Bayramı’nın hemen arifesinde gerçekleştirdiği İspanya ve İtalya ziyaretlerinde Gazzelilere yönelik zulmü gündeme getirdiklerini bildiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Filistin’de işgal ve katliam politikası devam ettikçe dünyanın hiçbir yerinin güvende olmayacağını açıkça ifade ettik. İsrail’in şımarıklığına ve hukuk tanımazlığına verilecek en etkili cevabın Filistin Devleti’nin tanınması olduğunu vurguladık. Norveç, İrlanda ve Slovenya’yla birlikte sergilediği vicdanlı tavrın Avrupa’nın tamamına örnek olmasını temenni ediyoruz. Başbakan Paşinyan’ın liderliğinde Ermenistan’ın da Filistin Devleti’ni tanıma kararından memnuniyet duyuyoruz. Alınan ve açıklanan son kararlarla özellikle 149’a yükselen tanıma adımlarının önemli olduğunu ifade ediyorum. İnşallah çok daha fazla sayıda ülkenin Filistin’i tanıması için temaslarımızı sürdüreceğiz.”
“Türkiye ,kardeş Lübnan halkının ve devletinin yanındadır”
Gazze’yi yakıp yıkan İsrail’in şimdi de gözünü Lübnan’a diktiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batılı güçlerin kameralar önünde farklı konuşsalar da perde arkasında İsrail’in sırtını sıvazladıklarını, hatta desteklediklerini görüyoruz. Lafa gelince özgürlükten, insan hakları ve adaletten dem vuran devletlerin Netanyahu gibi bir ruh hastasının esiri olmaları son derece vahimdir, zavallılıktır. Netanyahu’nun Batı’nın da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları açık söylüyorum büyük bir felakete yol açacaktır. Bu kanlı planlara karşı önce İslam alemi ve Orta Doğu’daki kardeş ülkelerin tepki göstermesi gerekir. Fakat İslam dünyasının üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket ettiğini üzülerek müşahede ediyoruz. Buna fırsat vermememiz lazım. Türkiye, kardeş Lübnan halkının ve devletinin yanındadır. Bölgedeki diğer ülkeleri de Lübnan’la dayanışma içinde olmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
Bayram tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte vatandaşların memleketlerine ve tatil bölgelerine seyahat ettiğini aktaran Erdoğan, “Sadece şehirler arası otobüs seferlerinin sayısı 108 bini buldu. Bu seferler sonucu 3 milyon 782 bin insanımız sevdikleriyle buluştu. Demir yollarıyla seyahat edenlerin sayısı ise 7 milyon 520 bine yaklaşıyor. Otoyollarımızı kullanan araç sayısı 21 milyonun üzerine çıktı. Asya ve Avrupa’yı birleştiren Avrasya Tüneli’nden bayramın son günü 94 bin 454 araç geçişi oldu. İstanbul, Antalya ve diğer pek çok uluslararası havalimanımız bayram tatili boyunca yolcu ve uçak seferi itibarıyla yeni rekorlar kırdı. Aynı başarı Yavuz Sultan Selim, Orhangazi Köprüsü gibi diğer projelerimiz için de geçerli. Uzakları yakınlaştırmak, sevenleri buluşturmak, vatandaşlarımıza güvenli, huzurlu ve konforlu seyahat imkanı sunmak amacıyla hizmet verdiğimiz ulaştırma yatırımlarımızın karşılığını kat be kat fazla aldık, alıyoruz. Bundan sonra da millete yol mu yiyecek mi diyerek yatırım düşmanlığı yapan çapsızlara kulak asmayacağız. Ülkemizin dört bir köşesini demir ağlarla, yollarla, otobanlarla, viyadük, köprü, tünel, alt geçit ve üst geçitlerle örmeye devam edeceğiz. Aldığımız önlemlere ve yaptığımız devasa yatırımlara rağmen kazaların önünü maalesef tamamen kesemiyoruz. Kurban Bayramı tatilinde meydana gelen 7 bin 216 trafik kazasında 72 insanımız hayatını kaybederken, 12 bin 474 kişi de yaralandı. Kazalarda vefat eden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara Mevla’dan acil şifalar niyaz ediyorum” şeklinde konuştu.
20 Haziran Perşembe günü Diyarbakır Çınar ve Mardin Mazı Dağı’nda çıkan anız yangınının herkesin yüreğini yaktığını belirten Erdoğan, “Rüzgarın da etkisiyle çok kısa sürede geniş bir bölgeye yayılan yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, yaralı kardeşlerimize acil şifalar temenni ediyorum. Mardinli ve Diyarbakırlı kardeşlerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Devletimizin ilgili tüm kurumları ilk andan itibaren yangını söndürmek için seferber olmuş, yangına müdahale noktasında gereken neyse yapılmıştır. Yangına müdahale, öncelikle büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda olmasına ve bunlar görevlerini yapmamalarına rağmen bakanlığımız ve il valilerimiz olaya süratle vaziyet etmişlerdir. Yaraların sarılması, oluşan zararın telafi edilmesiyle ilgili gerekli süreçler devam etmektedir. Acil yardım ödeneğiyle devletimiz maddi destek sağlamaya başlamıştır. Adli ve idari tahkikat neticesinde yangının çıkış nedenleri, hiçbir soru işaretine mahal bırakmayacak şekilde ortaya konacaktır. Hal böyleyken 15 insanımızı kaybettiğimiz bir felaket üzerinde tepinenleri Allah’a ve milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Öyle bir siyasi fırsatçılıkla karşı karşıyayız ki inanın biz bunları konuşmaya hicap ediyoruz. Bir taraftan devletimiz tüm kurumlarıyla hava ve kara araçlarıyla yangını söndürmek için adeta canını dişine takarak çalışıyor” açıklamalarında bulundu.
“Mardin’deki taziye evinde DEM Partili provokatörlerin sergilediği kepazelik, bunların milletin değerlerinden nasıl yoksun olduğunu göstermiştir”
"Mardin’deki taziye evinde DEM Partili provokatörlerin sergilediği kepazelik, bunların milletin değerlerinden nasıl yoksun olduğunu göstermiştir" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diğer tarafta bakıyorsunuz bir avuç kefen hırsızı ahlaksızca selden kütük kapma yarışına giriyor. Kimse kusura bakmasın ama bunun adı siyaset nebbaşlıktır. Milletin acısını, sıkıntısını, yürek yangınını istismar etmektir. Mardin’deki taziye evinde DEM Partili provokatörlerin sergilediği kepazelik, bunların milletin değerlerinden nasıl yoksun olduğunu göstermiştir. Mardin valimizin ve yangında yakınlarını yitiren ev sahiplerinin basiretli ve soğukkanlı tavrı çok çirkin bir provokasyonun önüne geçmiştir. Bunların aslında kimin vekili olduğu sadece başımıza gelen felaketlerde değil, aynı zamanda milletçe birleştiğimiz spor müsabakalarında da ortaya çıkıyor. 85 milyonun kenetlendiği Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Portekiz maçı sonrasında bu zihniyete mensup kansızların milletin sinir uçlarıyla oynama girişimleri asla masum değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar milletimizin birliğini bozamayacaklar. Ne kadar çirkefleşseler de toplumsal bağrışımıza kastedemeyecekler. AK Parti olarak Kandil’in ayak takımına, azılı ve kadrolu militanlarına meydanı bırakmadık. Allah’ın izniyle bundan sonra da bırakmayacağız. Türkiye’nin başarıları karşısında karalar bağlayan müptezellere yeni hezimetler yaşatmayı sürdüreceğiz. A Milli Futbol Takımımız Gürcistan’ı 3-1 yenerek turnuvaya çok iyi bir başlangıç yaptı. Portekiz karşısında maalesef hiç hak etmediğimiz bir sonuç aldık. Millilerimizin bu akşam Çek Cumhuriyeti karşısında inşallah 85 milyonu gururlandıracak tarihi bir zafere imza atacaklarına inanıyorum. Aslanlarıma Çekya maçında şimdiden başarılar diliyor, Rabbim ayaklarına taş değdirmesin diyorum. İnşallah bu akşam 85 milyon tek yürek olarak dualarımızda A Milli Futbol Takımımızın yanında olacağız.”
AK Parti olarak 22 yıldır Türkiye büyüsün, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olsun diye gecelerini gündüzlerine katarak çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, “Mazlum gönüllere huzur veren, bağımsızlığımızın rengi ay yıldızlı al bayrağımızı gururla dalgalandırmak için ter döküyoruz, koşturuyoruz. 85 milyonun her bir ferdini kardeşimiz, yoldaşımız, kader ortağımız olarak görüyoruz. Bakınız, daha önce de defalarca ifade etmiştim. Bugün altını çizerek tekrar vurgulamak istiyorum. AK Parti kurulduğu günden itibaren bugüne kadar kutuplaşmanın, kamplaşmanın tarafında hiç olmadı. Asla ve asla gerilim siyaseti gütmedi. Türkiye’yi 81 vilayeti, 85 milyon vatandaşıyla bir bütün olarak kucakladık. Ne siyasetimizde, ne dilimizde, ne hizmet ve eserlerimizde hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Bizim için doğunun batıdan, kuzeyin güneyden farkı yoktur. Biz milletten aldığımız yetkiyle hizmet üretirken vatandaşımızın diline, rengine, inancına, kökenine, yaşam tarzına bakmadık. Biz ülkemizin her köşesine hizmet götürürken, yatırım götürürken bize oy verip vermediklerine kesinlikle bakmadık ve bunu umursamadık. Bizim siyasetimiz insan odaklı siyasettir” şeklinde konuştu.
Erdoğan, AK Parti’nin Kasım 2002’den bu yana her seçimde milletin yoğun teveccühüne mazhar olmasının bu birleştirici siyasetinin, kardeşlik siyasetinin, hizmet ve eser siyaset bir neticesi olduğunu bildirdi.
“AK Parti Türkiye’de kutuplaştırıcı, kamplaştırıcı, ayrıştırıcı siyasetin her zaman hedefi ve mağduru olmuştur”
Gerilim siyasetiyle kutuplaştırmayla, ayrıştırmayla değil bütünleştirmeyle, birleştirmeyle, yakınlaştırmayla, milletten ilgi gördüklerini vurgulayan Erdoğan, “Bunun tam tersine AK Parti, Türkiye’de kutuplaştırıcı, kamplaştırıcı, ayrıştırıcı siyasetin her zaman hedefi ve mağduru olmuştur. Darbe senaryolarını bize karşı yazdılar. 27 Nisan’da muhtırayı bize, AK Parti’ye vermek istediler. Cumhuriyet mitinglerinde bizi hedef yaptılar. Gezi vandalizminin hedefi yine bizdik. 17-25 Aralık’ta bize yargı darbesi yapmak istediler. 15 Temmuz’da doğrudan bizi hedef aldılar. Bölücü terörün de, FETÖ’nün de hedefinde daima biz olduk. Son 22 yılda bunlar gibi nice ihanet, nice darbe ve vesayet girişimi yaşadık. Tüm bu saldırılarda ana muhalefet partisi bırakın bizim yanımızda durmayı, hukukun, demokrasinin, hatta siyasetin yanında bile yer almadı. Geriye dönüp bakın ana muhalefetin AK Parti’ye yönelik her saldırının yanında durduğunu, arkasında durduğunu, hatta kışkırttığını görürsünüz. Türkiye’yi kamplara, kutuplara bölerek ayakta kalma mücadelesi içinde olduklarını görürsünüz. FETÖ’cü hainlerden Gezici vandallara kadar demokrasi düşmanlarının hepsine siyasi himaye sağladıklarını görürsünüz. 14, 28 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi siyasi çıkarları uğruna toplumun fay hatlarıyla oynamaktan çekinmediklerini görürsünüz” dedi.