Buğday rekoltesine ilişkin ilk tahmin Hububat Kongresi’nde yapıldı
Nisan ayının son haftasında Mardin’de düzenlenen Ulusal Hububat Konseyi (UHK) 2025 Hasat Öncesi Hububat Kongresi’nin sonuç bildirgesi açıklandı.
Açıklamaya göre, kongre, 26 Nisan’da Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Toprak Mahsulleri Ofisi, Kızıltepe Ticaret Borsası, Mardin Ticaret ve Sanayi Odası, Mardin Organize Sanayi Bölgesi, Kızıltepe Ticaret ve Sanayi Odası, Nusaybin Ticaret Borsası ve Dicle Un Sanayicileri Derneğinin katkılarıyla gerçekleştirildi.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, katılım sağladığı kongrede, üretim planlaması, sözleşmeli üretim, tarım arazilerinin etkin kullanımı, üretimin kayıt altına alınması ve yeni destekleme modeli ile ilgili düzenleme ve uygulamalardan bahsederek bunların hayata geçtiği son bir yıldaki gelişmeleri aktardı.
UHK Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar, Kızıltepe Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Şahin, AK Parti Mardin Milletvekili Muhammed Adak, Mardin Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Faruk Kılıç, Mardin Valisi Tuncay Akkoyun da birer konuşma yaptı.
Kongreye TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, BÜGEM Genel Müdürü Uğur Erdem, Tarım Reformu Genel Müdürü ve TARSİM Yöneti Kurulu Başkanı Dr. Osman Yıldız, Kızıltepe Ticaret Borsası, Mardin Ticaret ve Sanayi Odası, Mardin Organize Sanayi Bölgesi, Kızıltepe Ticaret ve Sanayi Odası, Nusaybin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu ve meclisiüÜyeleri ile Dicle Un Sanayicileri Deneği üyeleri, UHK Yönetim Kurulu üyeleri, ülkenin dört bir yanından sektör temsilcileri olmak üzere 400’ün üzerinde kişi katılım sağladı.
- KONGREDEKİ TESPİTLER
Sonuç bildirgesinde, dört oturum halinde, 16 bildiri sunulan kongrede, Türkiye’de tarım sektörünün son 20 yılda özellikle de son yıllarda gücünü tedrici olarak artırdığı vurgulandı.
Stratejik buğday ürününün ekim alanının giderek arttığına dikkati çekilen bildirgede, ekim alanının 6,8 milyon hektardan, son üç yılda 7,6 milyon hektara yükseldiği bildirildi.
Türkiye’de, makarnalık buğday ekilişinde azalış, ekmeklik buğday ekilişinde artma olacağı öngörüldüğü belirtilen bildirgede şunlar kaydedildi:
"Buğday açısından bu üretim yılının iklim parametreleri yönüyle değişkenlik gösterdiği, kurak bir sonbahar, düşük yağışlı bir kışın ardından oldukça kurak bir mart ile son 65 yılın en kurak yılının gerçekleştiği, buna karşılık nisan ayının ilk yarısının geçen yılların ve uzun yılların oldukça üzerinde yağış aldığı tespiti yapılmıştır. Sıcaklıkların ise sonbahar ve kışta uzun yıllar düzeyinde, martın daha sıcak ve nisanın ilk yarısının ise serin geçtiği bildirilmiştir. Özellikle Nisan 10-12’si arasında yer yer -15 dereceyi bulan düşük sıcaklıkların buğdaylarda lokal zararlara sebep olduğu, bu zararların özellikle İç Anadolu ve geçit bölgelerinde erken ekimlerde, gereksiz ve aşırı sulama yapılan ve bölgeye adapte olmamış çeşitlerin ekilmesi sonucu aşırı gelişmenin olduğu tarlalarda daha fazla olduğunun altı çizilmiştir. Yağış miktarı ve dağılımının bölgelere göre değişkenlik gösterdiği, en dezavantajlı bölgelerin sırasıyla Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri, en iyi yağış alan bölgenin ise Karadeniz olduğu tespiti yapılarak, buğday rekoltesinin uzun yıllara göre (20 milyon ton) yüzde 6,75 azalarak 18,650 milyon ton olacağı öngörüsünde bulunulmuştur."
Dünya buğday üretiminin 800 milyon tonu aşması, Rusya Federasyonu’nda olumsuz iklim koşulları sebebiyle üretimin azalması, Ukrayna’da artmasının beklendiğini aktarılan bildirgede, "Karadeniz’de buğday, arpa ve mısır fiyatları artış eğilimindedir. Buğdayın 255-260 dolar/ton, arpa ve mısırın 235-240 dolar/ton’dan alıcı bulduğu bildirilmiştir." ifadesi kullanıldı.
Türkiye karma yem üretiminin 2009 yılından itibaren geometrik artış göstererek 2024 yılında 23,9 milyon tona ulaştığı, bu artışta en büyük payı büyükbaş ve küçükbaş hayvan yeminin aldığıbelirtilen bildirgede, en çok ithalatın soya ve küspesi ile mısır ve ürünlerinde olduğu tespiti yapıldığı kaydedildi.
- ÖNERİLER VE TALEPLER
Karadeniz bölge ülkelerini kapsayan "Karadeniz Gıda Güvenliği Zirvesi" düzenlenmesi ve Türkiye’nin bu zirveye liderlik yapmasının önerildiği sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi: "Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin Karadeniz havzasını daha önemli hale getirmekte olduğu, verimlilik düzeyinin arttığı ve sürdürülebilir tarım imkanının giderek kuzeye doğru kaydığı gerçeğinden hareketle, özel sektörün başta bu ülkeler olmak üzere yurtdışında arazi kiralayarak arz açığı olan ürünleri üretmek veya re-export amaçlı üretim yapmak için arazi kiralamaları konusunda ülkesel program oluşturulmasının önemi vurgulanmıştır. Stratejik öneme sahip buğdayda dünyadaki gelişmeler ve sektörel kırılganlık göz önünde bulundurularak müdahale fiyatlarının belirlenmesinde maliyeti göz ardı edecek bir yönelime sebebiyet verilmemesi, fark uygulamasının güncellenerek devam ettirilmesi talep edilmiştir. Üretim planlaması ve ilişkili uygulamalar önemli görülmüş ve sürecin devamının desteklenmesinin gerekliliği vurgusu yanında, Güneydoğu Anadolu ve Mardin ili özelinde ikinci ürün tarımında seçeneğin bitki türü bazında kısıtlı olduğu, mısır tarımının sistematik olarak yapıldığı, karlı bir üretim seçeneği olduğu gerçeğinden hareketle üretiminin desteklenmesine devamı talep edilmiştir. Bölgedeki mevcut sulama yatırımlarının hızlandırılması ve yenilerinin programa alınması istenmiştir."
Bildirgede, yem sanayisinde alternatif hammaddelerin araştırılmasının ve hammaddelerin ülke içinden tedarik oranının yükseltilmesinin önemine dikkat çekildi.
Bildirgede diğer öneriler şöyle: "Bu yıl 10-12 Nisan’da meydana gelen ve -15 dereceleri bulan don afetinin tahıllarda etkisinin sınırlı olmakla birlikte, erken ekim/zamansız sulama/uygun olmayan çeşit ekimi sonucu aşırı gelişme gösteren buğdaylarda zararlanmaların olduğu gerçeğinden hareketle, üreticilere erken ekimden aşırı sulama ve gübreleme uygulamalarından kaçınmaları, adapte olmuş çeşitleri ekmeleri tavsiye edilmiştir. Kırsal nüfusun azalması, köylerin boşalması, gençlerin tarımdan uzaklaşması, yaş ortalamasının yükselmesi konularına üretimde sürdürülebilirlik açısından tüm sektörün yoğunlaşmasının gerekliliği, sorunun çözümünde akıllı teknolojilerden yararlanılmasının kaçınılmaz olduğu, bunun için de tarımsal eğitimli/genç/kadın insan kaynağına ihtiyaç olduğu, tanımlı bu kişilerin ve girişimcilerin daha yüksek oranda pozitif ayrımcılık ve önceliklendirilerek desteklenmesi ve tarım eğitimi konusuna odaklanılmasının gerekliliği üzerinde önemle durulmuştur."