Başkan Seçer: "Sadece Türkiye değil, dünya bir su stresi yaşıyor"
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın su stresi yaşadığını belirterek, "Türkiye, 20 yıl önce kişi başına 4 bin metreküp su kullanabilir hacme sahipti. Bugün ise bu rakam 1200-1300 metreküplere düştü. Böyle giderse, farklı ve yeni bir su yönetimini ortaya koymazsak belki bundan 5 sene sonra bu rakamlar 1000 metreküpün altına düşecek" dedi.
Başka Seçer, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ile Adana Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde düzenlenen ve küresel ölçekte değerlendirilmesi gereken bir kriz unsuru olan su kaynaklarının tükenişini ele alan ‘Başka Bir Su Yönetimi Mümkün Panel ve Semineri’ne katıldı. Programda, kuraklığın artık uzak bir tehdit değil, etkileri her geçen gün artan somut bir gerçeklik olduğuna dikkat çekildi. Başkan Seçer konuşmasında, su krizine karşı yürüttükleri çalışmalara değinerek, altyapı yatırımları, SCADA Sistemleri’yle izleme, havza koruma planları, gri su uygulamaları, arıtılmış suyun tarım ve sanayide kullanımı, yenilenebilir enerji projeleri, eğitim faaliyetleri ve merkezi yönetimle iş birliği gerekliliği gibi başlıkları ele aldı.
"Sadece Türkiye değil, dünya bir su stresi yaşıyor"
Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın su stresi yaşadığını kaydeden Seçer, Türkiye’nin sanki çok su zengini bir ülke gibi görüldüğünden söz etti. Su kaynaklarının hiçbir zaman tükenmeyeceği gibi yanlış bir algıya sahip olunduğuna da değinen Seçer, rakamlara bakıldığı zaman bu durumun doğru olmadığını ifade etti. Seçer, her geçen gün de geriye doğru gidildiğini belirterek, "Türkiye, 20 yıl önce kişi başına 4 bin metreküp su kullanabilir hacme sahipti. Bugün ise bu rakam 1200-1300 metreküplere düştü. Böyle giderse, farklı ve yeni bir su yönetimini ortaya koymazsak belki bundan 5 sene sonra bu rakamlar 1000 metreküpün altına düşecek" diye konuştu.
"Bir yönetici olarak söylüyorum; artık yolun sonu göründü"
Seçer, tarımın içerisindeki demode olmuş sulama sistemlerinin, bilinçsiz yer altı su kullanımının hem tarımda, hem sanayide ruhsatsız olmasının, yeraltı sularına yönelik sanki hiç bitmeyecekmiş gibi yapılan çalışmaların su stresine sebep olduğundan söz etti. Seçer, su stresini oluşturan durumların yanı sıra, mevcut suyun da iyi yönetilemediğine dikkat çekerek, sorunun çift taraflı olduğunu ifade etti. Seçer, "Zaten insanlık kendi kendini yok ediyor. ‘Kalan mevcut yer altı zenginliklerimiz de az’ diye bağırıyoruz, bunu dünya konuşuyor. Küresel iklim krizi var, yağış rejimleri değişti, anormal bir hal aldı, bilimsel verilere aykırı yağmurlar olmaya başladı. Ama baktığınız zaman da her şey aynı tas aynı hamam devam ediyor. Bir türlü bir yol almıyoruz ama almak zorundayız. Bir yönetici olarak söylüyorum; artık yolun sonu göründü" ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz ve daha önceki kış mevsiminin kurak geçtiğini hatırlatan Seçer, şehirlerde başlayan susuzluğa dikkat çekti. Kayıp-kaçakla mücadele ettiklerini aktaran Seçer, halk için temin edilen temiz içme suyunun bahçe sulamada kullanılmaması konusunda verdikleri mücadeleyi aktardı. Su temini planlamalarının bahçe sulamak veya gereksiz kullanım için değil, temiz içme suyu temini için yapıldığını aktaran Seçer, vatandaşların su kullanımı konusunda daha bilinçli olmaları gerektiğini dile getirdi. Seçer, belediye yönetiminde sivil toplum, üniversite, meslek odaları ve alanında uzman kişilerle çalışmanın, onları dinlemenin ve onlarla birlikte kenti yönetmenin önemine değinerek, ‘katılımcı demokrasi’ vurgusu yaptı. Seçer, su kıtlığı ile mücadele konusunda da katılımcı demokrasi uygulanması gerektiğini belirterek, "Su konusunda da herkesin katkı vermesi lazım. Bilen, deneyim yaşamış kurumlar ve belediyeler, bilmeyen belediyelere deneyimlerini aktarmalıdır. Bu toplantılar deneyimleri birbirimize aktarmak için yapılıyor" şeklinde konuştu.
"’Kaynaklar hiç tükenmez’ anlayışı var"
Suyun sadece paradan, ekonomiden, üretimden ve modern yaşam için kullanımdan ibaret olmadığının altını çizen Seçer, avcı-toplayıcı dönemde insanoğlunun böyle bir sorunu olmadığından söz ederek, modern bir yaşama geçilip, sanayi ve teknoloji ile uğraşıldığı zaman, buna paralel olarak suya da daha fazla ihtiyacın oluştuğunu kaydetti. Seçer, "Pamuğun toplandığı andan itibaren kumaş olana kadar ya da giydiğimiz ayakkabıların, meşinlerin, köselenin yapımında, araba üretiminde, 1 dekar tarladan 1 ton mısır elde ederken kullanılan su miktarına bir bakalım. İnsanoğlunda ihtiyaçlar sonsuza gider. İşte bu bilinçsiz talepleri yaparken de kaynaklar hiç tükenmez anlayışı var" dedi.
"Her bireyin ve canlının suya erişim hakkı vardır"
Suyun adil ve erişilebilir olmasının öneminden söz eden Seçer, "Özellikle demokrasilerde, hukuk devletlerinde, refah toplumlarında her bireyin ve canlının suya erişim hakkı vardır. Bunların temin edilmesi lazım. Bizim teknolojiden en azami düzeyde faydalanmamız lazım" ifadelerini kullandı. Su konusunda en önemli role sahip kurumun başta yerel yönetimler olduğunun altını çizen Seçer, "Yerel yönetimler, yönettiği şehrin sorunlarına en hâkim, en örgütlenmiş ve doğal olarak da su yönetiminde görevinden ve yetkisinden dolayı en fazla müktesebatı olan kurumlardır" dedi ve belediyelerinin kamu kurumları ile iş birliğinde birçok konuyu ortak götürmesinin de önemine vurgu yaptı.
Yatırımları ve hizmetleri yaparken teknolojiyi kullanmanın gerekli olduğunu, ancak bunun da maliyetleri artırdığını kaydeden Seçer, "Su hizmeti verirken vatandaşa en uygun fiyatta vermek zorundayız. Belediye başkanları olarak günümüz maliyetlerinde çok zorlanıyoruz. Vatandaşa su temin ederken harcadığımız maliyet, su hizmeti karşılığında aldığımız bedelin 2 katından fazladır. Çünkü Türkiye’de akaryakıt, elektrik başta olmak üzere her şey pahalı. Maliyetimizi etkileyen unsurlarda fiyat artışı var" diye konuştu.
"Havzalarımızı koruyacağız, inşaat yaptırmayacağız"
Seçer, Mersin için çok önemli iki baraj olan Pamukluk ve Berdan’ın havza koruma planlarını bitirdiklerini belirterek, "İlgili kurumdan görüş bekliyoruz. Hemen akabinde uygulamaya başlayacağız. O havzaları koruyacağız, inşaat yaptırmayacağız. Belirli sınırlar çizeceğiz. Ondan sonra, ‘Buraya insan eli değmeyecek’ diyeceğiz" ifadelerini kullandı. "Gri su uygulaması ile ilgili çalışmaları çok önemsiyoruz" diyerek konuşmasını sürdüren Seçer, 7 arıtma tesisinden de çıkış parametreleri uygun olan suları peyzaj alanında sulama suyu olarak kullandıklarını belirtti.
"Yatırımlarımız sayesinde MESKİ, kurulu gücünün yüzde 45’ini yenilenebilir enerji ile sağlayacak"
GES ve biyogaz jeneratörleriyle elektrik üretimleri yaptıklarını söyleyen Seçer, "GES’i önemsiyoruz. 7, 6 ve 20 megavat olmak üzere 3 ayrı yerde toplamda 33 megavatlık yatırımlarımız var. Bizim şu anda 7.5 megavat kurulu gücümüz var. 4 yılın sonuna kadar bunlar tamamlanacak. Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin kurulu gücünün yüzde 45’i yenilenebilir enerji ile sağlanmış olacak" dedi.
Program, konuşmaların ardından alanında uzman kişiler tarafından gerçekleştirilen panel ve seminer ile devam etti.