Bakan Tunç: "Şer şebekeleriyle, demokrasi düşmanlarıyla, darbeci anlayışla da savaşa savaşa bu noktalara geldik"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın’da katıldığı AK Parti’nin 8. Olağan Genel Kurulunda, "Türkiye tarafsız ve bağımsız yargısıyla hukukun üstünlüğüne inanan yargı mensuplarıyla, milli iradeye saygı duyan yargı mensuplarıyla yoluna devam ediyor” dedi.
Bartın Ömer Tepesi Kapalı Spor Salonunda gerçekleştirilen kongre video konferans ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Erzurum kongresindeki konuşması ile başladı. Daha sonra partililere hitaben konuşan Adalet Bakanı Tunç, AK Parti’nin kongrelerinin birlik beraberliği güçlendirdikleri, yeniden gücünü tazelediği ve yeniden kuvvetlendi bir demokrasi şöleni olduğunu ifade etti.
AK Parti’nin 23 yaşına gelmiş henüz daha genç bir parti olduğunu kaydeden Bakan Tunç, "23 yaş çok genç ve gencecik bir partiyiz. Türkiye’nin en genç partilerinden biriyiz. Türkiye’nin ve dünyanın en büyük partisiyiz. 23 yaşına 22 yıllık istikrarı ve iktidarı sürdürdük. AK Parti Türkiye’ye yüz yıllık icraatı ortaya koydu. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 22 yılda asırlık eserleri ülkemize kazandırdı. Çünkü AK Parti eser siyaseti yapan bir parti. Bu dava Selçuklu’dan Osmanlı’ya Cumhuriyetimizin kuruluşundan o milletin ana damarını temsil eden bir siyasi hareket, bir dava hareketi. Bugünkü adı AK Parti ve Cumhur İttifakı ile beraber millete hizmet yolunda daha inşallah uzun yıllar bu ülkeye, bu millete hizmet etmeye devam edeceğiz. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Milletimize eserler kazandırmaya devam edeceğiz. O 90’lı yılların sıkıntılarını çeken bu aziz millet, kurtuluşu AK Parti’yi kurmakla buldu ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı 2002 yılında tek başına iş başına getirdi. İyi ki getirmiş. 22 yıldan bu yana hep eser siyaseti dedik, hep önce insan dedik. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın dedik. Parti programımızın ilk cümlelerine bunu yazdık. Ama bunu yazarken biz bunu sadece orada parti programında yazılı olarak kalsın diye yazmadık. Onu icraata dönüştüreceğimizi milletimize vadettik ve 22 yıldan bu yana da ülkemizin 81 vilayetinin tüm ilçelerini, köylerini, mezralarını hiçbir ayrım yapmadan eserlerle donattı ve donatmaya devam ediyoruz” dedi.
Ülkenin fiziki kalkınmasına sağlamaya çalışırken her türlü engellemeyle de karşı karşıya kaldıklarını da aktaran Bakan Tunç, “Türlü türlü şer güçler önümüzü kesmek için çalıştı. Partimiz daha kurulurken kapatma davası açıldı. Kurucu üyeleri arasında başörtülü var diye partimize kapatma davası açtı. Bir oyla Anayasa Mahkemesi’nden döndü. İktidarımızın beşinci yılında AK Partimize laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmakla Cumhuriyet Başsavcısı o dönem vesayetçi yargısı anayasa mahkemesine başvurdu. AK Parti kapatılsın dedi, 2008 yılında. 2007’de Cumhurbaşkanını meclise seçtirmediler. Anayasayı ihlal ettiler. 367 diye bir kural icat ettiler. Rahmetli Demirel’e, Özal’a yapmadıklarını o dönemde uygulanmayan o yanlış kuralı maalesef o günkü meclise dayattılar ve meclisin cumhurbaşkanı seçimini iptal ettirdiler. 2013’te bu ülkenin ekonomide en parlak bir dönemi yaşadığı, enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğü ve faizlerin tek haneli rakamlara düştüğü dünya projelerini konuştuğumuz bir zaman diliminde sokak darbesi ile iktidarı düşüreceklerini sandılar ama başaramadılar. 15 Temmuz’da o kutlu yürüyüşü durduracaklarını zannedenler ülkemizin ışığını karartabileceklerini düşünen o hainler milletimizin şanlı direnişiyle Cumhurbaşkanlığımızın o dirayetli duruşuyla o geceyi aydınlığa çevirdiler. Ondan sonraki süreçte de Cumhur İttifakı’yla yolumuza devam ediyoruz. Bir taraftan ülkemizin 81 vilayetini geliştirmeye, kalkındırmaya, milletimizin ekonomik refahını arttırmak için çalıştık, diğer yandan bu şer şebekeleriyle, bu demokrasi düşmanlarıyla, bu darbeci anlayışla da savaşa savaşa bu noktalara geldik. Milli irade bayrağını hiçbir zaman yere düşürmedik" ifadelerini kullandı.
Tunç, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Milletimizin desteğiyle gerçekleştirdiğimiz reformları birer birer hayata geçirerek ülkemizi yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşturmanın ve darbelere dayanıklı olmasının mücadelesini verdik ve bunu da başardık. Temel kanunlarımızın tamamını yeniledik. Anayasamızda gerçekleştirdiğimiz reformlarla yapısal dönüşümle, yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşmak için anayasadan vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok sayıda reform yaptık. Hakim ve Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesi, Yüksek Askeri Şura, Devlet Güvenlik Mahkemeleri bunların hepsini, özel yetkili mahkemeleri kaldırdık. Yargı birliğini sağladık ve anayasal kurumları demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirdik. Anayasamızda darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı, kaldırdık. Yargıladık. 30 sonra o darbecilerin milletin huzurunda hesap vermelerini sağladık. 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında bulunanları yakaladık, gözaltı yaptık ve millete hesap vermelerini sağladık. 28 Şubat darbecilerini yargıladık yıllar sonra. O zulümleri yapanları, üniversitelerimizdeki kızları, o üniversitelerde okul birincisi olup diploma törenlerinde sahneden ağızlarını kapatarak yaka paça indirmeye cüret edenlere yıllar sonra yargının huzuruna çıkardık. Keşke bu yargı sistemi 12 Eylül 1980 de iş başında olsaydı o darbecileri yargılanması 30 yıl sonraya kalmazdı. Keşke bugünkü birilerinin o vesayetçi anlayışı CHP zihniyetinin Yassıada zihniyetinin hazledemediği bugünkü yargı sistemi 27 Mayıs’ta iş başında olsaydı rahmetli Menderes ve arkadaşları dar ağacına gönderilemezdi. O darbeciler ona cesaret edemezlerdi. İşte bugün Türkiye tarafsız ve bağımsız yargısıyla hukukun üstünlüğüne inanan yargı mensuplarıyla, milli iradeye saygı duyan yargı mensuplarıyla yoluna devam ediyor. Yasaması yargısı kuvvetler ayrılığı uygulanan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle de demokrasisi ve cumhuriyeti güçlenen bir Türkiye olarak Türkiye yüzyılını başlatmış bulunuyoruz. Türkiye yüzyılında Türkiye daha güçlü olacak. Her alanda ülkemizi geliştirmek, kalkındırmak için yolumuza devam edeceğiz. Geçtiğimiz 5 yıllık dönemde pandemiden çıktık, ekonomiye olumsuz etkisi oldu. 6 Şubat’ta depremlerle 11 vilayetimiz yerle bir oldu. Bunlar ekonomimizi etkiledi. Yeniden çift haneli rakamlara çıktık. Şimdi yeniden tek haneye düşürerek alım gücünü yükselteceğiz. Dünyada adaleti savunmaya devam edeceğiz. Onurlu ve insancıl dış politika izledik ve Türkiye olarak mazlumların hep yanında olduk. Cumhurbaşkanımız bir yandan ülkemizin milli menfaatlerinin hep korumaya çalışırken diğer yandan da dünyanın neresinde bir mazlum insan varsa onların da yardımına koştu onların da dualarını aldı. Bugün etrafımızdaki gelişmeler, o küresel güçler Doğu akdeniz’i işgal etmeye kalkıştığında, Libya’yla anlaşma yaptık, mutabakat yaptık, deniz yetki alanları anlaşması yaptık ve Meclis’te Libya’ya asker gönderme tezkeresi gündeme geldiğinde, Cumhuriyet Halk Partisi Libya’da ne işimiz var, niye asker gönderiyoruz dedi. Tezkere, meclise geldiğinde bu sefer yine aynı zihniyet, Suriye’de ne işimiz var dedi. Türkiye’nin Suriye’de ne işi var vizyonsuzluğuyla, Suriyelilerin Türkiye’de ne işi var? Vicdansızlığı arasında sıkışıp kalan bir ana muhalefet var maalesef Türkiye’de İslam’a nedenle iktidar olamıyorlar. O nedenle milletten destek bulamıyorlar ve aynı politikayı devam ettiriyorlar. Esad yurt dışına kaçmış hala diyorlar ki oturup masaya Esad’la, görüşmek lazım diyorlar. Böyle bir muhalefetten bu ülkeye fayda gelir mi? İşte bu millet bu nedenle bu zihniyete destek vermiyor vermeyecek ve cumhur ittifakı ile beraber inşallah yolumuza devam edelim. Ülkemizin birlik beraberliğini güçlendireceğiz. Hiçbir ayrım yapmayacağım kürdüyle, lazıyla, çerkeziyle, hangi ırktan, hangi renkten olursa olsun, biz kardeşiz, birlik beraberliğimizi bozdurmadan yolumuza devam edeceğiz, terörün her türlüsünü yok edinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz ve bir olacağız. İri olacağız bir olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız. Hep beraber gücümüze güç katarak yolumuza devam edeceğiz inşallah.”
Konuşmaların ardından tek liste ile gidilen kongrede mevcut İl Başkanı Yaşar Arslan güven tazeledi.