Bakan Güler: "Kıbrıs Türklerinin kazanılmış hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidi dışındaki herhangi bir yaklaşım bizim için kabul edilemez"

Bakan Güler:

Bakan Güler: "Kıbrıs Türklerinin kazanılmış hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidi dışındaki herhangi bir yaklaşım bizim için kabul edilemez"

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Kıbrıs Türklerinin kazanılmış hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidi dışındaki herhangi bir yaklaşım bizim için kabul edilemez" dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) "1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı" başkent Ankara’da törenle kutlandı. Ankara Gazi Orduevi’nde düzenlenen törene, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvet Komutanı, KKTC Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu, KKTC Ankara Askeri Ataşesi Piyade Kurmay Albay Mahmut Gergin, yabancı misyon temsilcileri ve birçok davetli katıldı. Törende şehitler için saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Mücahitler Marşı okundu.
Burada konuşan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, özel ve anlamlı gün vesilesiyle birlikte bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 51’inci yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gururla kutladıklarını anımsatan Bakan Güler, "Bugün de, Kıbrıs’ın fethinin 454’üncü, Türk Mukavemet Teşkilatının (TMT) kuruluşunun 67’nci, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının ise 49’uncu kuruluş yıl dönümleri ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Toplumsal Direniş Bayramı’nı ve Silahlı Kuvvetler Günü’nü bir arada kutlamanın haklı gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Kıbrıslı soydaşlarımızın bu tarihî ve özel günlerini yürekten kutluyorum" ifadelerini kullandı.

"Bazı çevrelerin bölgedeki varlığımızı farklı biçimlerde yorumlama gayretleri ve bu konudaki manipülatif söylemleri, Ada’daki hakikati çarpıtma girişiminden başka bir anlam taşımamaktadır"
Kıbrıs’ta 1950’li yılların ortalarından itibaren yaşanan kaotik gelişmeler, özellikle 1960’ta kurulan Ortaklık Devleti’nin Rumlarca tek taraflı olarak bozulması ve Kıbrıs Türklerinin dışlanmasıyla doruğa ulaştığını ifade eden Bakan Güler, "Soydaşlarımız, maruz kaldıkları baskı politikalarının yanı sıra, katliam girişimleri karşısında öz yurdunda azınlık olmayı kabul etmemiş, kimliklerini ve haklarını korumak için kararlı bir mücadeleye yönelmiştir. Türkiye ise bu haklı direnişte, can yoldaşı olan Kıbrıs Türkü’nün daima yanında olmuş, Kıbrıs Barış Harekatı ile hem askeri hem insani bir adım atarak bu mücadelede sonuç alınmasına öncülük etmiştir. Cumhuriyet tarihimizde gerçekleştirdiğimiz en kapsamlı harekâtlardan biri olan ve Mehmetçiğin kahramanlığı ile yüksek disiplinini bir kez daha tarihe altın harflerle yazan bu harekât sayesinde, Ada’da 51 yıldır barış, istikrar ve güvenlik ortamı korunabilmektedir. Ne var ki hâlâ bazı çevrelerin bölgedeki varlığımızı farklı biçimlerde yorumlama gayretleri ve bu konudaki manipülatif söylemleri, Ada’daki hakikati çarpıtma girişiminden başka bir anlam taşımamaktadır. Halihazırda Kıbrıs Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ile omuz omuza sürdürdüğümüz bu görevin, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Ada’da barış ve huzurun en önemli güvencesi olacağını bir kez daha vurgulamak isterim" şeklinde konuştu.

"Kıbrıs Türklerinin kazanılmış hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidi dışındaki herhangi bir yaklaşım bizim için kabul edilemez"
Türkiye olarak, Kıbrıs’taki çok boyutlu süreçleri analiz ederek, Ada’da makul, sürdürülebilir, her iki halkın da haklarını muhafaza edecek kalıcı barışa ve çözüme ulaşılması için yıllardır yapıcı bir politika yürüttüklerini belirten Güler, "Ancak 60 yıldır çözüm masasına getirilen tüm önerileri reddeden Rumların tek taraflı ve soydaşlarımızın eşit-egemen varlığını inkârcı yaklaşımı, çözümün önündeki yegâne engel oldu, olmaya da devam ediyor. Artık, geçmişten süregelen ve miadı dolmuş söylemlerin bir kenara bırakılmasının zamanı gelmiştir. Her zaman ve her ortamda ifade ettiğimiz gibi, Kıbrıs Türklerinin kazanılmış hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidi dışındaki herhangi bir yaklaşım bizim için kabul edilemez. Esasen, Rum tarafının kendini Ada’nın tek hâkimi gibi gösterme çabalarına karşın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti artık Türk Devletleri Teşkilatı’ndan İslam İşbirliği Teşkilatına kadar uluslararası platformlarda temsil edilmektedir. Tüm bu olumlu gelişmelerin sağlanabilmesi için Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanında güçlü bir şekilde durmakta, her alanda soydaşlarımızın haklı davasını kararlılıkla desteklemektedir. Birlikte omuzladığımız tarihî sorumluluğu aynı kararlılık ve kardeşlik bilinciyle sürdürüyor, kardeş devletimizin daha güçlü, üretken ve müreffeh bir geleceğe kavuşması için somut adımlar atıyoruz. Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde enerjiden tarıma, ulaşımdan sağlığa, turizmden eğitime kadar pek çok stratejik alanda hayata geçirilen projelerle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Doğu Akdeniz’in yükselen değeri hâline getirmek için tüm imkânlarımızla çalışıyoruz. Bundan sonra da hem ülkemizin hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin meşru hak ve çıkarlarını korumaya ve geliştirmeye kararlılıkla devam edeceğiz" diye konuştu.
KKTC Ankara Askeri Ataşesi Piyade Kurmay Albay Mahmut Gergin Kıbrıs Adası’nın EOKA’nın saldırısına başlayan sürece değindi. Gergin, "1 Ağustos asil Türk Milleti ve kadim Türk Devleti’nin ayrılmaz, asli bir parçası olarak Doğu Akdeniz’de mevcut bulmuş kalesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin var oluş tarihinin sembolleşen, Türklüğün sonsuza dek Kıbrıs’ta kalıcılığının mühürlendiği bir gündür" ifadelerini kullandı.
Gergin, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Dr. Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş olmak üzere; Kıbrıs’ı vatan yapan, adayı terk etmek yerine kanları ve canları pahasına adada Türk varlığını devam ettiren Türk Mukavemet Teşkilatı’nı oluşturan, 1974 Barış Harekatı’na katılan ve şehit olarak aziz vatan toprağına düşen Mehmetçik, mücahitlere ve insanlara saygıyla anarak şükranlarını sundu.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Bandosu ise mini konser verirken resepsiyon pasta kesimi ile sona erdi.