Anadolu zeytin kültürü dünyanın en büyük müzesinde yaşatılıyor
İzmir’in Urla ilçesindeki Köstem Zeytinyağı Müzesi, 2 bin yılı aşkın Anadolu zeytin kültürünü birebir ölçekli üretim sistemleriyle dünyaya tanıtıyor. Doç. Dr. Levent Köstem’in kurduğu dünyanın en büyük zeytinyağı müzesi, tarihi mirası sergilemenin yanı sıra modern üretim ve eğitimle zeytinciliği canlı tutuyor.
Urla’nın Uzunkuyu köyünde kurulan Köstem Zeytinyağı Müzesi, 20 bin metrekarelik alanda, 5 bin 650 metrekarelik kapalı mekanıyla dünyanın en büyük zeytinyağı müzesi olma özelliğini taşıyor. Müzenin temelleri, Köstem Kültür, Eğitim ve Müzecilik Vakfı Başkanı Doç. Dr. Levent Köstem’in Urla Nohutalan köyünde 10 bin zeytin ağacı dikerek kurduğu organik zeytin çiftliği ile başladı. Köstem, Türk zeytinyağının hak ettiği yerde olmaması üzerine 6 yıl boyunca Ege köylerini gezerek eski zeytinyağı işliği makineleri, ekipmanları ve malzemelerini topladı. Daha sonra dünyada bilinen ilk zeytinyağı işliğinin bulunduğu Klozamenai’de müze kurulması kararını verdi ve 2016’da "Dünya Zeytin Günü"nde Köstem Zeytinyağı Müzesi’ni açtı. Müzede insan ve hayvan gücüyle başlayan üretimden, son teknoloji modern tesislere kadar tüm süreçler yer alıyor. Ayrıca, müze içinde bin yıllık zeytin ağacı ve Klozamenai işliği kopyası gibi sembolik mekanlar bulunuyor. Ziyaretçiler, bu sayede geçmişten günümüze zeytinyağının tarihini hem kültürel hem de teknik açıdan yakından görebiliyor. Haftanın altı günü, sabah 10.00’dan akşam 17.00’ye kadar açık olan müze, pazartesi günleri ise ziyaretçilere kapalı oluyor.
Müze fikrinin doğuşu
2002 yılında zeytinyağı ve zeytin sürecine girdiğini belirten Levent Köstem, o dönemlerde müze planının olmadığını ifade etti. Köstem, "Fakat zamanla zeytin dikmeye başladıktan sonra müze yapma fikri gelişti. İlk başta zeytinliğin olduğu yerde küçük bir şey yapmak istedim ama yasal izinler alınamadı. Sonra satılık bir bina bulduk ve Anadolu’da var olan bütün zeytin sıkma tekniklerinin orijinallerini birebir ölçekte toparlayarak kapsamlı bir proje hazırladık. Bu proje doğrultusunda Çanakkale’den Muğla’ya kadar birçok yerden malzeme topladık. Ege’nin her tarafından hastalarımın ve futbol kulüplerinin yardımıyla antikacılardan da destek alarak, kültürün kaybolmaması için orijinal aletleri bulduk. Bu malzemeler uzun yıllar depoda durdu ve zamanla müze haline geldi. Anadolu’nun binlerce yıllık zeytin ve zeytinyağı üretim kültürünü, hayvan gücüyle çalışan sistemlerden sanayi devrimi sonrası buharlı ve elektrikli makinelerle gelişen sistemlere kadar detaylı şekilde sergiliyoruz" dedi.
Uluslararası ödüller kazandı
Sertifikalı organik tarım yaptığını ve zeytin ağaçlarının sayısının 14 bin civarında olduğunu vurgulayan Köstem, sözlerini şu şekilde noktaladı:
"Zeytinyağı üretimi temel olarak binlerce yıldır aynı prensiplerle sürmüş; parçalanmış zeytin sıkılarak yağ ayrıştırılmış. Ancak sanayi devrimi ile üretim teknikleri değişmiş ve modern sistemler hijyen ve kalite açısından çok daha iyi sonuçlar veriyor. Modern sistemlerde, 26-27 derece sıcaklıkta sıkım ve depolamada azot kullanımı kaliteyi önemli ölçüde artırıyor. Tesisimizde ürettiğimiz zeytinyağıyla son yıllarda Londra, New York, Berlin, İtalya gibi uluslararası yarışmalardan altın ve gümüş madalyalar aldık. Müze, üretim atölyesi, fabrika ve eğitim birimlerinden oluşan alanda, Anadolu’nun zeytinyağı tarihini ve kültürünü yabancı ziyaretçilere tanıtıyor, modern müzecilik anlayışıyla eğitimler veriyoruz. Burası aile işletmesi olarak destekleniyor; eşim biyolog olarak ağaçların bakımını üstleniyor, çocuklarımız ve torunlarımız da sürece dahil oluyor. Böylece hem geçmişi yaşatıyor hem de geleceğe taşıyoruz."