ALS, Parkinson ve Alzheimer hastalarına umut olan Türk bilim insanı Özdinler: "ALS konusunda dünyadaki bütün gelişmeleri ülkemize de yansıtabiliyoruz"

ALS, Parkinson ve Alzheimer hastalarına umut olan Türk bilim insanı Özdinler:

ALS, Parkinson ve Alzheimer hastalarına umut olan Türk bilim insanı Özdinler: "ALS konusunda dünyadaki bütün gelişmeleri ülkemize de yansıtabiliyoruz"

ALS, Parkinson ve Alzheimer hastalarına umut olan Northwestern Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hande Özdinler, "ALS konusunda dünyadaki bütün gelişmeleri ülkemize de yansıtabiliyoruz" ifadelerini kullanarak, ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesinin ardından yaptığı bütçe kesintilerinin bilimsel çalışmaları etkilediğine vurgu yaptı.
ABD’nin Northwestern Üniversitesi’nde nöromusküler hastalıklar alanında çalışmalar yürüten ve ALS, Parkinson, Alzheimer hastalarına umut olan Türk bilim insanı Doç. Dr. Hande Özdinler, New York’ta sahnelenen "Watch Me Walk" adlı tiyatro oyununa katılarak bilimsel çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Dr. Özdinler, "Anne Gridley, HSP hastalığına yakalanmış bir Broadway oyuncusu. Kendisi maalesef annesine uzun süre bakmış. Annesi vefat ettikten sonra benzer hastalık belirtileri kendinde de gözükmüş. Ve şimdi o New York’ta Watch Me Walk (Beni Yürürken İzle) isimli tek kişilik bir oyun sahneledi. Muhteşem güzel bir oyundu ve oyun için beni de davet etti. Ben de bir bilim insanı olarak beyinde ölen motor nöronlar hakkında bilgi vererek onun şovuna destek olmak için Chicago’dan geldim. Bu gece buradayım. Yarın sabah erkenden de dönüyorum. Bu hastalıkla yaşayan insanlara elimizden gelen desteği göstermemiz gerekiyor. Tabii ki çalışmalarımız çok yoğun ama bu desteği de mutlaka vermemiz gerekiyor" dedi.
"Hastalıkların kökeni ortak, çözüm de ortak olmalı"
Northwestern Üniversitesi Ken & Ruth Davee Nöroloji Bölümü’nde görev yapan Dr. Özdinler, motor nöronların ölümüne neden olan mekanizmaları araştırdıklarını belirterek, "Nörodejeneratif hastalık dediğimiz hastalıklarda beyindeki her nöron eşit şekilde etkilenmiyor. Bazı nöronlar daha fazla ve daha önce etkileniyorlar. Mesela ALS hastalığında motor nöronlar etkileniyor. Alzheimer hastalığında hipokampüsteki nöronlar etkileniyor, hatırlamayı sağlayan nöronlar etkileniyor. Parkinson’da striatal nöronlar hareketle ilgili, titremeyle ilgili o problemleri gösteriyor. Dolayısıyla farklı hastalıklarda farklı sinir hücreleri ölüyor. Ama biz buna moleküler düzeyde baktığımız zaman ortak mekanizmalar yüzünden etkilendiklerini buluyoruz. Örneğin, proteinler kümeleşiyorlar, bu protein kümeleşme problemi ortak bir problem ama farklı proteinler kümeleşiyor. Dolayısıyla çözümü, ortak problemleri çözmek üzerine kurarsak o zaman sadece ALS, sadece Alzheimer, sadece Parkinson değil bütün nörodejeneratif hastalıklara aynı anda çözüm bulabiliriz. Dolayısıyla biz laboratuvarımızda son 10 seneden beri bu ortak mekanizmaları bulmaya çalıştık ve şimdi bu mekanizmaları yavaş yavaş aydınlatıyoruz. Protein kümeleşmesinin yanında mitokondri problemleri, protein üretim problemleri ve hücre duvarlarının, hücre çeperlerinin bozukluğu problemleri ortak problem olarak karşımıza çıkıyor. Şimdi amacımız bu ortak problemlere karşı ortak çözüm üretmek. Bunu yaptığımız zaman sadece o bu şu hastalık değil, Beyni bir bütün olarak sağlamlaştırmaya ve sağlıklaştırmayı yapabileceğiz. Bunu başarabileceğiz. Bu müthiş bir, farklı bir düşünce şekli ve nörodejeneratif hastalıklarda çığır açacağını düşündüğümüz bir yöntem. Bunun üzerine çalışıyoruz. Tabii ki gelişmeler bu konuda yavaş ilerliyor ama sonuçta çok daha büyük ve çok daha etkili sonuçlar alacağımızı düşünüyoruz" dedi.
"Klinik çalışmaların sonuçlarını umarım 1-2 sene içinde alabiliriz"
Doç. Dr. Özdinler konuşmasında, "Mesela ortak projeler, ortak mekanizmalarla ilgili diyelim ki mitokondri bozuklukları. Mitokondri bozuklukları üzerine şu anda klinik çalışmalar farklı farklı hastalıklar için mevcut. Ve bu çalışmaların sonucunu tabi ki hepimiz bekliyoruz. Aynı zamanda proteinlerin bu öbekleşmesi konusuyla ilgili bunlarla da ilgili klinik çalışmalar var. Bunların sonuçlarını da umarım 1-2 sene içinde alabiliriz ve hem mitokondri hem protein hem işte bu hücre duvarlarının bozulması problemlerini ortak bir şekilde çözebilirsek bu da tabii ki çok iyi olacak. Ölüm süreci bir günde olan bir şey değil, yavaş yavaş olan bir şey. Bu aynı şekilde hücre düzeyinde de böyle. Yavaş yavaş, yavaş yavaş hücreler dejenerasyon gösteriyorlar. Biz bu süreci yavaşlatabilirsek ve durdurabilirsek o zaman beyindeki fonksiyonlar, hücrelerin beyindeki fonksiyonları da artacak ve daha sağlıklı bireyler hepimiz olabileceğiz" ifadelerini kullandı.
Bilimsel motivasyonunun uluslararası olduğunu vurgulayan Özdinler, "Doğrusunu söylemek gerekirse bir Türk olarak, bir Alman olarak, bir Japon olarak öyle düşünmüyoruz. Çünkü hastalıklar insanlık hastalıkları. Hasta olduğunuz zaman sizin ırkınıza, ülkenize, hangi ülkeden olduğunuza bakmıyor. Dolayısıyla bir Türk olarak nasıl düşünüyorum diye değil de bir bilim insanı olarak nasıl düşünüyorum çok heyecanlanıyorum. Ve aynı heyecanı dünyanın birçok ülkesindeki bilim insanları ile hep beraber paylaşıyoruz. Toplantılar oluyor senede bir kere. Geçen sene konuşmacılardan birisiydim. Toplantılarımıza gerçekten dünyanın her yerinden bilim insanları katılıyor. Farklı farklı çalışmaları ortak bir şekilde tartışıyoruz, anlıyoruz. Kiminin yaptığı farklı çalışmayı ötekisi tamamlıyor ve böyle bir uluslararası bir arena içinde, Türkiye’nin de bu arenada olması için çok uğraşıyoruz" dedi.
Türkiye’den üç üniversitenin de şu anda Northeastern ALS Consortium (NIELS) üyesi olduğunu ve bu uluslararası işbirliklerinin Türk tıbbına büyük katkılar sunduğunu belirten Özdinler, "Bu bize çok büyük bir gurur kaynağı. Neden derseniz, ALS konusunda dünyadaki bütün gelişmeleri ülkemize de yansıtabiliyoruz ve ülkemizde de umuyoruz ki klinik çalışmalar devam edecek ve ilaçlar çıktığı zaman da Türkiye’ye bir an önce kavuşabilecek. Bunun altyapısını yapmak gerçekten çok uzun zaman aldı. Türkiye’deki doktorlar çok iyi gerçekten. Tıp konusu Türkiye’de çok iyi. Aynı şekilde bizim sağlık konusunda çok önemli kazanımlarımız var. Bunları dünyayla entegre etmek, dünyada da önemli başarılara ortak bir şekilde sahip çıkmak ve ilerlemek bence gerçekten önemli olacak. Tabii ki hastaların ne zaman çıkacak, bu yarın mı olacak, bugün mü olacak çünkü bir hasta bunu kişisel olarak yaşadığı zaman onların yaşadığı zaman dilimiyle bilim insanların veyahut da derneklerin yaşadığı zaman aynı birimde olmuyor. Bu çok zor bir şey" dedi.
"Şu anda en büyük eksikliğimiz mali destek"
Hücre yenilenmesi ve motor nöron onarımıyla ilgili klinik çalışmaların sürdüğünü belirten Özdinler, özellikle protein kümeleşmesi ve mitokondri hasarı gibi temel problemler üzerine çözüm geliştirdiklerini ifade etti. Ancak en büyük engelin mali destek eksikliği olduğunu vurgulayan Özdinler, "Bizim amacımız bunu olabildiğince hızlı yapmak ama maalesef ki klinik çalışmalar olsun, yaptığımız bilimsel çalışmalar olsun hep maddi desteğe dayanıyor ve çok pahalı. Klinik çalışmalar yapmak çok pahalı, deney yapmak çok pahalı ve mali destek olmadan bunları hızlandırmak da mümkün değil. Eskiden teknolojiler yoktu. Teknoloji eksikliği vardı. Şu anda teknolojilerde oldukça ilerledik. Birçok şey yapabiliyoruz. Ama şu anda en büyük eksikliğimiz mali destek" dedi.
"Trump’ın bütçe kesintileri bilimi etkiledi"
Özdinler, ABD’de federal düzeyde yapılan bilimsel bütçe kesintilerinin araştırma alanlarını doğrudan etkilediğini söyleyerek, "Bence Amerika’da etkilenmeyen yer yok. NIH’in bütçesi yüzde 40 kesilecek diyorlar. Bilmiyorum ne kadar doğru olacak. Bazı üniversitelerdeki burslar kesildi. Trump’ın bütçe kesintileri bilimi etkiledi. Bir değişim olacak deniyor. Umarım değişim iyi bir şekilde olur. Ama bilime yatırım yapmadan, bilime destek vermeden bir ülkenin gelişmesi mümkün değil. Bu Amerika için de geçerli, Türkiye için de geçerli, her dünyadaki her ülke için geçerli. Ne kadar çok bilime destek verirsek bence buluşlar o kadar hızlı bir şekilde ilerleyecektir" dedi.
Beyin kanaması yüzünden kaybettiği kardeşi için bilimsel çalışma başlattı
Northwestern Üniversitesinde ALS Araştırma Merkezi Yöneticisi Doç. Dr. Hande Özdinler, beyin kanaması yüzünden kaybettiği kardeşi için başlattığı beyindeki ölmüş sinir hücrelerini dirilten çalışması ile en iyi buluşa imza atan 10 bilim insanı arasında gösteriliyor. Özdinler, ölen motor nöronları kendi buluşları olan NU9 isimli kimyasal maddeyle 60 günde canlandırmıştı. Özdinler’in buluşu ile gelecek yıllarda ise ALS, PLS, Parkinson, Alzheimer ve beyin kanaması hastalarına çare olacak ilacın geliştirilmesi bekleniyor.
Hastalığını sanata dönüştüren oyuncu
New York’ta sahnelenen tek kişilik "Watch Me Walk" adlı oyunun yazarı ve oyuncusu Anne Gridley ise annesinden ve anneannesinden miras aldığı HSP (herediter spastik parapleji) hastalığıyla mücadelesini tiyatro sahnesine taşıdı. Dün akşam sahneledikleri ön gösterimde açıklamada bulunan Gridley, "Ben farklı yürüyorum, insanlar zaten izliyor. O zaman neden bu yürüyüşü kabullenip sahneye taşımayayım? Bu şekilde yürüyüşümle kontrolü tekrar elime aldım" dedi.